Galatasaray’ın Campos aşısı tutarsa..
Galatasaray, heyecanlandıran bir hamle yapıyor. Pek çok dünya yıldızını keşfedip kulüplere kazandıran ve onlardan milyonlarca Euro gelir elde etmesini sağlayan Luis Campos aşısı tutarsa hem G.Saray abad olur, hem de diğer kulüplerimize örnek olur. Bu da Türk futbolunun gerçek anlamda kurtuluşu olacak…
Bugüne kadar genelde hep tüketici olan hazıra konan, sağlıksız transfer yapısıyla kulüpleri batıran yönetim anlayışı yerine, hep üreten, araştıran yetenekleri keşfedip çok az ücrete maleden, yıldız yapıp da bu isimlerden büyük paralar kazanan anlayış Türk futbolu için en büyük projelerden birisi olacak.
***
Bu büyük düşünce ve vizyon için G.Saray Başkanı Burak Elmas ve ekibini kutluyoruz…
Uzun yıllardır ilk defa bu kadar dolu ve ikna edici bir proje gördük ve Türk futbolu adına umutlandık, heyecanlandık…
Yıllardır tam bir model oluşturan Portekiz takımları Benfica, Porto ve Sporting’in hem başarıyı yakalaması, hem de büyük gelirler elde etmesini gıpta ederek izliyorduk…
Aynı şekilde Fransa’da Monaco ve Lille’in Luis Campos’la hem sahadaki başarıları, hem de futbolcu satıp da kazandığı yüz milyon Euro’ları görünce hayranlıkla izliyorduk..
***
Şimdi o iki Fransız takımının hem sahadaki, hem de maddi başarısının mimarı bir sporadamının Türkiye’de görev yapması, tamamen tüketime dayalı sistemi değiştirecek bir adım…
Avrupa’nın en yaşlı liginin, emekliliğine merdiven dayamış tekaüt futbolcuları yerine çok genç isimlerin yıldız olup takımlarımızı başarıya taşıdığı, ekonomik olarak da toparladığı yeni bir dönemin başlangıcı olabilir…
Bu tarihi fırsatı G.Saray’ın da iyi değerlendirmesi, diğer bütün kulüplerimizi de yüreklendirmesi en büyük temennimiz…
***
Kulüplerimizi batağa sürükleyen, ülkemizin kaynaklarını tüketen, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen anlayışın sona ermesi için bir başlangıç gerekiyordu… Bu adımı atan da G.Saray olması takdire şayan…
2000’de Avrupa Şampiyonu olduktan sonra da, her lig başarısından sonra da maddi çalkantı yaşayan G.Saray hesapsız ve rekor transferlerin bedelini en ağır ödeyen kulüp olmuştu…
Şimdi uyanma ve yeni bir anlayışa dönme zamanı. G. Saray başarmalı, Türk futbolu kurtulmalı…
***
Campos’un en büyük eseri Mbappe. Paris Saint-Germain’in yıldız futbolcusu Kylian Mbappe’yi profesyonel yapan ve genç oyuncunun Monaco’dan 145 milyon Euro bedelle PSG’ye satılmasını sağlayan isim o.
Bu da ona tek başına büyük şöhret kazandırdı.
Monaco ve Lille’e yüzlerce milyon Euro kazandıran 47 yaşındaki Portekizli, keşfedip ucuza aldığı futbolcuları parlatıp astronomik fiyatlara satmasıyla ünlü.
Luis Campos, 2013-2018 arası görev yaptığı Monaco’ya 337 milyon Euro kazandırmıştı.
2018-2020 arası görev yaptığı Lille’e de 170 milyon Euro kazandırdı.
Türk futbolcular Zeki Çelik, Yusuf Yazıcı, Burak Yılmaz ve Mustafa Kapı’yı da Lille’e götürüp bu takımın şampiyon olmasını sağlamıştı…
***
Luis Campos’un G.Saray’da da aynı sistemi uygulaması bekleniyor….
Monaco’da Bernardo Silva’yı 15.7 milyon Euro, Bakayoko’yu da 8 milyon Euro’ya kadroya katan Campos, bu iki oyuncunun satışından Fransa kulübüne 90 milyon Euro kazandırmıştı.
Lille’de sportif direktör olarak görev alan Luis Campos; Nicolas Pepe, Malcuit ve Thiago Mendes’i toplam 28 milyon Euro karşılığında transfer etmiş, Lille bu 3 oyuncudan 2 sezon sonra 114 milyon Euro gelir elde etmişti.
KURALLAR, DJOKOVİC’İ DE BAĞLAR
Günlerdir Sırp tenisçi Novak Djokovic’i tartışıyor dünya sporu. Hatta spor dünyası değil, sağlık, diplomasi, siyaset, ekonomi, turizm ve daha pek çok alanın konusu oldu Sırp tenisçi.
2 yıldır dünyayı kasıp kavuran pandeminin, başta Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nı bile ertelettiği düşünülürse Djokovic bile solda sıfır kalır bu süreçte…
Kendi ülkesi dahil, Avrupa’nın göbeğinde, dünyanın her tarafında bütün spor faaliyetlerini askıya alındığı, liglerin iptal edildiği, seyircisiz müsabakaların oynandığı bir dönem yaşadı insanlık…
***
Pek çok beanşta, Djokovic’ten çok daha marka sayısız oyuncudan hiç biri başkaldırmadı, isyan etmedi…
Dünya Sağlık Örgütü, belirleyici oldu, ülkelerin sağlık sistemlerinin koyduğu kuralları harfiyen uygulamak zorunda kaldı herkes.
Hükumetler boyun eğdi, siyaset uydu, ekonomiler sarsıldı, sanatçılar teslim oldu, sporcular nadasa çekildi, hiç kimse ses çıkarmadı…
Hatta aşı kuralları dahil, her türlü tedbir uygulandı, isyan eden çıkmadı.
Ancak Djokovic, çok gereksiz, anlamsız bir uygulamaya imza attı.
***
Çok haksız, kural tanımaz, sisteme meydan okuyan çok gereksiz bir direnmeyle de koca bir ülkenin kurallarına meydan okudu…
Oysa bu kurallar, sadece Avustralya’nın değil, bütün dünyanın ortak kurallarıydı.
Lüzumsuz Don Kişot’luğu hiç destek bulmadı, sadece ülkesinden gelen zorunlu birer lehte açıklamayla teselli buldu…
Ancak kurallara göre tenis yapan ve o kurallarla sayısız şampiyonluk yaşayan bir büyük yıldız, yine kuralları hiçe sayarak saygınlığını sıfırladı, sempatisini kaybetti, büyük yara aldı…
Doğrusunu söylemek gerekirse de kendisine yazık etti…
***
Erkekler dünya sıralamasının 1 numarası Sırp tenisçi Novak Djokovic’in koronavirüs ile mücadelede sert tedbirler alan Avustralya’ya giriş vizesi iptal edilmişti.
Sezonun ilk grand slam turnuvası Avustralya Açık’a katılmak için gittiği Avustralya’nın Melbourne Havaalanı’nda ülkeye giriş şartlarını yerine getirmeyen Djokovic’in Avustralya Sınır Güvenliğinin (ABF) kararına yaptığı itiraz, federal mahkeme tarafından reddedilmişti.
Kariyerinde 9 Avustralya Açık şampiyonluğu yaşayan Djokovic, ülkesine eliboş dönmek zorunda kalmıştı.
***
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Avustralya’ya alınmayan dünya 1 numarası Sırp raket Novak Djokovic’e destek vermiş, ancak evsahibi ülke Avustralya Başbakanı Scott Morrison ise, “Hiç kimse kuralların üzerinde değildir’ demişti.
Morrison, “Güçlü sınır politikalarımız, Kovid-19’dan dünyadaki en düşük ölüm oranlarından birine sahip olan Avustralya için kritik öneme sahip, teyakkuzda olmaya devam ediyoruz.” ifadelerini kullanmıştı.