Vurun kahpeye derseniz!...
Nasıl bir halet-i ruhiyedir, devr-i sabık yaratmak? Geçmişi karalamak, hizmet verenlere itibar suikastı yapmak, intikam hırsıyla yanıp tutuşmak?...
Yapacağı işe odaklanmak varken, yeni projeler üretmek, varolan görevleri eksiksiz yapmak, en doğru isimlerle en iyi sonuçları almak için gayret sarfetmek varken...
Senin yolunu açanlarla, sana emek verenlerle, yaptığın işi ulaşılmaz seviyelere taşıyanlarla ve sana dikensiz gül bahçesi sunanlarla savaşmak, neyin nesidir, bu kime ne kazandıracak dersiniz?
***
Hükumetler değişir aynı, bakanlar değişir aynı, federasyon başkanları değişir aynı. Hep kavga, hep kavga hep kavga...
Bir de bakıyorsunuz 4 yıllık süre kavgayla başlıyor, kavgayla bitiyor, koca bir devletin imkanları heba ediliyor, fırsat bekleyen yüzbinlerce gencin hayalleriyle oynanıyor.
Farklı partilerin bakanlarını anladık da, aynı partinin farklı bakanlarının birbirine inat politikalarla özellikle spora ne kadar büyük zararalar verdiğini gözlerimizle gördük, kulaklarımızla işittik, iliklerimize kadar yaşadık.
***
Yetmez, hayatında bir kişiyi bile yönetmemiş bir insan bile idare ettiğini zannettiği kadroları, kendi tapulu malı görüyor...
Bu devran da böyle sürüp gidiyor.
Peki ya federasyon başkanları? Düşünün bir federasyon başkanı geliyor, farklılık ortaya koyuyor, sistem kuruyor,temel atıyor, Milli Takım’ı, bütün grupları başarıdan başarıya koşturuyor, kulüpleri ayağa kaldırıyor...
Ondan sonra gelenler, bayrağı alıp daha yukarılara taşıyacağına, sporu tabana yayacağına, bütün bir ülkeyi spor ülkesi yapmaya, Anadolu’nun en ücra köşesindeki gençlere ulaşıp spora kazandırmaya çalışacağına, ömrünü, herkesle kavga etmeye, emek verenleri kıskanmaya, onları yokedip kendini üste çıkarmaya çalışıyor...
TÜRKİYE’YE ZARAR VERİYORSUNUZ!..
Türk basketbolu, dünya devi Yugoslavya’nın katılmadığı organizasyonda Balkan Şampiyonluğu kovalayan bir ülke iken, Turgay Demirel’in göreve gelişiyle bambaşka bir hüviyete büründü.
***
Sporadamı Mehmet Ali Yılmaz’ın Spor Bakanlığı döneminde göreve gelen ve 1992’de “FİNAL FOUR”u Türkiye’ye getirip işe koyulan, müthiş programlarla basketbolu kitlelere yayan ve yetiştirilen yıldızlarla Milli Takım’ı Avrupa Şampiyonası’nda final oynatan Turgay Demirel ve ekibi, özellikle bizim dönemimizde, basketbolu da futbol gibi özerkleştirdikten sonra uçuşa geçirdi.
Türkiye ülkemizde evsahipliği yaptığımız 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nda, bütün devleri devirerek rüyamızda göremeyeceğimiz bir şeyi başardık ve “Rüya Takım” ABD’yle İstanbul’da final yaptık. Neredeyse dünya şampiyonu oluyorduk.
Kadın Basketbol Milli Takımı’mız, fırtınalar estirmeye, Olimpiyatlar’a katılmaya, dünya ve Avrupa şampiyonalarına damga vurmaya başladı.
***
Biz Turgay Demirel’in ve Türk basketbolunun dünyadaki itibarını, artık FİBA Dünya Başkanlığı ile de taçlandırmasını ve bir Türk’ün dünya basketbolunu yönetmesini çok istedik.
Nitekim, 2014’te Avrupa Başkanlığı’na seçildi, yetmedi, sonra da Dünya Başkan Yardımcısı ve İcra Kurulu üyesi de oldu.
İkinci dönemde de 8 Avrupa ülkesi yeniden Demirel’i aday gösterirken, diğer çoğu ülke de desteklerken, Türkiye Basketbol Federasyonu, Sırp Tomaseviç’i, ikna ederek aday gösterdi.
Tabii Turgay Demirel, seçimleri eze eze kazandı. Türkiye kazandı ama Türkiye Basketbol Federasyonu kaybetti...Fakat dünyaya rezil olan gene Türkiye oldu.
***
Basketbol Federasyonu’nun hataları bununla sınırlı değil. Yeni duyduk kulaklarımıza inanamadık.
1992-94 yılları arasında Demirel yurtdışındayken Basketbol Federasyonu’nun resmi evrağında sahtecilik yapan bazı isimler Ümit Milli Takım kafilesi listesine, dışardan insan ilave etmişler.
***
Bakanlık ve Genel Müdürlük’ün yaptığı teftişte, suçlular tesbit edilip adalete teslim edilmiş. Başkan Turgay Demirel ile, Sayın Cumhurbaşkanı’mız Erdoğan’ın da “ağabey” dediği, bir kaç ay önce de kovid 19’dan kaybettiğimiz Genel Sekreter Erol Erol’du.
Aradan 30 yıl geçmiş, Turgay Demirel’e suç duyurusunda bulunuluyor.
Bulunan kim?. Türkiye Basketbol Federasyonu. Başında kim var? Basketbolumuzun efsane ismi, NBA sporcusu Hidayet Türkoğlu...
Federasyon Başkanlığı sıfatı yetmiyor, bir de Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı vurgulanıyor. Yargıya baskı olsun diye mi, düşünmek bile istemiyorum...
***
Hidayet Türkoğlu, NBA’da ülkemizi temsil eden ve Milli Takım’ımızın başarısında büyük rol oynayan bütün büyük yıldızlar gibi, Avrupa’da futbol oynayanlar gibi, Olimpiyatlar ve Paralimpik Oyunları’nda madalya kazanan şampiyonlar gibi, bizim gurur duyduğumuz sporcularımızdan biri...
Ancak, sporculuktaki başarısını, sporadamlığında taçlandırmak yerine, gücünü ve enerjisini yanlış yerlerde harcıyor.
Bir büyük sporcu Ufuk Sarıca gitti, bir başka efsane Orhun Ene, Milli Takım’ın başında. Avrupa Şampiyonası’na gitmeye hak kazandık, milletçe sevindik.
***
Şimdi Avrupa Şampiyonu olmak için odaklanın, oraya konsantre olun ve başarın. Türlkiye sizden bunu bekliyor.
Başka bir başarı daha var yaşamadığımız, Dünya Şampiyonluğu. Her ikisinde de ikinciydik, çıta çok yüksekte, artık siz de şampiyonluk getirin...
İçerde kavga edip zamanınızı harcayacağına dışarda başarı arayın. Bu büyük millete şampiyonluk yaraşır.
Bu hatalardan vazgeçin. Hangi isimlerle kim hesaplaşmak istiyor, hangi şeytani planlarla kim kime tuzak hazırlıyor, kim kimden rövanş almaya çalışıyor ve sizi de buna alet ediyor bilemem.
***
Bildiğim bir şey var, bu ülkede kalıcı hizmetler veren ufku geniş,, başarının zirvesini yaşatmış, milletimizi Ay-Yıldızlı bayraklarla sokaklara dökmüş çok az yöneticimiz, hocamız, sporcumuz var, onları korumak da devletin görevi..
Bunlara birlikte severek çalıştığım, büyük başarıları da paylaştığım Turgay Demirel de, Hidayet Türkoğlu da dahildir.
Üstelik Turgay Bey, hem FİBA Başkan Yardımcısı, hem Avrupa Başkanı. Uluslararası federasyonlarla kavga etmeyin. Yıllarca elin gavurlarının önünde merhamet dilenildiğini de unutmayalım.
Dünya’yı da, Avrupa’yı da biz yönetiyoruz, kıymetini bilelim. Turgay Demirel’in gönlünü alıp “birlikte Türk basketboluna nasıl katkı sağlarız”ın projelerini üretin ve uygulayın...
Anayasa’nın 59. Maddesi: ”Devlet başarılı sporcusunu korur”. Korumalı da. “Vurun kahpeye” diyerek ancak bindiğimiz dalı kesersiniz...