Beklenen gün geldi çattı... Büyük şölen İstanbul’dan sonraki dünyanın en önemli şehrinde başlıyor...
1960 Olimpiyatları’na evsahipliği yapan tarihi Roma Olimpiyat Stadı, bu akşam yine tarihi bir maça evsahipliği yapacak... Bu maç da açılış maçı olacak...
Ve o açılış maçını ilk defa Türkiye yapacak... Hem de evsahibi İtalya’yla...
****
O İtalya ki 4 kez dünya, 2 kez Avrupa şampiyonu..
Türkiye ise 2002 Dünya Üçüncüsü... 2008 Avrupa yarıfinalisti, 2000 Avrupa çeyrekfinalisti...
İtalya ile kıyaslarsanız, geçmişimizle pek de övünülebilecek bir tarafımız yok....
Son 3 yıldaki başarı dolu grafiğimize rağmen hala Dünya ve Avrupa sıralamasında çok gerilerdeyiz...
***
İtalya ise havada karada hep ilklerde... 2002 Dünya Kupası ve yine üçüncü olduğumuz Konfederasyon Kupası’ndan sonra dünyada ilk 7, Avrupa’da ilk 5 içine kadar girmiştik...
Sonra da düştükçe düşmüş, 60’lara kadar gerilemiştik...
Tabii şimdi roller değişti. Uyuyan dev uyandı... Bambaşka hesaplarla bir büyük şampiyonanın açılışını yapıyoruz...
***
İtalyanlar’a karşı nasıl oynarız da farkı önleriz değil, nasıl yenerizin planlarını bile yapıyoruz...
Milli Takım olarak İtalyanlar’a karşı hiç bir galibiyetimizin olmadığını biliyoruz...
Çoğu defa yenilmişiz, zaman zaman fark yemişiz, çok az da berabere kalmışız... Yani, ezilmişiz... Ama artık ezik değiliz...
Korkmuyoruz, çoğu defa da korku salıyoruz... Açılış maçı için beraberlik çok iyi bir sonuçken, başta hocamız olmak üzere pek çok oyuncumuzla galibiyet hedefinden sözedebiliyoruz...
***
Umutluyuz, büyük düşünüyoruz, Roma Olimpiyat’ta başlayacak maceramızı Londra’da Wembley Stadı’nda final yaparak sonlandırmayı aklımızın ucunda tutuyoruz...
Halkla yapılan anketlerde ilk defa Milli Takım’dan beklenti tavan yapmış durumda...
Gerek yayıncı kuruluş TRT’nin izleyici nabızlarında, gerekse diğer yayın organlarındaki yorumlarda ve de kamuoyu anketlerinde, Şenol Güneş ve “Bizim Çocuklar”a güven tavan yapmış durumda...
***
Şampiyon olabileceğimize inananların oranı bile hayli yüksek... Final bekleyenler, yarıfinal oynarız diyenler, çeyrekfinali garanti görenler, gruptan çıkmayı çantada keklik görenler hayli yüksek...
Grupta eleniriz diyenler sadece yüzde 5’lerde...
Rakibimiz İtalyanlar dahil, hocası, futbolcusu, medyasıyla, Avrupalı otoriterlerce, Türkiye, apayrı bir yerde konumlandırılıyor...
***
Dünya Üçüncüsü ve şampiyon ülkelerin katıldığı Konfederasyon Kupası Üçüncüsü Şenol Güneş, hocaysa, çokça ciddiye alındığımız kesin...
Bir de son 3 yıldaki Fransa, Hollanda, Norveç galibiyetleri, Fransa ve Almanya deplasman beraberlikleri sebebiyle, devlerle devleşen Türkiye’nin ayak seslerini duyuyor gibiler...
***
2002’de destan yazan bir jenerasyonun hocası Şenol Güneş, “O zaman tarih yazmıştık, şimdi ise geleceği yazacağız” diyorsa ve buna önce takımını, sonra da bütün Türk milletini inandırıyorsa bu büyük bir “düşünce devrimidir” ve alkışa değerdir...
***
Zaman zaman yüzyüze, bazan da telefonla görüştüğümüz Şenol Hoca’da, bambaşka planların olduğunu anlıyoruz, her defasında ümidimiz katlanarak artıyor...
Çok iyi tanıdığımız Güneş’in, birebir yaşadığımız 2002 Kore-Japonya süreci, maç antrenman, kamp ortamları dahil, çok yeni ümitler yeşerttiğini, büyük ufuklara yelken açmayı hedeflediğini ve kabuğunu kırmak üzere Türkiye’nin en büyük başarılara imza atacağı bir atılımı başlattığını söyleyebiliriz...
***
Bunu, biraz da riske girerek çok genç oyuncuları kadroya katmasından ve geleceği inşa etmeye çalışmasından anlıyoruz...
Şenol Güneş, inanıyor ve inandırıyor... Ülkenin iktidar muhalefetiyle siyasetin bütün unsurlarından STK’lara, halka kadar çok büyük bir güven var Şenol Hoca ve “Bizim Çocuklar”a...
Onlar da çıtayı çok yükseğe koyduklarının ve beklentilerin azamiye çıktığının farkındalar...
***
Buna rağmen herhangi bir stres emaresi yerine özgüven patlaması yaşıyorlar...
Kafileyi Roma’ya götüren THY uçağının pilotunun yaptığı, her türlü sanatı ihtiva eden muhteşem konuşma, sponsorların reklam filmleri, hoca ve futbolcuların motivasyonunu tavan yaptırırken, içerde 85 milyon, dışarda da 300 milyon taraftarın tüylerini diken diken ediyor.
Her şey çok güzel, şartlar müsait, inşallah startımız da iyi olur, finalimiz de... Size çok güveniyoruz Şenol Güneş. Sizi alkışlamak için sabırsızlanıyoruz “Bizim Çocuklar”...
Kıraç’a haksızlık yapmayın
Kader, ülke sevgisini sinesinde taşıyan herkese farklı görevler yüklemiş... Kimisi asker olmuş, kimisi bilim insanı, kimisi sanatçı, kimisi gazeteci, bazıları da sporcu...
Vatan nöbeti tutan, cephede canı pahasına savaşan ve şehitlik mertebesine erişen kahramanlarımız, tabii ki hiç bir şeyle kıyaslanamaz...
***
Ancak bir Naim Süleymanoğlu’nun kaldırdığı ağırlıklarla bir milletin maküs talihini nasıl yendiğini, insanımızı coşturduğunu, Bulgaristan’daki soydaşlarımızın dramını dünyaya duyurduğunu, Jivkov rejimini yıktığını kim inkar edebilir.. Bulgar, Rus istihbaratıyla köşekapmaca oynarken hayatını nasıl tehlikeye attığını görmemek mümkün müydü...
***
Keza Halil Mutlu’lar da, Hamza’lar da, Neslihan’lar, Hidayet’ler, Taha Akgül’ler, Rıza Kayaalp’ler, İbrahim Çolak’lar,Burak Yılmaz’lar, bir ömrü, ülkesinin bayrağını göndere çektirmek ve İstiklal Marşı’nı dünyaya ezberletme uğruna harcamıyorlar mı?
Tabii ki maaş da ödül de almaları ve ailelerinin nafakalarını temin etmeleri, onların hayatının adanmışlığına engel değil...
O zaman ay-yıldızlı milli formayı giyip terinin son damlasına kadar mücadele ediyorlarsa onlara da “Mehmetçik” denmesinde ne sakınca var...
***
Cephede verdiğimiz şehitler için Konya’da, Paris’te, her yerde “Mehmetçik” selamı verip ceza almayı göze alan Milli Takım’ın kahramanlarını nereye koyacağız...
Onlara da kader yeşil çimenin savaşçıları rolünü vermiş ve ülkemizi başarıyla da temsil ediyorlar...
***
Herkesin görüşüne saygılıyız ama biz sporun tepe yöneticiliğini yapmış, ömrünü spora vakfetmiş birisi olarak bu vurguyu hep yaptık...
Sporda dünyanın her tarafında Türkiye’mi sevindiren, ay-yıldızın hakkını veren herkesi bu kategoride değerlendirdik. Bunu, kamuoyuyla da paylaştık, hiç kimse de bize aksi bir şey söylemedi...
Kıraç, benim yıllardır söylediklerimi söylemiş, çok güzel bir marşla millilere moral vermiş, eline sağlık. Lütfen haksızlık etmeyin, linç asla...
