Türkiye, düşkünler yurdu mu?

 Bu ne çılgınlık böyle Allah aşkına.

14’ü kademeli bir şekilde azaltmak varken, hala yabancı futbolcu sayısını artırmaya çalışıyorsunuz...

Nasıl bir hata yaptığınızın farkında mısınız?..

Size söylüyorum ey Türkiye Futbol Federasyonu, ey Kulüpler Birliği?..

Oynayamayacak oyunculardan koleksiyon mu yapacaksınız, müzeye mi kaldıracaksınız, ne yapacaksınız?

***

Türk gençlerini yine kapıdışarı mı edeceksiniz, kendinize kulüp bulun mu diyeceksiniz, başınızın çaresine bakın, Türkiye’de, Türk futbolculara yer yok mu diyeceksiniz?

85 milyonluk ülkemizde kanı kaynayan, futbol aşkıyla yanıp tutuşan, oynamak için üçüncü sınıf yabancı amcalarının keyfini bekleyen bu gençleri ne yapacaksınız?

Yıllardır uygulanan ve Türkiye’ye büyük maliyet getiren, kulüplerin kasasını boşaltıp iflasın eşiğine götüren bu yanlış anlayışın enkazı altında bile toplantı yapıp hala yabancı kontenjanını artırıyorsunuz?

***

Neymişmiş, kulüpler, kadrodaki yabancıları göndermekte zorlanıyormuş, ciddi tazminatlar ödüyormuş, UEFA’nın yaptırımları oluyormuş da...

En iyisi yeni kontenjanlar oluşturmak gerekiyormuş, yarın kovulacak ve tazminat verilecek bir başka yabancı gelsin, kulüpler daha iyi batsın diye böyle garip geçersiz, tutarsız kararlar alıyorsunuz?

Çok yanlış yapıyorsunuz çok...

Bu, sorunu çözmeyeceği gibi, yeni ve kördüğüm olacak yeni sorunlar getirecek...

Simsar yönetici-teknik direktör-menacer üçlüsünün ve muhtemelen onların işbirlikçilerinin tüyü bitmemiş yetim hakkı üzerinden daha fazla para kazanmasını ve kulüpleri daha bir batağa saplamasını, bankalara yeni bir borç silme operasyonunu getirecek...

Popülist politikalarla ülkeyi felakete götürmeye devam edeceksiniz... Yazık, hem de çok yazık...

Hele gelirlerin çok fazla azaldığı şu pandemi sürecinde, yeni gider yolları açtınız. Hiç beklenmedik zamanda, sizden asla beklenmeyecek bir karar aldınız.... Size de çok yazık...

***

Sorun bakalım, hangi kulüp 16 kişilik kontenjanından kaç tane gerçekten işe yarayan adam buldu?.

16 oyuncunun kaçı vazgeçilmez, hangisi takımı kurtaran, en önemlisi de hangi biri Oğulcan Çağlayan’dan, Abdülkadir’lerden, Altay Bayındır’dan, Dorukhan Toköz’den, Gökdeniz Bayrakdar’dan, Bursaspor’un Batuhan’ı, Burak’ından, pek çok kulübümüzün yeni yeni yeleren, pırıl pırıl gençlerinden daha iyi?

Avrupa’da uzmanlar, sizin çürük yabancı futbolcu anlayışınıza “çöp bidonu” yakıştırması yapıyor, dalga geçiyorlar. Bari çöp bidonları da sipariş edin olsun bitsin...

Haa şunu anlarız, yabancı sayısını sınırsız yaparsınız, adam gibi kriterler koyarsınız olur biter.

Gelsin yeni Hagi’ler, Alex’ler, Talisca’lar, Visca’lar, Sorloth’lar, Batalla’lar, Podolski’ler... Elinizdeki çöpleri gönderemiyorsunuz, alacak kulüp bulamıyorsunuz ama bak kaliteli futbolcuları nasıl kapışıyorlar...

Hamza, yerine Naim adı mı?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis’i, çok yanlış bir iş yaptı?..

Günlük tartışmalardan etkilenerek özellikle de sahte diploma yüzünden bir spor kompleksinden Hamza Yerlikaya’nın adını kaldırarak yerine Naim Süleymanoğlu’nun adını koymak için teşebbüse geçti.

Neticede CHP, İYİ PARTİ ve HDP’li üyelerden oluşan iktidarın bu teklifi, AK PARTİ ve MHP’den oluşan muhalefetin oylarıyla reddedildi...

Bakın beyler, değerli dostlar, Hamza Yerlikaya adı, aldığı veya almadığı diplomalar yüzünden değil, Olimpiyat, Dünya ve Avrupa Şampiyonu olduğu için 1997’de Spor AŞ Genel Müdürlüğü olarak bizim teklifimiz, Belediye Başkanı R.Tayyip Erdoğan’ın oluru ve Meclis’in oylamasıyla Gaziosmanpaşa Spor Kompleksi’ne Hamza Yerlikaya adı verildi... Tek ölçümüz, büyük bir şampiyon olmasıydı. Ne bitirdiği okula bakmıştık, ne aldığı diplomaya... O madalyaları geçerli olduğu sürece o tesiste o ad yaşamalı....

***

Naim Süleymanoğlu, Türk tarihinin değil sadece, dünyanın en büyük sporcularından, bütün zamanların efsanelerincen biri. 3 kere olimpiyat şampiyonu olan bu sporcunun adı mümkünse Olimpiyat Stadı’na veya o ayarda bir tesise mutlaka verilmeli.

Sizin yaptığınız gibi değil, bir sporcuyu dövmek için başka bir sporcuyu kullanmak hiç ahlaki olmadı. Üstelik bir yanlışı önlenirken Merhum Naim adı da redddedilmiş oldu...

Yazık çok yazık. Sporu ne siyasi rant için kullanalım, ne de intikama alet edelim. Sporu siyasetüstü tutalım...

Karagümrük üvey evlat mı?

F.Karagümrük, 1.Lig’den düştükten sonra yıllarca çok sıkıntılılar yaşadı. Düştü kalktı, belini doğrultmaya çalıştı, çırpındı, bir türlü iki yakası biraraya gelmedi.

Ülkemizin başarılı sporadamlarından Süleyman Hurma aldı kulübü, Başkan oldu, iyi bir planlamayla, proje takımı haline getirdiği Karagümrük’ü, yeniden Süper Lig’e çıkardı.

Maçlarını oynadığı Vefa Stadı, kriterlere uymadığı için başka stadlar bulmak zorundalar.

Bir gün Esenyurt’ta, bir gün Vodafone’da, veya başka yerde dolaşıp duruyor. Son olarak da Kocaeli’de...

***

Çok da başarılı sonuçlar alıyor. Genç hocası, genç deneyimli karması bir kadroyla ligin üst tarafına yerleşti...

Ancak her hafta yeni bir stad bulmak zorunda. “Dilenci olduk, kapı kapı dolaşıp maç oynayacağımız stad arıyoruz” diyor Başkan... Gerçekten mağdurlar...

Vefa Stadı, oynamaya uygun hale gelinceye kadar...

Devlet, bütün stadların patronu. Her takıma yer göstermesi gereken de Bakanlık.

O zaman stadları devrederken değişmez protokol maddesi, “Devletin kullanma ve kullandırma hakkı”.

Bunu işleterek her hafta sırayla bir stadı, F.Karagümrük’e tahsis ettirmeli veya bir stad bulmalı, sorunu da
çözmeli...

 

Yeşil tarla stadından selamlar!...

 

Hem Kocaeli, hem de Erzurum stadlarının zemini, eski yeşil tarla sahalaraını hatırlattı. Doğrusu da bu berbat zemini, bu muhteşem stadlara yakıştıramadık. Bütün statlarımız Mercedes marka, siz cimrilikten benzinsiz bırakıp yolda kalıyorsanız veya tüp takıp hızınızı yavaşlatıyorsanız sorun sizde...

Devlet bu kadar imkan veriyor, para harcıyor...

Kulüpler olmadık transferlerle bütçelerini çarçur ediyor, statlarına bakmıyorsa, belediyeler de çok rahat yapabileceklerini esirgiyorsa...

Zeminler gençlerimizin sakatlanmasına sebep oluyor, sporun kalitesini yok ediyorsa ortada kocaman bir organizasyon sorunu var demektir.

Bir spor tesisinin en önemli alanı spor yapılacak alandır...

Her şey spor, sporcu ve başarı için vardır...

Bu işler devasa bütçelerin yanında artık devede kulak...

Bütün statlarımıza, özellikle de Erzurum’a ve kar bölgesine, alttan ısıtmalı zemin yapılmalı... Ve gerçekten uzman bakıcı elemanlar tutulmalı...

En önemlisi zeminse en çok parayı da zeminde çalışanlara verilmeli...

***

Dünyanın her tarafından ekipman temin edebilirsiniz... Ama önce eldeki elemanların kıymetini bilmek lazım...

Çime bakmanın tıp doktorluğundan farkı yok... Sevgiyi gerektirir, gecenden gündüzünden fedakarlığı, rahatlığından feragatı icabettirir...

Ama bunun için torpilli adamlar yerine spor tesislerinde sabahlayan, sporcularla 24 saat yaşayan spor gönüllüsü insanlara ihtiyaç var...

Liyakat, liyakat, her işte ve her yerde liyakat... 

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum