Tehlikeli oyun, hem de milli maçta
Türkiye, Hırvatistan ile İstanbul’da oynuyor, hem de özel maç. Ardından iki Avrupa Uluslar Kupası maçı var, Türkiye ve Hırvatistan’ın.
Ancak bir futbolcunun korona testi pozitif çıkıyor. Hem de rakip takımın kaptanı olarak sahada, 45 dakika da oynuyor. Test sonucu devre arasında ulaşıyor, ikinci yarıda değiştiriliyor ama iş işten geçiyor.
Çünkü o futbolcu Vida ve Türkiye’nin Beşiktaş takımında oynuyor. Hoca ve futbolcu olarak kiminle çalıştıysa çoğunu kucaklıyor.
Şenol Güneş, tokalaşmakla geçiştiriyor, ancak bir kaç futbolcu arkadaşıyla sarmaş dolaş.
Bir de sahada, 45 dakika kıran kırana maç oynuyor. İkili mücadeleler, 3-5 oyuncuyla hava topuna yükselmeler,fauller, penaltı ve itirazlar... Daha neler neler...
***
Pandemi süreci başladıktan sonra başta 2020 Tokyo Olimpiyatları, 2021’e ertelenirken UEFA Futbol Şampiyonası dahil, bütün kıtalarda ferdi ve takım şampiyonaları, ya ertelendi, ya da iptal edildi.
IOC, FİFA ve UEFA dahil uluslararası tüm kuruluşların telkinleri, ülke federasyonlarının uygulamalarıyla da, başta milli maçlar olmak üzere, Avrupa Kupaları, lig ve kupa maçları uzun süre ertelendi.
COVİD 19’un hızı kesilince Türkiye, İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya gibi çoğu ülkeler, yaz döneminde liglerini tamamladı, Fransa, Belçika gibileri de mevcüt haliyle liglerini tescil yolunu tercih etti.
***
2020-2021 sezonları seyircisiz oynanmaya, sonra bazı ülkelerde, kapasitenin yüzde 30 veya daha az seyircili uygulanmaya başlandı. Türkiye ise bunu localarla sınırlı bıraktı.
Tabii biz, sürecin rahatlamasıyla seyircinin kontrollü olarak tribünlerde çoğalmasını da beklerken, kış döneminde artan vakalar, yeni tedbirleri de beraberinde getiriyor....
Görünen o ki, Pandemi, bu hızla devam ederse muhtemelen tedbirler yasaklara dönecek ve belki de sportif faaliyetler, yeniden askıya alınacak.
***
Bu dönemde başta futbol olmak üzere bütün uluslararası federasyonlar ve tabii ki ülkemizdeki muhatapları, işi çok sıkı tuttular.
Özellikle sahadaki futbolcular, hocalar, teknik kadro ve ekipman birinci derecede risk altında olduğundan “her şey insan sağlığı için” düşüncesinden hareketle, kontrollerini çok ciddi yapıyor.
FİFA ve UEFA, 138 ülkede yaygın ağı bulunan Almanlar’ın dev sağlık firması SYNLAB’a referans verip akredite sağlık kuruluşu ilan edince, bütün ülkeler tetkiklerini onun laboratuvarında yaptırmak zorunda.Bereket ki Berlin’e göndermek zorunda kalmıyoruz.
Alman firma SYNLAB, 10 milyon dolarlık bir yatırımla modern cihazlarla mücehhez bir sağlık merkezini Ankara’da yaptı. Biz de laboratuvara testlerimizi oraya gönderiyor ve bir gün sonra da sonucunu alıyoruz.
***
Ülkelerin yerel federasyonları ve kulüpleri, istismar edebilir, çok ihtiyacı olduğu futbolcu veya oyuncuları oynatabilir endişesiyle, UEFA, akredite etmediği, en modern hastaneler de olsa, hiç bir sağlık merkezinin testini kabul etmiyor.
Bu sebeple de sonuçlar Ankara’dan beklenmek zorunda. Hastaneden alacağınız sonuçlar sadece sizi tatmin eder veya tedbirinizi almanızı sağlar...
Türkiye, bizim dönemimizde yani 2003’te, WADA’nın, Uluslararası Dopingle Mücadele Sözleşmesi’ne imza attığında, nümuneleri Köln Laboratuvarı’na göndermek zorundaydı.
Biz, Türkiye olarak çok ciddi bir yatırımla Hacettepe Üniversitesi bünyesinde, çok saygın hocalarımızın gözetiminde ve sürekli WADA’nın denetiminde bir laboratuvarı faaliyete geçirmiştik.
Çevre ülkelerin sporcularının da, Türkiye’deki bütün oyunların, dünya ve Avrupa şampiyonalarının, organizasyon ve müsabakalarında mücadele eden sporcuların da, kontrollerini yaptırdığı dünyanın en prestijli laboratuvarlarından birini Türk ve dünya sporunun hizmetine sunmuştuk.
Bu sebeple de hiç bir uluslararası spor kuruluşu, bu ciddi kontrolleri ülkelerin ve federasyonların, özellikle de kulüplerin insafına bırakmaz.
Dopinli bir sporcuyu örtbas edemeyeceğiniz gibi, testi pozitif çıkan bir futbolcunun sonucunu da kimseden saklayamazsınız...
***
Hal böyleyken, hazin olan Hırvatistan gibi, dünyaya en büyük futbolcuları ihraç eden, Davor Suker gibi, bir dünya yıldızının federasyon başkanlığını yaptığı ve son Dünya Kupası ikincisi olmuş bir takıma sahip bir ülkenin, bu büyük ihmali yapması, çok büyük bir skandal...
Dostluk maçı da olsa sporun sevgi ve barış tarafı bir yana, olay insan sağlığı ise akan sular durur...
FİFA ve UEFA, bu büyük ihmal sebebiyle Hırvatistan’a, sorumlulara ciddi bir ceza vermek zorunda...
Laboratuvar SYNLAB’da bir gecikme veya ihmal varsa da ciddi bir yaptırıma tabi tutulması, belki akreditasyonunun askıya alınması bile düşünülebilir.
Devre arasına yetişen bir test sonucu, bir saat önce gelseydi, Vida, kadrodan çıkarılacak, hiç bir rakiple görüşmeden, bizim hoca ve futbolcularımızla da temas etmeden staddan ayrılacak, biz de bu korkuyu yaşamayacaktık.
Şimdi kara kara düşünen bir Türkiye var. 68 yaşındaki Şenol Güneş ile, hem Milli Takım’ın, hem de kendi takımlarının vazgeçilmez oyuncuları, kendi test sonuçlarını endişeyle bekliyor.
Pozitif çıkanlar, önümüzdeki Rusya ve Macaristan maçlarında oynayamayacağı gibi, karantina süresi doluncaya kadar kendi maçlarında arkadaşlarını yalnız bırakacak... Yurtdışında oynayan yıldızlarımız da pozitif olursa TFF’ye olacak tepkiyi düşünün...
Aynı sorun Hırvatistan için de geçerli. Milli oyuncularının pek çoğu dünya yıldızı ve Real Madrid gibi çok ünlü takımlarda oynuyorlar. Eğer o isimlere de virüs bulaşırsa kulüpleri, milli takıma bir daha oyuncu gönderir mi, sanmıyoruz...
***
Siz ister Türkiye olun, ister Hırvatistan, evinizde de oynasanız, dışarda da farketmez. İstanbul olması da hiç bir şeyi değiştirmez. Eğer milli maçlarda veya Avrupa kupalarında oynuyorsanız UEFA veya FİFA’nın misafiriniz.
Vıdafone Park’ta da evsahibi Türkiye değil, UEFA’ydı. Sporcuların sağlığını, güvenliğini sağlamak ve her türlü riskini gidermek zorunda.
Tabii ihmali olanlardan da hesabını sorma hakkı ve mecburiyeti var. İstanbul’da çok tehlikeli bir oyun oynandı, hem de milli maçta. Sonuçları da olmalı, bedeli de...