Yeni sezon: ‘Temiz toplum, temiz spor’
Ve futbol hasreti bitiyor, Süper Lig başlıyor... Şampiyon Beşiktaş’la Çaykur Rizespor, bu akşam ligin açılış maçını oynuyor...
Türkiye
iliklerine kadar hissedeceği yeni bir heyecana kavuşuyor...
Öncelikle yeni sezonun, bütün kulüplerimiz, futbolcularımız, hocalarımız, hakemlerimiz, gözlemcilerimiz, sahada ve tribündeki bütün görevlilerimiz, yöneticilerimiz, TFF ve kurullarımız ve tabii ki de taraftarlarımız için hayırlı, huzurlu, uğurlu, sağlıklı, başarılı geçmesini diliyoruz...
***
Hiç kimsenin burnu kanamadan, sakatlanmadan, olaylara karışmadan, kart görmeden sportmenliğin dışına çıkmadan sezonun tamamlanmasını temenni ediyoruz...
Devletin, şiddet-şike-doping-ırkçılıkla mücadelede kararlı olduğu, federasyon-kulüpler-hakemler-sporcuların bütün kurallara uyduğu, fair play’in hakim olduğu, kazananın sahada belli olduğu, hakedenin kazandığı, adaletin hakim olduğu, tarafların hakkına razı olduğu ve sonunda da kucaklaşarak ayrıldığı bir lig olsun...
***
TFF, MHK ve kurullarla kulüpler, hakemlerle yönecilerin söz düellosuna girmediği, şeffaflığın hakim olduğu, dürüstlüğün zirve yaptığı bir yarış istiyoruz... Herkesin kendi görevini en iyi yapmaya çalıştığı, doğruyu, en doğruyu, güzeli, en güzeli aradığı bir sezon arzuluyoruz...
***
Son TFF Genel Kurulu’ndaki kulüplerarası dayanışma ve birlikteliğin sezon boyu devam etmesi, her türlü olumsuzlukta dayanışmaya halel getirecek demeç ve eylemlerden kaçınılması, bugüne kadar başarılmayan barış ortamının gerçekleştirilmesi en büyük beklentimiz...
“Sevgi,dostluk, barış” ortamını oluşturacak bir Türkiye inşa etmek ‘temiz toplum, temiz spor’u gerçekleştirmek zorundayız...
***
Bir kere, Bakanlığın hücrelerinden kurumların göbeğine, federasyonların odağından kulüplerin kucağına kadar, hakemlik müessesesinden antrenörlük mesleğine kadar, futbolcuların transfer ücretlerinden sporcuların ödüllerine kadar her alanı kontrol etmek devletin ve ilgili kurumların en önemli vazifesi...
Şikeyle mücadeleden dopingle savaşa...Irkçılığı yok etmeye...
Sporu haraca ve komisyona bağlayan sisteme kadar, her şeyi kapsama alanına almak vazgeçilmez bir vazife haline gelmiştir...
***
Bugüne kadar kuralları, yasakları, ya da sınırlamaları, futbol ailesinin bazı üyeleri, istediği, hatta işine geldiği gibi anladı veya anlamak istedi...
En çok da yabancı transferinde, futbolcu ile ilişkilerde limitler zorlandı, kurallar hiçe sayıldı, mali disiplin aşıldı ve Türk futbolunun en büyük açmazı yaşandı...
Bunca kurallara, UEFA yaptırımlarına rağmen ihlaller, hatta istismarlar alabildiğine devam ediyor...
***
Araştırılmadan alınan ve sonra da hukuksuz gönderilen oyunculara ödenen tazminatlar, hem kulüplerin mali dengesini bozan, hem de ülkenin itibarını sarsan tam bir skandal.
En sorunlu kulüplerden bazıları bile hala yağmur gibi transfer yapıyorlar...
***
Sözleşme yaptığınız oyuncularla, hukuksuz bir şekilde yolları ayıramazsınız...
Gününün dolmasını beklersiniz ve uluslararası kurallara bağlı kalarak ve sözleşme esaslarına göre hareket ederek geleceği planlarsınız.
Mesela bir oyuncunun mukavelesi bitiyorsa bırakırsınız, yerine de yenisini almazsınız, yabancı sayınız da otomatikman düşmeye başlar...
Veya verim alamadığınız bir oyuncuyla karşılıklı olarak konuşur ve gönderebilirsiniz.
Fakat bunu, diyaloga girmeden tek taraflı yapınca kulübünüzü fazlaca zarara uğratarak bolca tazminat ödeyerek yapıyorsunuz, sonra da bedelini çok ağır bir şekilde ödüyorsunuz...
Nasılsa size engel bir şey yok, ödediğiniz kişisel bir bedel de yok...
***
Kulübünüze ve ülkemize büyük katkısı olan başarılı oyuncuları zaten bırakmazsınız.
Sözleşmeleri de bitse siz yaşına ve performansına bağlı olarak 3-5 yıllık yeni kontratlar yapabilirsiniz...
Aldığı parayı hak ediyorsa, karşılığını veriyorsa, helal olsun demekten başka bir düşüncemiz de olmaz...
Ancak böylesine yetenekli gençlerimiz varken, onlara hiç şans verilmeden bu kadar sorumsuz ve bu kadar abartı transfer de fazla...
***
Nasılsa hesap soran yok, bedel ödeten, ya da ödeyen yok, itibar zedelenmesi yok...
Menacer-yönetici-hoca üçgenindeki soygunda kazanan sadece azınlık bir grup...
Kaybeden ise, olup bitenden haberi olmayan, düzgün yönetici, teknik direktör, futbolcular ve en çoğu da kulüpler ve taraftarlar...
Tabii, sefil bir takım, suratı asık bir taraftar ve borca girip enkaz altında bir kulüp...
Avrupa arenasında averaj takımı olmuş, en zayıf ülkelerin ekiplerine bile elenen takımlarımız, dünya sıralamasında gerileyen bir Türkiye..
***
Yönetimlerden bazıları, yabancı transferi yapmıyor, kulübün paralarını çarçur ediyor, geleceğini yokediyor, batağa sürüklüyor, ...
Var olan bir bütçeyi harcamıyorlar, yayın gelirlerini, federasyondaki kaynaklarını, 3-5 yıl sonraki hak edişlerini, şimdiden bitiriyorlar...
Kendileri kaynak üretmedikleri gibi, kulübün istikbalini kurutuyorlar... Kendilerinden sonra gelecek yönetimlere, 3-5, belki de 10 yıl para girmeyecek bomboş bir kasa ve artık milyarlarla telaffuz edilen bir borç bırakıyorlar.
Yıllardır idarecilik yaptığını bildiğimiz ve asla kirliliğe bulaşmamış başkanları ve yöneticileri, teknik direktör, antrenör ve menacerleri, yanlışa alet olmayan futbolcularımızı takdir ediyor, elbette ayrı tutuyoruz...
***
Sporun bir dokunulmazlık alanı var... Bundan yararlanmak isteyeceklere asla fırsat verilmemeli...
Artık Türkiye’de “Temiz Toplum ve Temiz Spor” sloganı gerçek olmalıdır, hem de yeni sezondan itibaren...