Şöyle geriye dönün bakın, mesela bir ay öncesine gidin… Brezilya ve Almanya, en büyük favorilerindendi… İngiltere de güçlü kadrosuyla artık hasret giderecek dedirtiyordu…
Fransa son şampiyondu, çok sakatı vardı ama gücünü hala koruyordu… Hatta yedek kabul edilen oyuncular da dünyanın en ünlü yıldızları arasında sayılıyordu…
Arjantin de Messili kadrosuyla hep favori gösteriliyordu ama biraz da bal yapmayan arıya benziyordu…
***
Peki ya Portekiz… Cristiano Ronaldo sayesinde en çok ilgi gören takımıydı… Bir taraftan TV reytinglerinin zirvesinde yer alıyor, diğer yanda artık sahiden favorilerden biri gösteriliyordu…
Çok istendi bir Ronaldo-Messi finali… Her ikisinin de son kupası olduğu için ikisinden biri kupayı alsın, hatta gol kralı olsun isteniyordu ama olmadı…
Bir Ronaldo kompleksi hocası ve futbolcularına da sirayet etti Portekiz’in… Başta Bruno Fernandes ve Joao Cancelo olmak üzere bazı oyuncular Ronaldo’yu sabote etti… Doğru dürüst bir tane isabetli pas ve gollük orta alamadı…
Arjantin Messi’yle bütünleşti Portekiz Ronaldo’yu sabote etti
5.dünya kupasında da gol atan tek oyuncu olduysa tek golünü de kendi çabasıyla attı…
Kendi takibiyle aldığı penaltıyı gole çevirdi ve kupalara gol atarak veda etti…
Fernando Santos,olan biteni seyirci gibi izledi, takımdaki sorunu çözemediği gibi o da fırsattan istifade Ronaldo’yu harcama yoluna gitti…
Tabii Ronaldo’yu yedeğe çekince kendi ayaklarına kurşun sıktı…
Portekiz kıskançlıklar ve iç çekişmeler yüzünden finali göremeden Fas yenilgisiyle kupaya veda etti…
***
Halbuki Arjantin aynı hataya düşmedi… Hocası Lionel Sebastian Scaloni yönetiminde ve Messi’nin saha içi liderliğinde kenetlendi… Her pozisyonda Messi hassasiyeti vardı…
Hem Messi resitali izledik, hem de yeni yıldızlarıyla parladı Arjantin… Özellikle de Julian Alvarez müthiş bir performans sergiliyor…
O kadar çok yıldız var ki Arjantin’in, Paula Dybala’yı bile izlemeye hasret kaldık…
Neticede Arjantin finalde ama Portekiz silindi gitti. Tabii sadece Ronaldo’yu harcamadılar, hocalarını da yerlebir ettiler, kendileri de evlerine geri döndü…
***
Takım olmanın ne demek olduğunu anlamak için Fas’a bakmak yeterli… Genç hocaları Velid Regragui çok başarılı bir organize takım ortaya çıkardı…
Beşiktaş’lı Kaptan Saiss’in liderliğinde Kaleci Yasin Bounou, Eşref Hakimi, Hakim Ziyech ve Amrabat gibi oyuncularıyla göz doldurdu…
Öyle ki, artık inanç, hırs, mücadele deyince insanlar Fas’ı hatırlayacaklar…
Fas, gönüllerin takımı
Müthiş izler bıraktı Fas. Fransa’ya yenilirken bile teslim olmadı oyunu hakimiyetinde tuttu… Bu açıdan da alkışı en çok hakeden gönüllerin takımı oldu…
***
Hele bir de Hırvatistan’ı yenip dünya üçüncüsü olursa kolay kolay tekrarlanmayacak bir başarının da sahibi olacak…
Tam da 2002 Türkiye’sinin başardıklarını başarmış olacak ve bu zafere ulaşan ikinci İslam ülkesi olacak…
Biz daha önceki bir yazımızda Fas, Türkiye’nin gittiği yoldan ilerleyen ikinci bir takım olur mu, diye sormuştuk, büyük ölçüde gerçekleşti… Üçüncü de olursa tam olacak…
***
Final ne olur, kim şampiyon olur, bilemeyiz… Fransa gerçekten çok güçlü bir takım. Üstüste 2 dünya kupasında final oynamayı başarıyor…
Formunun doruğundayken sakatlandığı için Katar’a gelemeyen Benzema ve ortasahanın dinamosu Pogba gibi iki büyük yıldızından mahrum oynuyor…
Ancak sol kanadın güçlü ismi Bayern Münih’li Lukas Hernandez gibi bir büyük boşluğu, küçük kardeşi Theo Hernandez’la doldurdu… Yani Bayern’li yoksa Milan’lı oynuyor… Böyle bir takım Fransa…
***
Bir de bir Ronaldo, Messi, Neymar sonrası bir 15 yıl konuşacağımız Mbappe gibi durdurulması çok güç bir yıldızı var… Norveç’li Haaland’la birlikte geleceğin yıldızları onlar artık…
Kaptan kaleci Hugo Lloris ve takımın beyni Antoine Griezmann da en önemli aktörler… Ancak her sıkıştığında her an devreye girebilecek çok fazla starı var Horozlar’ın…
Gol kralı kim olur, Messi mi, Mbappe mi?
Gol krallığında da büyük bir çekişme var… İlk 4 isim finalde kozlarını paylaşacak. Her iki takımın da 2’şer oyuncusu var…
Messi 5 gol, 3 asistle, Mbappe: de 5 gol, 2 asistle zirvede… Onları Giroud ve Alvarez 4’er golle izliyor…
Arjantin’e şampiyonluk, Messi’ye de krallık çok yakışır ama Fransa, Fransa’dır ve kupayı alıp Mbappe’yi de tahta çıkarabilir… Veya Giroud ve Alvarez de geriden gelip krallık tacını giyebilir…
***
Arjantin’in şampiyon olduğu Arjantin-1978’de final oynayan Hollanda’nın 5 gollü yıldızı Rensenbrick yerine finalde 2 gol atan Arjantin’li 4 gollü Mario Kempes, 6 golle kral olmuştu…
Eğer 90, dakikada Rensenbrick’in şutu direkten dönmese Hollanda şampiyon, Rensenbrick gol kralı olacaktı ama maç uzayınca Kempes işi bitirdi, şampiyon da eldeğiştirdi…
***
Futbol her türlü sürprize gebe olduğu için sonuçlar asla kestirilemiyor ve tahminler tutmuyor…
Onun için de bekleyip göreceğiz, kaliteli, heyecan dolu bir final isteyeceğiz ve hakedenin kazanmasını dileyeceğiz…
Paralimpik Komitesi’nde Aksu dönemi
Türkiye Milli Paralimpik Komitesi, engelli sporlarının çatı kuruluşudur… Engelli federasyonlarını ve engelli sporlarını koordine eder, sporcuları Paralimpik Oyunları’na hazırlar…
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın koordinesinde devletin desteği, bütün federasyonların işbirliğinde, Merhum Yavuz Kocaömer’in de büyük gayretleriyle Paralimpik Komitesi, oldukça önplana çıkmıştı…
Bu da engellilerin sporda hem takım oyunlarında, hem de ferdi branşlarda uluslararası arenada büyük başarı elde etmesini sağladı…
***
Şimdi yeni bir dönem başladı… Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Başkanlığı’na Murat Aksu seçildi.
Murat Aksu sporda görev yaptığı her alanda, yönetici olarak başarıyla hizmet etmiş bir isim… Saygısı, sempatisi ile de oldukça toparlayıcı bir sporadamı…
Yönetiminde de çok başarılı isimler var…Biz Murak Aksu’ya ve yönetim kurulu üyelerine, oluşacak bütün ekibine başarılar diliyoruz…
***
Murat Aksu başkanlığındaki TMPK Yönetim Kurulu ise şu şekilde oluştu:
Başkan yardımcısı: İbrahim Halil Korkmaz
Genel sekreter: İbrahim Gümüşdal
Sayman üye: Berrin Altınöz
Üyeler: Ümit Deniz Kurt, Mümtaz Karakaya, Şenes Erzik, Alpaslan Baki Ertekin, Sevda Altunoluk (Sporcu Komisyonu Başkanı)
