Spor dünyasından İsrail’e çok güçlü bir boykot gerek
Spor, sevgidir, dostluktur, barıştır, centilmence yarıştır”... Bu, sporun tartışılmaz ve vazgeçilmez sloganıdır...
Ülkelerarası ihtilafta, milletlerarası nefrette bile, bir diyalog ve yakınlaşma olarak kabul edilir...
Mesela Olimpiyatlar’ın, Paralimpik Oyunları’nın, Dünya Kupası ve Avrupa şampiyonalarının açılış ve kapanış seremonileri, ülkelerin, milletlerin, kafilelerin ve seyircilerin, politik mülahazalardan en uzak olduğu, hümanizmin tavan yaptığı, herkesin herkese hoşgörüyle baktığı, en masum bir şölendir...
Gelip geçen kafileler, anons edilen ülkeler, tribünlerden sadece alkış alır, onore edilir...
***
Ancak, bir devlet, terör üzerinde inşa ediliyor ve ömür boyu katliamı politika ediniyorsa işler değişir...
Masum insanlara bomba yağdırıyor, bebekleri öldürüyorsa, çocukların yaşam hakkını elinden alıyorsa kanaat kesinleşir...
Hele de sporu kendini ve saldırgan politikalarını gizleme amacıyla yapıyor, propaganda amacı olarak kullanıyorsa yaptırımlar kaçınılmaz olur...
***
Bu yüzden de İsrail’in sporu, hep bu kategoride değerlendiriliyor ve dünyanın her tarafında protesto ediliyor...
Gittiği her ülkede şeytan gibi taşlanıyor... Tıpkı arkasındaki kurucu, koruyucu, kollayıcı güç ABD takımları gibi...
Hatta Uygur Türkleri’ne karşı acımasız işkenceler yapan Çin Hükumeti’nin, özellikle ezeli düşmanı Japonya’daki Olimpiyat Oyunları’nda karşılaşabileceği tepkiler gibi.
***
Aslında bu tepkiler, Avustralya’da Sydney, Yunanistan’daki Atina, Çin’deki Pekin, İngiltere’deki Londra, Rusya’daki Soçi Kış ve Brezilya’daki Rio Olimpiyat Oyunları ve Paralimpik Oyunları’nda da farketmiyor...
İsrail kafilesi ve ABD bayraklı ekip açılış töreninin anonsundan, kafilenin geçişine kadar yuhalanır...
Hem de nasıl?.. Adeta, gökgürültüsü şeklinde... Tribünlerdeki bütün milletler, Müslüman, Hıristiyan, Musevi, Budist, Sih, farketmiyor...
Renkten renge giriyor İsrailli sporcular...
***
Aslında çoğu da hükumetlerinin katliamlarını onaylamıyor, hoşnut da değil... Ancak ses de çıkaramıyor...
Çünkü İsrail, dünyanın her tarafındaki siyonist lobileriyle, dünya medyasında sahip olduğu güçle, vicdan sahibi gazeteci ve televizyoncuları susturma kabiliyetiyle, baskıcı, dışlayıcı ve itibarsızlaştırıcı operasyonlarıyla herkesi susturuyor...
***
Spordaki en büyük protestocuları olan, Filistin’e en çok yardım eden Cristiano Ronaldo’ya yapılan her türlü itibarsızlaştırma, ahlakdışı iftiralar unutulacak gibi değil.
Son olarak Paris Hilton’un twitini sildiren baskı da Filistin asıllı Bella Hadid’e karşı linç operasyonu da İsrail’in hiç bir insani ve vicdani sese tahammmülü olmadığını dügösteriyor...
Ancak, seyirciye onbinlere, yüzbinlere, milyonlara engel olamıyor... Onlar bir ıslıkla İsrail’i, stadlarda, salonlarda boğuyor...
***
İsrail takım ve sporcuları, hangi ülke sporcusuyla oynasa, kendi taraftarı hariç, bütün seyirci, rakiplerini tutuyor... ABD’li sporcular da bu protestolardan nasibini alıyor...
Ve insanlığın en korkusuz, politik olmadan, hesap kitap yapmadan en masum tepkisidir bu alanlar...
***
1992 Avrupa Şampiyonası’nın favori takımlarından Yugoslavya’nın katılan ülkelerin itirazı ile UEFA tarafından turnuvadan ihraç edilmesi, tarihi ve örnek bir adımdı...
Normalde Tito Yugoslavya’sı, 7 ayrı ülkeyi birlikte barış içinde yönetmiş, ezilen ülkelerin yani 3. Dünya Ülkeleri’nin liderliğini yapmış, katliamlara karışmamış, dünya sporunun en büyük ülkelerinden biriydi...
Ancak onun ölümünden sonra Sırp Kasabı’nı akıttığı Boşnak kanı, en büyük tepkiyi spordan çekmiş, şampiyon olabilecekleri Avrupa Şampiyonası finallerine katılamamıştı...
***
Gönül ister ki, IOC, İsrail hükumetine ültimatom versin ve “katliamları durdurmazsan sizi Tokyo Olimpiyatları’ndan ihraç ediyoruz” desin...
Paralimpik Komitesi de aynı tepkiyi versin... Ancak bu cesareti gösteremezlerse şüpheniz olmasın ki Japonlar ve müsaade ederlerse dışardan gelecek seyirciler, gereken tepkiyi göstereceklerdir...
Aynı protestolardan ABD de nasibini alacak, Uygur Türkler’ine soykırım yapan Çin kafilesi de yuhalanacaktır...
Uygur kardeşlerimizin dramıyla, Filistinli kardeşlerimizin dramı, ne yazık ki hiç bitmiyor... İnşallah, spor ve sanat camialarının tepkileri, bilim insanları ve aktivistlerin rolü, bir nebze olsun soykırımcı-katliamcı ülkeleri insafa getirir...
İSRAİL’İN KITADAN KITAYA SÜRGÜN MACERASI
İsrail, dünyanın hiç bir kıtasında tutunamayan, her yerden kovulan bir ülke...
İsrail millî futbol takımı, Avrupa’da UEFA üyesi olmadan önce 4 kıtada FIFA Dünya Kupası elemelerine katıldı. Bunlar Asya, Afrika, Kuzey Amerika ve Okyanusya’dır.
Asya ülkeleri istemedi, Afrika’ya yollandı. Onlar karşı çıktı ta Kuzey Amerika mekanı oldu. Orda da tutunamadı, Okyanusya’da start aldı. Tepkiler dinmedi, son durak Avrupa oldu...
***
İsrail Futbol Federasyonu, İsrail devletinin kurulmasından 20 yıl önce 1928’de Filistin Futbol Federasyonu adı altında kuruldu.
Filistin Futbol Federasyonu 1929 yılında FIFA’nın sürekli üyesi olmuştu. Fakat şu an İsrail Futbol Federasyonu adı altında devam etmektedir.
İsrail, şu anda Türkiye gibi tarihi nedenlerden dolayı Avrupa Birliği Futbol Derneği’nin bir üyesidir. İlk başlarda İsrail Asya bölgesine bağlıydı.
***
Daha sonraları bu bölgeye bağlı olan Arap ülkeleri İsrail milli takımına ve spor kulüplerine karşı oynamama kararı aldı. Boykot yüzünden maçlar iptal edildi.
Bu sorunun çözülmesi için Avrupalılar bazı ülkelerin itirazına rağmen Avrupa Federasyonu’na İsrail’in alınmasını kabul etti.
Bu yüzden de İsrail, Avrupa Ligi’ne, Şampiyonlar Ligi’ne ve milli karşılaşmalara katılabiliyor.
***
Yine aynı nedenlerden dolayı da ülke Avrupa Birliği üyesi olmamasına ve Avrupa kıtasında bulunmamasına rağmen UEFA kupasına da katılıyor.
1991 yılında, İsrail kulüpleri Avrupa kulüp müsabakalarına katılmaya başladı ve İsrail 1992 yılında FIFA Dünya Kupası eleme ayağında Avrupa ayağına katılmak zorunda katıldı...
4 kıtadan kovuldu, Yahudi katliamı yaşanan 5. Kıtaya yerleşti ve artık Avrupa’nın himayesinde müsabakalarını oynuyor...