Yıldızlarımızı, nasıl koruyacağız?
Kuşkusuz, dünyada en çok para sporda kazanılıyor. Sıralama değişebiliyor ama genelde aynı branşların temsilcileri ilk 10’da yeralıyor.
Futbolcular Cristiano Ronaldo ile Messi, tenisçi Roger Federer, golfçü Tiger Woods, basketbolcü LeBron James, otomobil yarışçısı Hamilton gibi isimler ve branşları, adeta listenin demirbaşları.
***
Dünya sporunda 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk defa sporcuların gelirleri bir önceki yıla göre.
Zira pandemi süreci dolayısıyla müsabakalar uzun süre ertelendi. Takımlar hem liglerinde, hem de uluslararası şampiyonalarını sıkıştırılmış takvinde seyircisiz oynadı.
Satışı azalan sponsorlar da, küçültülmüş bütçelerle piyasada yeralınca daralma kaçınılmaz oldu.
Gene de yüz milyon doların üzerindeki gelirlerle, sporcular adeta gözkamaştırıyor.
***
Türkiye’de de durum farklı değil. Sporcular, tartışmasız en çok kazanan isimler.
Çoğu yoksul ailelerin çocukları olarak büyüyen bu gençler, belki de taşıyamayacağı veya yönetemeyeceği bir yükün altına giriyorlar. Sosyal statü olarak da büyük bir konforun altında ezilebiliyor, yönetemeyeceği bir şöhrete kavuşuyor.
İster istemez de ya yolun başında kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor veya profesyonel bir ekipten destek alarak başarısını artırarak devam ediyor.
***
Olumlulara dünyada en güzel örnek onlarca ekiple çalışan Cristiano Ronaldo olarak dikkat çekerken, Türkiye’de istikrarını sürdüren ve yeni statüsüne uygun davranan güzel örnekler de var.
Ancak sayıları çok az. Kaybettiklerimiz hayli fazla. Olduğu yerde sayıp verim alamadıklarımız da oldukça yüksek oranda...
İşte bu, olmazsa olmaz bir destek ve yaşam koçluğunu zaruri kılıyor...
***
Türkiye’de de meslek grupları içinde en çok kazananlar futbolcular... Hele dışarıdan gelenlere her yıl harcanan paralar, artık kayıt altına alınamayacak kadar çok.
Sporun efsaneleşmiş şampiyonları, yıldızlaşmış isimleri, nasıl ayakta kalıyor veya bazıları neden en verimli çağda yok olup gidiyor dersiniz?
Zengin çocukları, sporu eğlence amaçlı yapıyor... Performans sporunu yürütenler ise dünyanın her tarafındadar gelirli ailelerin çocukları
***
Peki, vaktiyle yokluk içinde kıvranırken, varoşlarda sıkıntılı bir yaşam sürerken, talihi yaver giderek veya büyük başarı göstererek bu kadar çok para kazanan, sınıf atlayan, mahalle değiştirip lükse transfer olan bu sporcuları koruyacak bir mekanizma var mı?
Mutlaka olmalı ama henüz tam bir sistemin kurulabildiğini söylemek imkânsız... Bereket aile bağları çok kuvvetli olan, çevresinden kopmayan, ayakları yerden kesilmeyen çok güzel örnekleri de görüyoruz.
Ne yazık ki, bu ortamları kaybedip, sonra da yokolan çok sayıda tecrübe de var...
Bütün bunlar için mutlaka destek gerekiyor. Kaybolanları kurtarmak için, hala ayakta olanları kaybetmemek için. Buna psikolojik destek değil, yaşam koçluğu diyoruz.
***
Sporun, sporcunun, hocanın, başkanın olmazsa olmazıdır yaşam koçu... Gençliğin vazgeçilmezidir, siyasetin gereğidir, liderlerin ihtiyacıdır, hayatın mutlak bir parçasıdır...
Her an, her yerde lazımdır ve çağın gereğidir...
Psikolojik destek diyerek bir tedaviye indirgenecek bir olay değil, hayata tutunma, tutunduğun yerde kalma, daha yukarılara tırmanmanın yollarını keşfetmektir.
***
Toplum huzuruna çıkabilmeye hazırlık yapmaktır...
Kazanıncaya kadar sarsılmaz bir psikolojiyle, inatla, bilimle, inançla yoluna devam etmek, kazandıktan sonra, hem konumunu, hem de kazandıklarını koruyabilme, aile, toplum, medya ve taraftarınla ilişkileri düzenleyebilmek lazım...
Daha başarılı olabilmek, sakatlandığında ameliyat olup uzun süre spordan koptuğunda, rehabilitasyon döneminde, kadro dışı kaldığında, formsuz bir döneme girdiğinde de yine sağlam bir desteğe ihtiyaç var...
***
Bizde amatör branşlarda veya takım sporlarında, federasyonlar veya kulüpler bir yaşam koçu, psikolog istihdam etmek istediğinde, çoğu defa ilk olarak hocalar karşı çıkıyor. Sanki yetersiz bulunuyorlarmış gibi.
Futbolcular milyonlar kazanıyor, en lüks arabalara, saatlere, yatlara katlara paraları akıtıyorlar ama bir tane yaşam koçuyla anlaşıp ayda 10 bin lira vermeyi çok, muhtemelen de gereksiz görüyorlar...
Pek çok hocamızın ve bazı sporcularımızın bu konuda verimli çalışmalar yaptığını biliyoruz ama bunu bütün bir ülkeye ve hayatın her aşamasına yaymak gerektiğini düşünüyoruz...
Özellikle futbolda gelecekiçin futbolcu transferinden çok, bu eksikliğin giderilmesi gerektiğini de hatırlatıyoruz...
***
Ülkemizde çok değerli hocalarımızın var olduğunu biliyor ve sporumuzun performansını yükseltmede, arızaları gidermede, kavgaları önlemede aranan kan olacağına inanıyoruz...
Tarihimizin en büyük başarısını yaşadığımız 2002 Dünya Kupası, en çok madalya kazandığımız 2004 Atina ve 2008 Pekin Olimpiyatları’nda, daha pek çok şampiyonada da psikolojik destekten, fazlasıyla yararlandık...
Artık komplekse girmeden, her alana ve hayatın her safhasına yayarak bu bilimsel gerçekle tanışmamız, hatta barışmamız lazım...
Yıldızlarımızın sönmemesi, şampiyonlarımızın kalıcı başarıları için bu şart.