Tasarruf paketi
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’la Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketini açıkladılar.
En iyi tarafı bence verimlilik vurgulamasıdır. Ekonomi politikalarında verimlilik ölçüsü popülizmin önüne geçebilse büyük bir “rasyonelleşme”yi başarmış oluruz.
Mehmet Şimşek, “Kamuda yönetim kurulu ücretlerine üst sınır getireceğiz. Sınırı aşan kısımlar bütçeye gelir olarak kaydedilecek” dedi.
Hazineye gelir kaydedilecek çapta önemli bir vak’a haline gelmiş demek ki.
Nedir bu yönetim kurulu üyelikleri? Birçoğu yüksek bürokratlara sağlanan ikinci, üçüncü gelirdi ve eski makamını kaybetmiş partililerin sadakatini sürdürmek için, uzmanlığa bakılmadan dağıtılan koltuklar...
Seçim ekonomisi gibi bu da “devlet kaynaklarıyla parti siyaseti” yapmanın ‘gelişmekte olan ülkelerde’ çok yaygın usullerinden biridir.
Kamu-Özel İşbirliği ile yapılan alt yapı ve şehir hastaneleri büyük karadelikler ama tahkimli sözleşmelere bağlı olduğu için, çok iyi hukuki gerekçeler hazırlamadan üzerlerine gitmek kolay değil.
100 MİLYAR LİRA
Ekonomi yazarı Erdal Sağlam 10HABER’de tasarruf paketinin bütçede 100 milyar lira civarında tasarruf sağlamayı amaçladığını yazdı. Bütçede öngörülen 2.7 trilyonluk açığın yanında pek mütevazi bir rakam ama yine de iyi.
Zaten Bütçe açığını kapatmada yollardan biri tasarrufsa, asıl ana yol ekonomiyi verimli büyümeye geçirip bütçe gelirlerini artırmaktır.
Sıklıkla yazıyorum. Şimşek’in her açıklaması son on yılda ve özellikle CB sisteminde geçen altı yılda yapılan yanlışları tescil ediyor. “Rasyonel zemine dönmek” gibi…
Yanlışların büyüğü kuvvetler ayrılığının ve yargı bağımsızlığın aşındırılması, bu yüzden denetimin zayıflamasıdır. Ekonomide “faiz sebeptir” politikasıyla enflasyon ve dış açığın patlatılmasıdır. Yönetim tarzında da israf dediğimiz politikalardır.
Türkiye’yi krize ve Orta Doğu’da swap aramaya getiren bu politikalar, önceleri “bizden” herkesi memnun ediyordu. Sistem değiştirildi, seçimler kazanıldı… Bir gün kemer sıkmak gerekebileceği düşünülmemişti, O noktaya geldik.
İKTİDARLARIN HUYU
İktidarların ezeli huyudur, kuvvetli denetimlere tâbi değillerse şatafata, güç gösterisi mekan ve araç lüksüne, taraftarları memnun edecek kadrolar açmaya, maaşlar tahsis etmeye tarihin her devrinde fevkalade yatkındırlar.
Keşke Şimşek kamu personel sayısındaki artıştan da bahsetseydi, değil mi?
Merhum Hocamız Sabri Ülgener’in “İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası” adlı emsalsiz eserini okumadan bunun kültürümüzde ne kadar derin bir refleks olduğunu anlamak mümkün değildir. Merhum Ülgener, tarihçi Naima’dan naklettiği “üst tabaka için debdebe ve ihtişam… alt tabaka için kanaat ve itaat” ifadesiyle özetler. (s. 107)
O çağlarda bütün dünyada böyleydi.
Zamanla devlet anlayışının demokratikleşmesi, hukukun üstünlüğü fikrinin gelişmesi iktidar sahipleri üzerinde sıkı denetim mekanizmaları kurdu, en önemlileri Sayıştay ve Parlamento denetimi.
Mehmet Şimşek, Sayıştay’a bu açıdan denetim yetkisi verilmesini ister mi? İsteyeceğinden eminim ama bunu açıkça söylemeyi siyaseten uygun bulmaz. Tek uçağın inip kalkmadığı havaalanları yapılmasını denetleyip durduracak, hiç olmazsa rapor edecek bir organ lazım değil mi? Sayın Cevdet Yılmaz çok iyi bilir, bu eskiden DPT idi.
EN ÖNEMLİSİ…
Tasarruf paketine haklı eleştiriler var. Öncelikle Beştepe’nin yapacağı tasarruflar açıklanmalı ve uygulamaları duyurularak bir ‘kamu denetimi’ sağlanmalıdır. Ki, aşağıdaki danışman, kurul başkanı, bakan, genel müdür, belediye başkanı da kendine bir baksın. Mahfi Eğilmez bu yapılmadan tasarrufun etkili olmayacağı endişesini paylaştı, haklı.
Prof. Yalçın Karatepe de Kamu İhale Kanunu’na dokunulmamasını eleştiriyor. Haklı. Çünkü yatırım harcamalarında hem israf ve kayırmayı önleyecek hem verimliliği artıracak tek yol, Kamu İhale Kanunu’nun 2001 reformları sırasında olduğu gibi AB kıstaslarıyla uyumlu hale getirilmesidir, yani şeffaf ve rekabetçi ihale…
İşi parti kavgasına dökmek kolay. Ama modern devletin nasıl bir kurallar ve kurumlar devleti olduğunu anlamak her şeyden önemli.
Yoksa kim iktidara gelirse, hele de güçlüyse, aynı sorunları, aynı kaynak ısrafını yaşıyoruz.