Türkiye’nin yeri ilk 5 olmalı
Biraz yürek, biraz cesaret biraz da gayret işte ilk 19’a girdik
Takımlarımızın Avrupa UEFA ve Konferans Ligi’nde yıllar sonra ilk defa, 1’i deplasmanda 3 takımla kazanması, 1 takımımızın dışardan beraberlik getirmesi büyük bir moral oldu ülke için…
Bu, UEFA Avrupa Ülkeler sıralamasında 22’ye kadar gerileyen Türkiye’nin bu kadarcık hareketlenmeyle bile 3 basamak birden yükselmesine sebep oldu…
***
2000’de 7.sıraya kadar yükselen Türk takımları, 2017’de de 10. basamakta yer almışken, son 5 yıldaki bitmeyen hezimetlerle önce ilk 15’in dışında kaldı, sonra da 22. sıralara kadar geriledi…
Şu anda İngiltere, ülkeler arasında 91 bin 570 puanla açık ara 1. sırada… 89 bin 998 puanla İspanya 2., 70 bin 106 puanla Almanya 3.İtalya, Fransa ve Hollanda sıralanıyor.
***
2002 Dünya Kupası ve 2003 Konfederasyon Kupası’ndan sonra milli takımlar kategorisinde Avrupa’da ilk 3’e, dünya sıralamasında da ilk 5’e giren Türkiye çok daha iyi yerleri hakkediyor…
Takımlar sıralamasında da G. Saray’ın UEFA Şampiyonluğu ve diğer takımlarımızın katkısıyla Avrupa’da ilk 7’ye, 2016-17’lerde de Beşiktaş’ın UEFA ve Şampiyonlar Ligi’ndeki başarısıyla yine ilk 10’da yer almışsa, aynı anda 2-3 takımımız bu çıkışı yapması halinde ilk 5’e de girer…
***
O zaman da 2 takımla direkt Şampiyonlar Ligi’ne, 6 takımla Avrupa Kupaları’na katılırız…
***
Aslında Türkiye’nin yeri de bu takımlarla aynı ligde oynamak olmalı… Yapılan dünyanın en güzel statları, kulüplere verilen sonsuz imkanlar, büyük devlet desteğine rağmen alınan sonuçlar gerçekten moral bozucu…
Oysa futbol ekonomisiyle, yani gelir bütçesiyle Avrupa’da ilk 6’da yer almakla övünen Türkiye’nin, başarıda ilk 20’nin bile dışında kalması büyük kayıptı…
Yunanistan’a geçilmeyi büyük ayıp gören Türkiye daha sonra Kıbrıs Rum Kesimi’nin bile gerisinde kalmanın yüz kızartıcı lığını bile yaşadı…
***
2016-17 sezonlarında önce UEFA Kupası’nda çeyrekfinal oynayan, sonra da Şampiyonlar Ligi’nde grubunu namağlup puan rekoruyla tamamlayan Beşiktaş, geçtiğimiz yıl direkt katıldığı Şampiyonlar Ligi’nde sıfır çekmişti…
G. Saray’ın Barcelona’yla eşleşinceye kadar UEFA ‘da yaptığı büyük çıkış da, Sivasspor’un başarılı maçları da sıralamamızı kurtaramadı…
BU SEZON BİLE İLK 15'E GİREBİLİRİZ
Takımlarımız Şampiyonlar Ligi’nde ön eleme oynayarak sezona başladı… Hem Trabzonspor, hem de F. Bahçe gruplara kalamayınca büyük yıkım yaşadık.
Çok ciddi bir fırsatı kaçıran her iki takım, Devler Ligi’ne veda edince yollarına UEFA’da devam ediyorlar…
Diğer bir hayal kırıklığımız çok şey beklediğimiz ligimizin flaş takımı Konyaspor’un Liechtenstein takımına esrarengiz bir şekilde elenmesiydi…
***
Tek firemiz Yeşil-Beyazlılar dışında bütün takımlarımız yoluna devam ediyor… Bu da büyük avantaj…
Bereket ki burada galibiyetlerle ümit verip yoluna devam ediyorlar ve gruptan çıkma yolunda iyi sinyaller veriyorlar…
Sivasspor’un deplasmanda Romen Cluj takımını yenmesi iyi bir moral oldu…
Takımlarımızın en başarılısı ise kuşkusuz Başakşehir… Gerek eleme maçlarındaki seri galibiyetleri, gerekse gruptaki çifte zaferle aldığı sonuçlar, İtalyan Fiorentina’yı hezimete uğratması takdire şayandı…
Bir gecede Trabzonspor, Sivasspor ve Başakşehir’le 400’er, Fenerbahçe’yle de 200 olmak üzere toplam 1400 puan kazanan Türkiye, Belçika’yla birlikte en kazançlı ülke oldu…
***
Bütün bunlar da Türk futbolunu ilk 19’a getirdi… En azından Yunanistan Kıbrıs Rum Kesimi’ni altımıza aldık.
Sırada 15’teki rakiplerimiz Hırvatistan, Danimarka ve Rusya var. puanlarımız da çok yakın…
Türkiye’nin şu anda 25 bin 100 puanı var. Hırvatistan’ın ise 26 bin 700… 4 takımımız da gruplardan çıkıp yoluna devam etsin bu sene bile ilk 15’e dönmememiz için hiç bir sebep yok…
GERÇEK BİR EFSANE MUSTAFA DAĞISTANLI
2002 sürecinde Gençlik ve Spor Genel Müdürü olduğumuzda nezaket gösterip hayırlı olsun ziyaretine gelmişlerdi…
Önlerinde Türk Güreş Vakfı Başkanı Ahmet Ayık, Tevfik Kış, Mahmut Atalay, Mustafa Dağıstanlı… Değişik ortamlarda da görüştüğümüz Mithat Bayrak, Müzahir Sille….
Büyülendik, çocukluğumuzun ve gençliğimizin kahramanlarını karşı
Biz millet olarak Yaşar Doğu’nun şahsında efsane güreşçilerimizle hep gurur duyduk, madalya fakiri diğer branşlar adına onlarla teselli bulduk …
Murat Sertoğlu’ un eşsiz anlatımı ve güçlü kalemiyle yazdığı pehlivan tefrikalarıyla tanıdık, yaşadık ve yaşattık şampiyonlarımızı… merhum Ali Gümüş’le hep diri tuttuk sempatimizi…
O kadar çok sevdik ki hepsini… İşte o dev adamlarımızdan biri daha devrildi bu hayattan…
Gazanfer Bilge, Tevfik Kış, Mahmut Atalay son yıllarda göçtü bu alemden. Son halkalardan biri de Mustafa Dağıstanlı oldu…
Bir büyük şampiyonumuzu daha ebedi aleme uğurlamanın üzüntüsünü yaşıyoruz… Hem serbestte, hem de grekoromende güreşip de şampiyonluklar yaşayan ve “Sırtı Yere Gelmeyen Pehlivan” olarak hafızalarımızda yer edinen bir devdi…
2 ayrı Olimpiyat’ta da altın madalya alan 3 şampiyonumuzdan biriydi…
Büyük bir sporcu, tam bir beyefendi, fedakar bir spor insanı, saygın bir devlet adamı, çok iyi bir yönetici, çok mütevazı bir şampiyondu…
Efsane isim, ayrıca “Devlet Sporcusu” ilan edilmiş, ve Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibiydi…
11 Nisan 1931’de Samsun’un Çarşamba ilçesinde doğan Mustafa Dağıstanlı, çok küçük yaşta başladığı ata sporu güreşte 7 yılda 2 olimpiyat, 3 dünya şampiyonluğu yaşayarak tarihi başarılara imza attı.
1953 yılında milli mayoyu giyen efsane sporcu, 1 yıl sonra Japonya’nın başkenti Tokyo’da dünyanın zirvesine çıktı.
Dünya Şampiyonası’nda serbest stilde 54 kiloda mindere çıkan Dağıstanlı, Japonya’da altın madalya kazandı.
Mustafa Dağıstanlı, 1956 Melbourne Olimpiyat Oyunları’nda serbestte zirveye çıktı.
Dağıstanlı, 4 yıl sonra, 1960 Olimpiyat Oyunları’nda da bu sefer 62 kiloda şampiyonluğu göğüsledi ve üst üste iki kez olimpiyat altın madalyası elde etti.
Dağıstanlı bu başarıyı Hamza Yerlikaya ve Mithat Bayrak’la yapan 3 Türk sporcudan biri olarak tarihteki yerini koruyor.
Dağıstanlı, 1957’de İstanbul’da ve 1959’da İran’da gerçekleştirilen Dünya Güreş Şampiyonası’nda serbest stil 62 kiloda zirveye çıktı.
Mustafa Dağıstanlı, büyük başarılar elde ettiği ay-yıldızlı mayoyla serbest stilde uluslararası arenada hiç mağlup olmadı.
Mustafa Dağıstanlı, aktif sporculuk kariyerinden sonra siyasete atılarak 7 yıl milletvekilliği yaptı.
Dağıstanlı, 1973-1980 yıllarında Adalet Partisi’nin Samsun milletvekilliğini üstlendi.