AK Parti her hafta yeni bir icat yapmak zorunda
AK Parti iktidarı demokrasi mahallesini terk ettiği günden buyana, kendisini her hafta yeni bir icat yapmak zorunda hissediyor. Hele de şu günlerde, organize suç örgütü lideri olarak aranan bir isimin iddialarıyla Susurluk’tan beter bir felaketle karşı karşıya olduğumuzun ortaya çıkmasıyla birlikte bu ihtiyaç daha da arttı. Maalesef hukuka güveni zayıflatan, insan haklarını, özgürlükleri gerileten, medyayı itibarsızlaştıran bu yönetim anlayışı 1990’ların Susurluk artıklarını “yerli-milli” unsurlar olarak pazarlamaya başladığı günden bu yana her hafta yeni bir icat bulma ihtiyacı adeta zaruret haline gelmiş bulunuyor.
Son iki-üç yılı özellikle de pandemi sürecindeki iktidarın icraatlarını yakından analiz ettiğimizde gördüğümüz manzara AK Parti’nin nasıl zor bir yol seçtiğini, daha doğrusu suyu adeta tersine akıtmaya çalıştığını net olarak ortaya koymaktadır.
Mesela Ayasofya’nın açılışı… Muhafazakar camianın haklı olarak 80 yıldır hasretle beklediği açılış büyük bir şovla gerçekleşmiş, ancak ömrü sadece birkaç hafta sürmüştür. Eğer bu olayda siyasi fayda bu kadar abartılmasaydı herkesin yüreğine dokunan daha doğru sonuçlar üretebilirdi, ama ne yazık ki bu hasret gösteriye kurban edilmiştir.
Mesela bir hafta Karadeniz’de gaz bulduk, büyük bir gösteriyle millete enerjideki bütün dertlerimizin biteceğini ilan ettik. Ama hala gazdan haber yok, çoktan unutulup gitti bile…Muhtemelen önümüzdeki haftalarda Doğu Akdeniz’den de bir gaz müjdesi alabiliriz…
Sonra “Gökyüzüne bak ayı göreceksin” sloganıyla uzay yolculuğumuzun hikayesi başladı, herkese ‘aya sert iniş’ hayalleri kurdurduk, bir hafta sonra da unuttuk. Şimdi hala gökyüzüne bakıyoruz…
Ama haftaların hikayesi hiç bitmedi… Bu kez de Boğaziçi Üniversite’ne kayyım atamayı icat ettik. Kayyım rektör istemeyen öğrenciler yasaların izin verdiği en doğal gösteri ve protesto haklarını kullandılar, hepsini “terörist” ilan ettik.
Merkez Bankası’nın 128 milyar doları ile harikalar yaratıp 2023’e kapağı atmak için ekonomide mucize hayalleri kuruldu. Arka kapıdan dolaşarak kimlere, kaça satıldığı hala bilinmeyen 128 milyar doları arıyoruz. Şu ana kadar dolarları gören olmadı…
AK Parti’de tarifi imkansız bir akıl tutulması yaşandığı için, 128 milyar doları unutturmak için animasyon filmi icat edildi. Ama sonra anlaşıldı ki, bu film aslında 128 milyar doları milletin zihnine kazımak için hazırlanmış…
Ve en trajik icatlardan birisi de patates, soğan çuvallarıydı… “Ekonomimiz uçuyor, dünya bizi kıskanıyor” övünmesiyle başlayan yolculuk, dükkanları kapanan, kiralarını ödeyemeyen, evlerine ekmek götürmekte zorlanan insanlara patates-soğan dağıtma şovlarıyla noktalandı.
Çok fazla bir zaman geçmedi ki, bu kez de hala kimin talimatıyla başlatıldığı bilinmeyen yeni bir icat çıktı ortaya… Türbede elleri arkada dolaştığı için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na soruşturma başlatıldı. Ve bu girişim de iktidarın tarihine yanlış bir icat olarak yazılmış oldu.
Tam nefes alıyorduk ki Turizm Bakanlığı tarafından Türk turizmini tanıtmak amacıyla hazırlanan “Go Türkiye” reklamı tam bir skandal icat olarak çıktı sahneye…
İnsan böylesine onur kırıcı bir reklam karşısında “Gerçekten sahipsiz bir ülke burası…” demek zorunda kalıyor. Türkiye’ye tatile gelecek Avrupalılara “Eğlenin ben aşılıyım” maskesiyle kendi vatandaşını etiketleyerek aşağılayan ve bütün bir ülkeyi itibarsızlaştırma kampanyası yani…
Paramız yok, rezervler tükendi ve öyle anlaşılıyor ki şimdi bütün dünya nezdinde itibar rezervimizi de bitirmeye geldi sıra…
İşte tam da bu yüzden AK Parti iktidarı, hiçbir şekilde sonuçlarını hesaplamadan her hafta yeni bir icat yapmak zorundadır. Çünkü ülkenin kurumsal hafızası yok edildi, AK Parti’nin işin başında çok itibar ettiği ‘ortak akıl’ terk edildi. Parti içinde tek bir siyasi akıl bile kalmamış olmalı ki kimse çıkıp “Biz ne yapıyoruz, turist toplamak için Türkiye’nin itibarına zarar verecek böyle bir akılsızlığa izin veremeyiz” diyemiyor.
Keşke bu rezalete isyan eden turizm çalışanlarının sesini duyan bir yetkili olsa bu ülkede. Bakan Ersoy’u istifaya çağıran turizm emekçilerinin itirazı son derece anlamlı: “Kulaklarına küpe taktığınız köleler değiliz. Onurumuza, insanlığımıza sahip çıkıyoruz.”