Bırakın bağcı dövmeyi
Türkiye, futbolda çok talihsiz bir Avrupa Şampiyonası yaşadı... Elemelerdeki muhteşem performansıyla kupanın favorilerinden gösterilen Milli Takım gitmiş, yerine hayalet gibi bir varlık ortaya çıkmıştı...
Neticede grubu 3 yenilgiyle tamamlayıp ülkeye dönmüştü...
***
Aynı Milli Takım’ın opsiyonu vardı zira Dünya Kupası elemelerinde liderdi ve maçlarına da bu avantajla başlayacaktı...
Nitekim de, Karadağ maçına 2-0’lık bir üstünlükle başlayarak ve zaman zaman da eski güzel günlerinden görüntüler izleterek Avrupa Şampiyonası kabusunu unutturacağını müjdelemişti...
Ancak bir takım hatalar veya ihmallerle önce 2-1’e, son dakikada da yediği tesadüfi golle beraberliğe mahküm oldu...
***
Hollanda ve Norveç gibi favorileri yenip Letonya maçında, 2 farktan kaybedilen 2 puan gibi, bu sefer de Karadağ karşısında da aynı akıbete uğradı...
Bizim 2’sini bile devirdiğimiz Norveç-Hollanda’nın berabere kalması bizim için avantaj oldu ve bu sayede zirvede kaldık...
Hayıflanacağımız şey, 4 puan kaybetmeseydik şimdi iki rakibimize 5 puan fark atacaktık...
Ama her şey istediğiniz gibi olmuyor. Dünya Şampiyonu Fransa da evinde Bosna Hersek’e takıldı. Tıpkı daha önce Almanya’ın da kayıpları gibi...
***
Sabırsız vatandaşımıza ve ne yazık ki fırsat kollayıcı yorumcularımıza bakın ki, hemen kelle avcılığı yapmaya başladılar...
Hücum üstüne hücum. Hoca’ya, futbolculara sallamalar, moral bozmalar, istifaya çağırmalar...
Bu nedir Allah aşkına... Aynı hataları yap hep kendi takımın futbolcularına sahip çık, başkalarını aforoz et...Hepsinin ortak derdi de hocayla...
Neymiş kendi oyuncusunu oynatmasa vatan haini olurmuş, başkalarını oynatmak ise ihanet...
***
Yapmayın beyler, ayıptır, günahtır... Bu bir maraton, uzun mesafe koşusu... Bu koşuda da Türkiye zirvede. Kellesini istediğiniz hıca ve futbolcular, grupta hala lider...
Ha, işi zora sokan onlar... Zayıflara kaybettikleri puanları, Hollanda ve Norveç’ten telafi mecburiyetleri var...
Bize düşen görev de, lider takımı alkışlamak, donuna kadar sahip çıkmak...
Şenol Güneş ve futbolcularımıza destek, sonuna kadar destek...
Bu hocalar niye gönderildi?
Daha dün bir bu gün iki. Ne oluyor bu kulüplere böyle. Nasıl bir yönetim tarzıdır Allah aşkına...
38 haftalık ligin daha 3. Haftası ve takımlardan 5 hoca ya gönderildi, ya da ayrılmak zorunda kaldı...Üstelik de hocaların çoğu geçen yıl başarılı bulunduğu için yönetimler tarafından yeni sezonda da devam ettirilen hocalar...
Dahası kamuoyunca da hala başarılı bulunan ve görevlerinden alınması yadırganan hocalar...
Değişikliklerin makul ve mantıklı bulunmadığı da genelin ortak görüşü..
***
Sahi geçen sezonun flaş hocası, bu yılın da başarısız olmayan teknik adamı Ünal Karaman niye gitti?.
Bu kadar futbolcu sattıktan sonra toparlanmaya fırsat bırakmadan giden başarılı hoca Çağdaş Atan da diğerleri de, onları erken gönderen yönetimler de hep tartışılacak...
Hülasa bu yönetim tarzı, bu başkan-yönetim-hoca- futbolcu ilişkisiyle. Bu işler böyle oluyor...
***
Ya A.Demirspor’u yıllar sonra Süper Lig’le tanıştıran ve keyifli bir oyun sunan Samet Aybaba’nın ayağını kim kaydırdı?...
Eğer artık hocaları, Balotelli’ler belirlemeye başlamışlarsa vay halimize. Bir gün kulüp başkanlarını da gönderirlerse ne olacak?
Süper Lig’de takımlarından ayrılan teknik direktör sayısı şimdilik 5.
Şenol Can (Kasımpaşa), Yalçın Koşukavak (Kayserispor), Samet Aybaba (Adana Demirspor), Ünal Karaman (Göztepe, Çağdaş Atan (Alanyaspor)
Paralimpik Oyunları’nın seyrine doyum olmayan kahramanları
O kadar keyif alıyoruz ki o mücadele ruhunu ve azmini seyretmekten. O kadar mutlu oluyoruz ki eksikliklerini fazlalık gibi sunup avantaja çevirenlerden...
Ve o kadar memnunuz ki bırakın hayata tutunmayı, inşa ettikleri engelsiz dünyalarında, bütün engellilerin tutunacağı bir el oluyor, sığınacağı bir liman oluyor...
***
Ve dünyaya yeni bir yön veriyor, ders veriyor, değer ğretiyor, çözüm ortağı oluyor...
Engelliler, sadece Paralimpik Iyunları’nda yarışmıyor, yeni bir medeniyet kuruyor, bambaşka bir dünyayı insanlığa sunuyor.
Değerleri yeniden yazıyor, yaşama yeni anlamlar yüklüyor, ekonomiye yeni sektörler katıyor, yönetimlere yeni aktörler yetiştiriyor... Sevgiyi yaşatıp, hoşgörüyü yeşertiyor,
BASKETBOLUN YÜREKLİ DEV ADAMLARI
Kıran kırana bir oyundu Türkiye-ABD maçı. Baştan sona nefesleri kesti. Çok kere bize geldi ama son gülen ABD oldu.
Tekerlekli Sandalye Basketbol Milli Takımımız, çeyrek finalde son şampiyon Amerika Birleşik Devletleri’ne 52-45 mağlup oldu ve madalya şansını kaybetti. Basketbolcularımız, yarın 5’ncilik müsabakasına çıkacak.
Terinin son damlasına kadar mücadele eden ve Ay-Yıldız’ın hakkını veren bu yürekli gençlerimizi alkışlıyoruz.
Rekorlara doymayan kral: Ronaldo
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcularından biri Ronaldo. Belki en yeteneklisi değil ama tartışmasız en başarılısı...
Şampiyonlar Ligi, Avrupa Futbol Şampiyonası, milli maçlar, hepsi... Kırılmadık rekor bırakmadı yeryüzünde...
***
Manchester City’de yıldız gibi parladı, başarıdan başarıya taşıdığı Real Madrid’de muhteşem bir kariyer yaptı, Juventus’ta rekorlarına devam etti ve 36 yaşında dünyanın dev kulüplerinin transfer teklifi yaptığıbir futbolcunun adı oldu. Portekizli yıldız, kulübüne 23 milyon Euro bonservis bedeli kazandırarak yuvasına, Manchester’a döndü...
***
Manchester’a rekorla döndü. İrlanda Cumhuriyeti, 45. dakikada John Egan’ın golüyle 1-0 öne geçti. Ronaldo ile 15. dakikada bir penaltı kaçıran Portekiz, son dakikalara yenik girdi.