Şiddetin yolları demeçlerle döşenir
Biz bunları çoktan geçmiştik, artık hakemler bu kadar hata yapmayacaktı, “var” sistemi çalışacak, adaleti sağlayacaktı… Futbolumuzda sert demeçler veren yöneticiler de olmayacaktı…
Şiddeti çağrıştıran sözler sarfedilmeyecekti… Olaylara davetiye çıkaran bir dil kullanılmayacaktı…
Blöf, tehdit, şantaj içerikli ifadeler asla konuşulmayacaktı…
Ancak hepsi, hala yöneticilerimizin dillerinde, hareketlerinde, tavırlarında mevcut…
***
Kulüp idarecileri, devletin gözü önünde, hakemleri de, TFF yönetimini de, rakipleri de sert sözlerle eleştirebiliyor, göz göre göre kanunu ihlal edebiliyor…
“Yumruğumuzu masaya bir vurursak” sözünü kullananlar, “Taraftarımızı tutamayız” diyenler…
”Bu lig böyle bitmez, bitirtmeyiz”, “Bu bir kurgu, biz bu kurguyu bozar, yapanın başına yıkarız” şeklinde meydan okuyanlar…
YÖNETİCİLER SORUMLU OLMALI
Siz önce “Şiddetle Mücadele Kanunu”nu bir güzel okuyun, ondan sonra da meydan okuyun…
Ne yapıyorsunuz Allah aşkına?.. Karşınızda bir kanun var ve o kanunun yaptırımları var…
Hatta o kanunu yürütmekle sorumlu bir hükumet, gerçi henüz göremedik ama görevli bir bakanlık var…
Ne hakkınız var böyle ifadeler kullanmaya… Türkiye’yi, dağbaşı mı, sandınız…
Eğer haksızlığa uğradığınıza inanıyorsanız, hak aramanın binbir çeşit yolu, yöntemi var…
SORUN SADECE HAKEMLER DEĞİLMİŞ!
İşte G.Saray Başkanı Dursun Özbek’in, baştan sona sorumluluk dolu konuşması…
Ne devlet otoritesini sarsıyor, ne kurumları, ne de yöneticileri rencide ediyor…
Son derece seviyeli, ağırbaşlı, nazik ifadeler… Haksızlığa karşı mücadele verirken bile nezaketi ve seviyeyi muhafaza etmenin en güzel örneği…
***
Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri ve Adalet bakanlıkları, spor savcılıkları, il güvenlik kurulları anında müdahale etmeli ve söylemler, eyleme dönüşmeden gereğini yapmalı…
Yoksa iş çığırından çıkar ve başa çıkılmayacak bir hal alır… Nasılsa yapanın yanında kar kalıyor diye canı yanan bütün kulüpler, yöneticiler konuşmaya başlarsa toparlayamazsınız…
Çünkü gerçekten de her türlü çabaya rağmen hakemlik sistemi hala büyük hatalar yapıyor ve takımların şikayetleri artıyor…
***
Türkiye’nin en önemli isimleri, spor camiasından silindi… Bu kadar hakem tasfiye edildi… 15 düdük asıldı…
Yerlerine gelen gençler de ne yazık ki, ağabeylerinin yolundan gidiyor…
“Var”ı var eden şartlar bir türlü düzelmiyor… Var bazan var oluyor, bazan da yokları oynuyor…
***
“VAR” NİÇİN VAR?
Olmadık yerde devreye girip “var”dan bir varlık çıkarıyor, mutlak devreye girmesi gereken yerde ise yoklara karışıyor…
Bir hakem tereddüt yaşadığı bir kararda, niye “var”a gitmez ki?.. “Var” daki görevliler, yanlış veya tartışmalı bir karar veren hakemi neden çağırmaz ki?..
Her şeyi ben bilirim kompleksi mi hakemlerin “var”a gitmesine mani oluyor veya herhangi bir senaryo mu, “var”dakilerin hakemi çağırmasını engelliyor?…
Sorunlar çoğaldıkça, sorular da artıyor…
***
Demek ki çözüm olmadı… Demek ki sorun sadece hakemler değilmiş…
Demek ki başka yerlerde de bir şeyler yanlış işliyor… Veya sistemdeki arıza hala giderilemedi… O zaman köklü çözümler gerekiyor…
O zaman da insanın aklından başka şeyler geçiyor…
İNAN KIRAÇ’IN İDDİALARI!..
Sporun önemli isimlerinden derin G.Saray’ın akil adamlarından kabul edilen iş insanı İnan Kıraç’ın bir TV kanalında bir meslektaşımıza yaptığı açıklamalarda ortaya attığı iddialar doğrulanıyor…
Demek ki futbolumuz üzerinde bir takım karanlık oyunlar oynanıyor… En azından Kıraç’ın iddiaları yalanlanmadığına göre…
Birileri sporu dizayn ediyor, ceremesini spor camiası çekiyor, bedelini de hakemler, kulüpler, hocalar, futbolcular ve taraftarlar çekiyor…
Asla inanmak istemiyoruz ama… Bu mu yani?…
***
Birilerinin çıkıp bütün bu dedikoduları yalanlaması ve futbolun sahada oynandığını söylemesi gerekiyor…
Şampiyonun kim olacağının masabaşı oyunlarıyla belirlenmediğini yüksek sesle haykırması gerekiyor…
SPOR CAMİASINDA GÜVENSSİZLİK ARTIYOR
Bu kadar çok kulübün, daha sezon başında böylesine güvensizlik taşıması ve gidişattan kaygı duyması ciddiye alınmalı ve gereken adımlar atılmalı…
Kulüpler rahatlatılmalı… Adalet sağlanmalı, huzur tesis edilmeli…
***
Aslında bunlarla mücadele edebilmek için, eldeki kanun, yönetmelik ve düzenlemeler yeterli...
Sadece bunu uygulayacak ve uygulatacak yürekli ve kararlı bir irade gerekiyor...
Tabii ‘devlet sizi döver ha’ demek yerine elini taşın altına koyacak, riski göze alacak ama kulüpler, şahıslar arasında da mutlaka adaleti tesis edecek bakanlık, federasyon başkan ve yöneticilere ihtiyaç var...
***
Yasalar tedbir amaçlıdır, cezayı çağrıştırır ve ‘İnşallah, hiç kullanmak zorunda kalmayız’ temennisiyle çıkarılır...
Eğer, yönettiğiniz sporsa bütün tarafları ‘fair play’de buluşturursunuz, meseleyi çözersiniz... Korkutucu değil, müjdeleyici olursunuz...
***
Adaleti eşit dağıtacağına, , çifte standartçılık yapanları, zamanında çalmayıp düdüğünü yutanları…
Onları kendi emelleri için kullananları ve bu bataklığı el birliğiyle ülkemize musallat edenleri…
İdealist yöneticileri bile kirletenleri, taraftara kötü örnek olanları tasfiye etmeli, son bulmasını sağlamalı...
SİHİRLİ FORMÜL, ADALET
“Galibiyet uğrunda, başarı yolunda, her şey mübahtır” diyenler ile çaldığı hatalı düdüklerle yangına körükle gidenler, ülkenin huzurunu bozuyor, topluma fitne tohumları ekiyor...
Futbolumuzu sabote ediyor, taraftarını zehirliyor, günlük başarılarla avunma uğruna, Türkiye’nin birlik beraberliğini bombalıyor...
İşin enteresan tarafı da bu yönetenler değişiyor ama tabloyu kimse değiştiremiyor...
***
Futbolu yönetenler, sporu idare edenler bari bir kez olsun inisiyatif alsa, devreye girse, “Böyle gitmez” dese...
5149’un ruhu zedeleniyor, 6222’nin kemikleri sızlıyor... Bunları uygulamakla görevli olanlar, yürütme görevini yerine getirmeyenler; en az, tansiyonu yükselten, tansiyonu tırmandıran amigo-yöneticiler kadar sorumlu...
Kötü söz söylendiği anda söyleyeni engelleyemiyorsanız, onun sözleri, statlarda eyleme dönüşür, şiddet olup başınızı ezer...
***
Türkiye; içeride dışarıda terörle mücadele verirken, barışın, bütünleşmenin, milletçe kenetlenmenin mimarı olması gereken sporun, bugün hala huzurumuzu bozmasını kabul etmiyoruz...
Bu konuda da herkesi bir kez daha göreve, fitne değil, barış tohumları ekmeye davet ediyoruz...
Tabii, ilgililerden de, özellikle de Mehmet Büyükekşi ve ekibinden, artık sporda bütün kulüplerin güven duymasına vesile olacak bir adalet bekliyoruz…
Belki zor ama asla imkansız değil, yeter ki kararlı olun…