Fransa’dan Hollanda’ya, büyüyen Türkiye...

4-2’lik Hollanda galibiyeti, büyük moral oldu ülkemiz için. Milli Takım’ımız, bir dünya devini daha devirerek bir kez daha Avrupa basınının gündemine oturdu.  

Dünün averaj takımının, bu gün, devlerle devleşen ve üstünlüğünü kabül ettiren bir kimliğe bürünmesi, büyük bir mantalite devrimidir.  

Ezilmişlik ve horlanmışlık psikolojisinden ve aşağılık kompleksinden kurtuluşumuzun bayramı aslında yaşadıklarımız... 

***

Çok utandığımız ve hiç hatırlamak istemeyeceğimiz  sonuçlarımız var tarihimizde. Bizim de gazeteciliğimizin başıydı. 

1984’te İstanbul İnönü Stadı’nda  ve de 1987’de Londra’da iki defa hezimete uğradığımız 8-0’lık İngiltere mağlubiyetlerini hiç unutmadık. 

1968’de Varşova’da yine  8-0 kaybettiğimiz Polonya ve  1966’da İstanbul’da 6-0 yenildiğimiz Çekoslovakya  maçları var  hazin futbol tarihimizde. Yine 6-0’lık İtalya mağlubiyeti de... 

***

İlk defa katıldığımız 1954 Dünya Kupası finallerinde  B.Almanya’ya 7-2 yenilmişiz. 

İstanbul’da Darbeci  Devlet Başkanı Kenan Paşa’nın da izlediği ve 6-0 mağlup olduğumuz Macaristan maçı da kabus günlerimizden bir sahneydi.  

“Netekim”  Kenan Paşa’nın, öfkeli bir şekilde maçı terketmesine, hatta “Bu kaleciyi nerden buldunuz?” diye sitem etmesine sebep olmuştu.  

***

Bırakın büyükleri, en zayıf takımlardan bile fark yemişiz. 1928 Olimpiyat elemelerinde Mısır’dan bile 7 yemişiz.  1950’de yeni kurulan İsrail’e de 5-1 yenilmişiz. Bulgaristan’a da 5-1 kaybetmişiz. 

Bütün bunları unutturacak maçlar da kazanmışız. 2. Dünya Savaşı’ndan yeni çıkmış, yıkılmış viran olmuş, zor toparlayıp takım kurmuş Almanya’yı özel maçta 2-1 yenmişiz diye koca bir milleti tam 50 yıl uyutmuşuz.  

Bir de yine hazırlık maçında 3-1 galip geldiğimiz Macaristan zaferiyle avunup durmuşuz.  

***

Resmi maçlarda resmen dökülmüşüz, ne Dünya Kupası finallerine gidebilmişiz, ne de Avrupa Şampiyonası’na katılabilmişiz... Varsa yoksa Berlin veya Macaristan zaferi... 

Ha atlamayalım bir de “Çek bir Malta” diye alaylara konu olan küçük takımlara karşı aldığımız günlük galibiyetlerle teselli bulmuşuz.  

Mesela 1978’de Avusturya’nın 9 gol attığı Malta’yı İzmir Atatürk Stadı’nda 80 bin seyirci önünde 4-0 yendiğimizde coşmuşuz.  

Tabii haksızlık etmeyelim Lüksemburg’u da  2-0 yenmişiz. Ancak aynı takıma 3-0 da yenilmişiz. İzlanda, Finlandiya gibi takımlar kabusumuz olmuş...Doğrusu zayıf takımlar da bize çoğu defa ters geliyor...  

***

Futbolumuzun gelişmeye başladığı 90’lı yıllardan sonra bile büyüklere karşı daha başarılı olurken küçüklere çokça puan kaybeden ülke olmaya devam ettik. 

Mesela Şenol Güneş’le Dünya Üçüncüsü olduğumuz 2002 Dünya Kupası ve yine aynı başarıyı gösterdiğimiz  2003 Konfederasyon Kupası’ndan sonraki ilk Avrupa Şampiyonası finallerine giderken Letonya’ya elenmiştik... 

Yani, hadi devlerden çok çektik de cüceler de başımızı az derde sokmadı... 

***

Tarihimizin en büyük oyunu ve galibiyeti kabül edilebilecek  Konya’daki 2-0’lık Dünya Şampiyonu  Fransa galibiyeti, Paris’teki 1-1’lik beraberlik çok özel bir başarıydı. 

Hem de Fransa’nın içerde dışarda bütün devleri farklı yendiği bir dönemde. 

Ancak aynı grupta bir tek İzlanda’ya yenildik ve İstanbul’da berabere kaldık. Fransa’ya 1 puan verip 4 puan alırken İzlanda’dan sadece 1 puan aldık ve tam 4 puan kaybettik. 

***

Şimdi de yine öyle bir gruptayız. Hollanda okyanusunu geçerken, Letonya, Karadağ deresinde, hatta Cebelitarık çayında boğulmamak için çok dikkatli olmalıyız. 

Fransa’nın olduğu grupta liderliği zorlarken, Avrupa Ligi’nde orta sıra takımlara karşı küme düşen bir Türkiye oldu.  

Son Macaristan maçını kazansa grup 1.’si olacağımıza, kaybedince 4. Olduk. 

Zayıfı küçümseme huyu henüz sonlanmış değil, hatta bütün güncelliğini koruyor.  

***

Oysa devlere karşı ürkek, korkak bir Türkiye yok artık. Devlerle devleşen, başabaş mücadele eden, çoğu defa  da kazanan bir Milli Takım var.  

Motivasyonu tavan yapan maçlarda aslan kesiliyoruz, rakibi küçümseyen veya oynatmayan takımlara karşı da çözüm üretemiyoruz. Zoru başarıyoruz, kolayı zorlaştırıyoruz.  

Şenol Güneş’in en büyük felsefesi, “Oynadığınız oyundan keyif alın” dediği iş. İyi oynayan, oyunu düşünen, rakiplerle keyiflenen bir Türkiye, aynı zevki kapanan, sert oynayıp oynatmayan takımlara karşı alamıyor, strese giriyor.  

Ya zor kazanıyor, ya da puan kaybı yaşıyor. 

***

Sanıyoruz, dünya devlerine karşı muhteşem oyunlar oynatan, gurur veren sonuçlar alan Şenol Güneş’in, artık zayıf takımlara karşı da motivasyonsuzluğa çözüm üretmesi gerekiyor... Bunu da başaracak mı, hiç tereddütümüz yok... 

2002’de finaldeki Almanya dahil bütün maçlarında en dev rakiplerine fark yapan Şampiyon Brezilya’ya Koreli hakemin skandal hatalarıyla 2-1 yenilirken de, yarıfinalde 1-0 kaybederken de burunlarından fitil fitil getirmiştik. 

Efsane futbolculardan kurulu Brezilya’nın en zorlandığı maçlar, Türkiye ile oynadığı maçlardı. 

***

Nitekim 2003 Konfederasyon Kupası’nda bu sefer Brezilya’yla oynadığımız  maçını tarafsız hakem Alman Markus Merk yönetince bu sefer Brezilya’yı eleyenTürkiye oldu... Koca Brezilya hazin bir şekilde ülkesine dönmüştü... 

2020 Avrupa Şampiyonası finallerine katılma hakkı elde eden Türkiye, rekorlarla dolu bir grubu geride bıraktı.  

Milliler, bu yaz Avrupa Şampiyonası finallerinde İtalya, Galler ve Çek Cumhuriyeti ile aynı grupta finale giden yolu zorlamaya çalışacak. . 

Bir taraftan da Dünya Kupası grup eleme maçlarına başladık. Hollanda zaferi, çok büyük bir moral oldu. 

Cumartesi günü, grubumuzun diğer güçlü takımı Haaland’lı, Sorloth’lu  Norveç’i  Malaga’da devirirsek önümüz iyice açılıyor.  

Salı günü de İstanbul’da Letonya’yı yenersek ve 3’te 3’le 9 puan toplarsak değmeyin keyfimize.  

İnşallah Şenol Güneş ve bu güzel jenerasyon bunu da başaracak. Türkiye, 20 yıl sonra yeniden Dünya Kupası finallerine katılmış olacak.. 

Tebrikler,teşekkürler,  yolun açık olsun Türkiye’m...   

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum