Gururda engel yok

Türkiye’nin engel tanımaz sporcuları milletimizi gururlandırmaya devam ediyor. Her an, her branşta madalya mücadelesi veren sporcularımız madalya mücadelesine hız verdi ve bitime 1 hafta kala son Rio Olimpiyatları’ndaki madalya sayısını yakaladı...

Ve dün de ilk altın madalyayla tanıştık. Masa tenisinin sempatik ismi Abdullah Öztürk, dün kürsünün zirvesine çıkarak bayrağımızı göndere çektirdi. İstiklal Marşı’mız da Tokyo’da yankılandı...

***

Para masa tenisinde Abdullah Öztürk, C4 tekler finalinde Güney Kore’den Young Gun Kim’i 3-1 mağlup ederek üst üste ikinci kez paralimpik oyunlar şampiyonu oldu.

Ülkemize Tokyo’daki ilk altın madalyasını getiren sporcumuzu ve madalya kazanan diğer bütün isimlerimizi tebrik ediyoruz. Ailelerine, hocalarına, kulüplerine,yöneticilerine ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz...

***

1 altın 1 gümüş, 7 bronz, toplam 9 madalyayla 37. Sırada bulunuyor. Çin toplamda 53’ü altın 117 madalyayla ilk surada yeralırken Büyük Britanya 25’i altın 64 madalyayla ikinci, ABD de 17’si altın 43 madalyayla üçüncü sırada.

Kardeş Azerbaycan, büyük bir başarı göstererek 9’u altın 14 madalyayla dokuzuncu sıraya yerleşti...

Londra Paralimpik Oyunları’nda ferdi ve takım sporlarında mücadelemiz devam ediyor... Sporcularımıza başarılarının devamını diliyoruz... “Darısı yeni sahne alacak engel tanımazlarımıza” diyoruz...

Milli Takım, Türkiye'yi kucaklıyor

Şenol Güneş ve TFF, Milli Takım’ı yeniden İstanbul’a taşıdı... Bu Milli Takım maçlarında da Karadağ’ı İstanbul’da ağırlayacağız,..

Ağırlıklı İstanbul’da oynardı Milli Takım. Ancak kulüpçülüğün ayyuka çıktığı, armaların Ay-Yıldız’la çatıştırıldığı bir dönem de yaşadık. Kendi takım oyuncuları bağırlarına basılırken, rakip takımın futbolcuları yuhalandı... Ligdeki çekişme, milli maç atmosferine taşındı...

***

Motivasyonu bozulan futbolcular ve moralmen çöken bir yapı ortaya çıktı. Ve Milli Takım, uzun süre Anadolu’ya açıldı... Anadolu, Ay-Yıldız’la bütünleşti... Olağanüstü destek verdi...

Aslında bir ibretten çok hayırlı sonuçlar da çıktı...

Milli Takımımız; Anadolu’nun şehirlerinde muhteşem maçlar oynadı. Özellikle Konya’da, unutulmaz maçlara evsahipliği yaptı. Başta Dünya Şampiyonu Fransa olmak üzere pek çok takımı devirdi. Anadolu’daki taraftarlar müthiş bir destek verdiler...

***

En olumsuz şartlarda bile, bitmez tükenmez bir nefesle takımımızı ateşlediler, ümit aşıladılar ve kaderine razı bir ekibi, yeniden ayağa kaldırdılar...

Bu da Anadolu’yu küçümseyen, kendine yük görenlerin, bu muhteşem coğrafyanın her karesinin, nasıl bir yük aldığını, ne kadar büyük bir destek sağladığını, kendi gözleriyle gördü.

***

Bu, Antalya’da da böyle oldu, Eskişehir’de de, Bursa’da da, Kayseri’de de... Eğer, devam edip gidebilseler; Erzurum, Şanlıurfa, Samsun, Afyon fark etmez, nerede olursa hepsinde de aynı tabloya şahit olursunuz...

Yıllarca uğurlu ilan edilen İzmir Atatürk Stadı’nın, Milli Takım’a, nasıl ev sahipliği yaptığını, 80 bin seyirciyle Malta maçlarını bile kapalı gişe oynattığını hepimiz biliyoruz...

O halde Anadolu’nun bu misafirperverliğinden yararlanmaya devam edelim ve onların gücünü arkamıza alalım, kucaklayalım, sevgisini kazanalım...

Malazgirt’ten, Sakarya’ya kadar yazılan destanları, Anadolu örneğinde olduğu gibi sporda da tekrarlayalım... Kaybedeceğimiz hiçbir şey yok, kazanacağımız çok şey var...

***

En büyük organizasyonları İstanbul’a almalı ve bunu da Olimpiyatlar ile taçlandırmalı ama her şampiyonayı da buraya getirmek yerine, Anadolu’muzun birbirinden güzel şehirlerine serpiştirmeli... O şehirlerimizi de kalkındırmalı, tanıtımını yapmalı ve dünyaya açmalı...

***

2011’den sonra Gençlik ve Spor bakanları, uzun süre uluslararası organizasyonlara karşı bir duruş sergiledi... Hatta organizasyon alan federasyon başkanlarının burnundan fitil fitil getirtti, cezalandırdı, süründürdüler...

Ancak neden “İlle de İstanbul” kompleksi yaşayalım ki?.. Konya ruhu ortada, Trabzon, Erzurum, Mersin örnekleri var, buna uygun davranalım...***

Tabii ki İstanbul, Türkiye’nin lokomotifi. İstanbul’suz temel hiç bir organizasyon olmaz... Mutlaka futbolun ve milli maçların da ana şehri İstanbul’dur... “Sadece İstanbul”a ne kadar karşıysak, İstanbul’a küsüp devre dışı bırakmak da o kadar hata...

Bu sebeple de hem Anadolu, hem de İstanbul dengesini yeniden hayata geçiren Şenol Güneş ve TFF’yi tebrik ediyoruz...

***

Anadolu’da başlayan Avrupa Şampiyonası elemelerinin İstanbul’da tamamlanması, Dünya Kupası’nda da ilk maçların İstanbul’da oynanması normal...

Ancak Anadolu’daki o karşılıksız ilgi ve sevgi asla unutulmamalı, ihmal edilmemeli...

Çünkü İstanbul kadar, Anadolu da hak ediyor...

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.