Nasıl bir ligin içine düştük Allahım, ne biçim bir spor oyunudur, nasıl bir futboldur bu. Sevgi, yok, dostluk hiç uğramıyor, barışı görebilene rastlanmıyor. 

Öyle demeçler, öyle  ifadeler ki, yenilir yutulur gibi değil.  

Her biri suç, konuşulanların, futboldan tasfiye edecek, yöneticilikten,  menedecek, hapse attıracak kadar suç. 

***

Bazı yöneticiler,, şampiyonluğu, sahadaki oyuncuların mücadelesi değil de, sesini en çok yükselten kulübün getireceğini düşünüyor.  

En etkileyici konuşan, en çok tehdit eden, en fazla sesi çıkan, arkası en güçlü olan kazanacak gibi duruyor. 

Artık sahadaki mücadelenin hiç bir anlamı kalmadı, orada kim ne yaparsa yapsın, nihai çözüm masabaşı oyunlarında... 

***

“VAR”la yok arasında gidip gelen sahadaki mücadelenin asıl galibi saha dışardaki güç gösterisi. Hocalar da kim, oyuncular ne yapabilirki, hakemler de kim oluyor. 

Yumruğu masaya vurdun mu, sonuç alırsın, düşüncesi, ayyuka çıktı. 

Çoğu da  bunu tek ölçü kabul ediyor olacak ki, rüzgara kapılıp gidiyor.  

Sabah erken kalkan ilk demeci patlatıyor, günboyu sürüp giden atışmalar, atmosfere düşüyor, son sözü en son uyuyan söylüyor... 

***

Bu şartlarda da Serdar Tatlı’dan sağlıklı MHK Başkanlığı,  hakemlerden de sahada adil düdük bekleniyor.

Eline düdüğü alan hakemler, ne zaman infaz edileceğini düşünmekten müsabakaya motive olma imkanı var mı, bizce imkansız...  

VAR’dan, adalet var etmek mümkün mü, değil. Sahada veya varda görev alan hakemlerin haklıyla güçlü arasında esir alınışının doğuracağı sonuç, adaletsizlikten başka bir şey olmaz.. 

Vicdanla cüzdan arasında sıkışan hakimlerle, varla yok arasında kalan hakemler arasında fark var mı, asla... 

***

Tansiyonu düşürmek, kurallara  teslim olmak, omuz vermek varken, daha da germek ne işe yarayacak, kalan süre nasıl tamamlanacak,lig salimen nasıl bitecek?  

Hakedilmeyen  şampiyonluk kime yarayacak, kaybedenler nasıl hazmedecek?, Futbolcuların  sahadaki alınterine mi yanacak, vurduğu yumruğun masayı devirmesiyle mi teselli bulacak? Kimse  artık talihine yansın... 

***

Ligin bitimine 12 hafta kala gerilimi tırmandıran demeçler havada uçuşuyor.Bir Allah’ın kulu kalkıp da müdahale etmiyor. Ne devletten bir ses, ne hükumetten bir nefes, ne de özerk federasyondan bir çözüm...  

iyi ki pandemi sürecindeyiz ve iyi ki maçlar seyircisiz oynanıyor da kan gövdeyi götürmüyor... 

Emek vermek, kafa yormak yerine kaybedince  hakemleri günah keçisi yapmak en kolayı. Bazı hocalarımız, yöneticilerimizi bile gölgede bırakacak bir mazeret sığınağı olarak hakemlerin üzerine  çullandıkça çullanıyor. 

***

Pandemi süreci, pek çok yönetici, hoca ve futbolcuyu KOVİD 19 sınavına tabi tuttu ve çokça da hırpaladı. Hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağına inandık. 

Mevlanavari bir dayanışmaya ihtiyaç olduğuna dair bir beklenti içine de girdik. Ancak meğer bu beklentimiz kursağımızda kaldı. Süreç, kulüplerimizin dilini resmen bıçak gibi yaptı. 

***

Yıllarca çokça eleştirdiğimiz hakemlerimizin en masum ve mağdur duruma düştüğüne inanmaya başladık. 

MHK Başkanı Serdar Tatlı’yı ve ekibini linç eden bir bakış türedi. Koro halinde bir eleştiri bombardımanı,  etle tırnaktan yaratılmışları nasıl tahrip eder, düşünmek gerekmez mi? 

Sanki Türk futbolunun en efendi isimlerinden Zekeriya Alp’i de, eski hakem-siyasetçi Yusuf Namoğlu’nu  da canından bezdiren, işyapamaz ve adil davranamaz duruma getirenler,  bunlar değilmiş gibi...  

Sanki, türlü iftiralarla Kuddusi Müftüoğlu’nun ayağını kaydıranlar başkalarıymış gibi. 

KULÜPLER BİRLİĞİ’NİN SORUMLULUĞU 

Yöneticilerinin yangına körükle gittiği Kulüpler Birliği,  bir açıklama yayınladı. 

“Kulüpler Birliği Vakfı olarak Türkiye Futbol Federasyonundan beklentimiz, Merkez Hakem Kurulu yapısının Avrupa örneklerindeki standartlara çekilmesi, hakemlerin atamalarından puanlama yöntemlerine kadar şeffaf ve hesap verilebilir bir yapıya kavuşturulması ve hakemlerin eğitim seviyelerinin iyileştirilmesi yönündedir.  

Hakemlik organizasyonu, her zaman daha bilgili ve yetenekli kişilerin seçildiği, ilerleme ve yükselmelerinin liyakata göre yapıldığı, gruplaşmalara engel olunan üst düzey bir organizasyon haline getirilmesi ile gelişecektir.” 

Söz konusu taleplerin alt ligde yer alan kulüpler tarafından da dile getirildiğinin aktarıldığı açıklamada, şunlar kaydedildi: 

***

“Hal böyle iken maç sonuçlarını etkileyecek hatalar yapan hakemlerin hiçbir şekilde karşılık görmemesi, standart olması gereken kararların maçlara göre değişkenlik göstermesi, eğitim masraflarına kadar tüm giderleri tarafımızdan ödenen VAR’ın birçok şüpheyi barındıran yanlış uygulamaları, hakemlerimizin eğitimlerini, bilgilerini ve tarafsızlıklarını tartışılır hale getirmiştir.  

Bu doğrultuda federasyonumuzun bu çözümsüzlüğü sürdürmesi halinde kulüplerin hak ve hukuklarını eşit bir şekilde savunma kararlılığı içinde olan Kulüpler Birliği, bu konunun alternatifli çözüm önerileri ile takipçisi olacaktır.” 

***

Şimdi bakıyoruz da hakemlerimizin gelişimi ile alakalı olan iyiniyet temennilerinin samimiyetle birleştirilip yöneticilere de yansıtılmasını  beklemek en büyük hakkımız. 

Yönetici profili değiştirilmedikçe, seviye yükseltilmedikçe, hakemlerle ilgili hiç bir gelişme beklemeyin. 

Spor ailesinde, her tarafta hastalık varsa, sadece hakemleri sağlığına kavuşturamazsınız.  

Federasyon, kulüpler, hoca, sporcu, hakem basın. Hepsi sağlıklı olacak ki, hakemlik müessesesi de sağlıklı olsun.  

Neye layıksanız, öyle idare edilirsiniz.  Düzelecekseniz, hep beraber düzeleceksiniz. 

***

Değerli dostlar, kıymetli başkanlar, yöneticiler, hocalar, futbolcular, hakemler. Yeni bir sayfa açın. Barış dilini hakim kılın, dayanışma içerisine girin ve Türk futbolunu sağlıklı bir yapıya birlikte kavuşturun.  

Saydığımız sektörlerin tamamı düzelmezse, futbolumuz düzelmez. Hep kavga etmeye ve sürekli suç işlemeye, devam ederiz. Hak hukuk adaleti rüyamızda görürüz.  

Bu gidişin sonu kötü, gerilimin zirve yaptığının farkında mısınız?