Tabii ki, hiç hesapta yoktu, Milli Takım’ımızın şampiyonadaki ilk 2 maçını kaybetmek. Şansını son maça ve tamamen tesadüflere bırakmak...
Doğrusunu söylemek gerekirse, dünya devlerini peşpeşe yendiğini görünce, yarıfinal veya final oynar diye beklentiye girdiğimiz “Bizim Çocuklar”ın tanınmayacak performansları,, bütün ülkeyi çok şaşırttı...
Ancak ne yazık ki bunlar sporun ayrılmaz bir parçası... Galibiyetle mağlubiyet arkadaşsa, zaferle hezimet de kardeş...
***
Biz İtalya’ya yenilirken, Almanya evinde Fransa’ya mağlup oldu... Turnuvaların efendisi Almanya, belki toparlayacak ve şampiyonaya mührünü vuracak, bilemiyoruz ama karizmayı çizdirdi,..
Belki de, en hazır görünen, modern futbolun bütün gereklerini yerine getiren ve şu ana kadar en iyi oyunu oynayan...
İlk 2 maçında bizi ve İsviçre’yi aynı skorla yenip gruplardan ilk çıkan takım olan İtalya, bakalım bundan sonra başladığı gibi bitirebilecek mi?..
***
Biz de öyle.. Gruplarda Fransa’nın yanında, en az gol yiyen, 7 galibiyet, 2 beraberlik, sadece 1 yenilgi alan Türkiye, Dünya Kupası grubunda da Hollanda ve Norveç’i yenip üstelik liderken...
Finallerdeki grubunun ilk 2 maçını kaybedebiliyor ve o dişli, diri takımı sahada göremiyorsunuz...
***
Eğer pazar günü İsviçre’yi yenebilirsek, en iyi 4 üçüncüden birisi olabilirsek yolumuza devam edebileceğiz... Zayıf da olsa böyle bir ihtimal daha var...
Diğer ihtimal ise, yenemezsek “o da dönmek olacak”...
E artık, umut fakirin ekmeği, biz Mehmet’ler, bunu yemeğe devam edeceğiz, gerçekleşmesi için dua edeceğiz...
***
Tabii ki bu kadro, ağırlıklı olarak Türkiye’yi 10 yıl taşıyabilecek yetenekli, fedakar, çalışkan, sempatik bir kadro... Her zaman korunmaya, kollanmaya ve desteklemeye devam etmeliyiz...
Türkiye’ye tarihinin en büyük başarılarını yaşatan Şenol Güneş ve gelecekte yüzümüzü çok güldürecek “Bizim Çocuklar”a, elbette ki eleştiri getireceğiz ama morallerini bozacak linç girişimine asla müsaade etmemeliyiz...
Onları, Olimpiyat, Dünya ve Avrupa şampiyonlarımız da dahil, iyi günde olduğu gibi kötü günde de, bir gül gibi korumalıyız...,
Dünyada, muhalefetin lideri: Ronaldo
Cristiano Ronaldo, son Avrupa şampiyonu Portekiz’in Kaptanı..
Çok yazdık söyledik, dünyada bir Cristiano Ronaldo gerçeği var... Sahaların yıldızı Ronaldo... Tartışmasız bütün zamanların en büyük futbolculardan biri.. Neredeyse bütün rekorları kırıyor..
Aralıksız 5. Avrupa Şampiyonası finallerini oynuyor... Kime nasip olmuş ki bu kadarı.. Ve son rekoru, Fransa Kaptanı Michael Platini’nin, finallerdeki 9 gollük rekorunu da kırdı.. Şu anda 11 golü var, turnuva da devam ediyor...
***
Bu Ronaldo’nun saha içindeki başarılarından sadece 1’i... Peki ya saha dışı... Ronaldo bugün ister ırkçılık olsun, ister sömürgecilik, ister işgalcilik, veya insan sağlığına aykırılık...
Her konuda büyük güçlere karşı, dünyanın, daha doğrusu vicdan sahibi insanlığın liderliğini yürütüyor... Ne İsrail’i dinliyor, ne ABD’yi, ne de başka bir gücü....
Ne dev lobilerinden çekiniyor, ne devasa şirketlerden korkuyor, ne medya gücüne boyun eğiyor, ne de başka bir güce...
Başta Filistinliler olmak üzere, hep ezilenlerin yanında, sağlığa aykırı bir şey varsa onun karşısında...
***
Budapeşte’de Macaristan maçı için basın toplantısında Coca Cola’nın lobisini, etkisini hiç hesaba katmadan şişeleri önünden elleriyle kaldırıyor, yerine suyu kaldırıp içmeyi tavsiye ediyor...
Bu büyük öncülük, diğer futbolculara da cesaret veriyor ve arkası çorap söküğü gibi geliyor...
Önce Fransa’nın Müslüman futbolcusu Pogba da önündeki bira şişelerini kaldırıyor... Ve sonra da İtalya’nın genç golcüsü Loccatelli, Cola şişesini atıyor...
***
İslam dünyası liderlerini bırakın, bütün dünya siyasetinin sermayeye teslim olduğu, zulümlere, soykırımlara seyirci kaldığı bir dönemde Ronaldo ve onun gibi yürekler, emperyalizme meydan okuyor, zalim düzenleri hırpalıyor...
Tebrikler Ronaldo, alkışlar size Pogba ve Loccatelli... Sayılarınız çoğalsın, gücünüz kavi, ömrünüz uzun olsun, gücünüz tavan yapsın, zalimler yokolsun... Size helal olsun...
