Ekonomide daralma

Ekonomide durgunluk (büyümeme) belki de daralma (ılımlı küçülme) süreci başladı.

Daralmanın üç ağır çıktısı olur: Büyüme düşer, işsizlik oranı yükselir ve firma iflasları artar.

Daralmayı hedeflemenin ilk amacı enflasyonu düşürmektir.

Ücretlerin, gelirlerin, kiraların, eşyaların, hizmetlerin ve vergilerin birbiriyle olan “göreceli ilişkisi”ni akli temeller üzerinde yeniden kurmaya çalışmak da, ikincil amaçlar alanı.

Kârlılık oranlarını hem hakkaniyet sınırları içine çekmek hem de sürdürülebilir bir niteliğe kavuşturmak; bu sayede, istihdam artışını hem makul oranlara yükseltmek hem de sürdürülebilir bir ivmede devam ettirmek; bu ve benzeri pek çok umut, enflasyonu indirme politikalarının yanına eklenmiş tatlandırıcılar gibi duruyor.

Gelecekteki bu güzel günler uğruna toplumun, canı yansa da dişini sıkması isteniyor.

Daralmak yatırım ve tüketim harcamalarının büzülmesi demektir. Ücretlerin reel olarak artamayacağı fakat İşsizliğin mutlaka artacağı iktisadi durum demektir. Zayıf firmaların iflas ettiği ve iyi firmaların kârlılığının düştüğü durumlardır.

Kısaca “en fazlasını en alttakilerin ödediği katlanılmaz bedeller dönemi” demektir.

Peki, ekonominin baş aktörleri bankalar ve firmalar bu bedelleri ödemeye hazır mı?

BANKALAR VE SORUNLU KREDİLER

Türkiye’de banka ticari kredilerinin %80’ini kullanan müşterilerin borç geri ödemeyle neredeyse hiç sorunları olmaz. Krediyi alır, geri öder; tekrar alır ve tekrar geri öderler.

Ticari kredi müşterilerinin %15’i borçlarını geri ödemekte zorlanır. Bazen likidite imkânları kaybolduğu için küçük borç taksitlerini bile ödeyemezler.

Bankalar bu tip firmaların taksitlerini küçülterek ve uzun vadeye yayarak alacaklarını tahsil etmeye çalışırlar. Eğer yeniden yapılandırma gerçek veriler üzerinde inşa edilirse, konjonktür müsaitse ve firma sahipleri işinin ehliyse bu borçlar er ya da geç ödenir.

Kredilerin %5’i sorunlu (donuk, NPL) kredilerdir. Bankalar bu alacaklarını, kanuni takip yoluyla tahsil edebildikleri kadarını tahsil eder geriye kalan bakiyesini de “alacak tahsilat şirketleri”ne satarlar. Kayıplarını da defterlerine zarar olarak yazarlar.

(Not: Verdiğim bu oranlar daha çok 2010-2018 dönemi oranlarına yakın olmakla beraber, kesin olmayan, kolay anlatım için basitleştirilmiş oranlardır.)

2018 yılında borçlarını ödemekte zorlanan şirket sayısı çok artınca, kamu ve Türkiye Bankalar Birliği (TBB) “Finansal Yeniden Yapılandırma (FYY) Çerçeve Anlaşması” yayınladı.

Amacı: “Alacaklı Kuruluşlara, borç geri ödemelerinde geçici sorun yaşayan veya sorun yaşaması muhtemel görülen ticari kredi borçluları hakkında FYY Çerçeve Anlaşmalarında öngörülen tedbirlerle, borçluların geri ödeme yükümlülüklerini yerine getirebilmelerine ve istihdama katkıda bulunmaya devam etmelerine imkân verilmesi …”

Peki, kurtarıldı mı?

Cevap: Büyük ölçüde, evet.

“2018-2021 döneminde zora düşmüş firmaları kurtarmaya çalışan bankalar, bugün, uygulanan para politikalarıyla, zorda olmayan şirketleri ile batırabilirler” ifadesi, ironik bir cümle olabilir fakat doğruluk payı da içeriyor.

Peki, Bankaların ticari alacaklarının bir kısmının batmasına dayanacak güçleri var mı?

BANKALAR ADETA YENİDEN DOĞMUŞ

2019 yılında özel bankaların donuk alacağı %7,2’yken bugün bu oran %1,90’a düşmüş.

Bu %1,90 sorunlu kredi oranı için de %76 karşılık ayrılmış.

Sorunlu alacakların tekrar %7’lere çıkması için mevcut sorunlu kredilerin 970 milyar TL’ye yükselmesi gerekir. Bu da mümkün gözükmüyor.

Enflasyonun %65 ve kredi faizlerinin %15 olduğu seçimden önceki dönemde, Bankalardan kredi alabilenler en az %50 civarında para kazandı.

Bankalar, bu avantajlı durumun farkında olduğu için verdikleri krediyle hem “bataklarını” tahsil ettiler hem de piyasanın en iyi firmalarına kredi verdiler. Yani bugün, bankaların alacaklı olduğu firmaların piyasanın en iyi firmaları olduğunu söylemek abartı olmaz.

Bankacılar “batmayacak bir firma ve sorunlu hale dönüşmeyecek bir kredi” olmadığını bilirler. Hatta kötü yönetilmesi durumunda firma, banka ve ülkelerin de finansal darboğaza girebileceğini de bilirler.

Her şeye rağmen Türk Bankacılık sektörü, yeni bir krizi karşılamaya her zamankinden daha fazla hazır görünüyorlar.

Peki, firmalarımız, kredilerini geri ödeyip yeni kredi almadan hayatlarını sürdürmeye hazır mı? Daha az satış yapmaya, daha düşük kâra razı mı? Hatta bir dönem zarar etmeyi planlamış olabilirler mi? Bu soruların cevabını başka bir yazıda tartışacağız.

Sonuç: Şirketler ve bankalar kârsızlıktan değil nakitsizlikten (likidite darlığından) batar.

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
12 Yorum
  • Murat Bozdoğan / 22 Ağustos 2024 09:45

    Bu dönemde hükümetin asıl canını yakacak olan artan bütçe açığı olacak.

    Yanıtla (3) (0)
  • Dr / 22 Ağustos 2024 10:52

    İtibar açlığı= bütçe açığı. Bütçe açığından tasarruf olmaz.

    Yanıtla (5) (0)
  • okur / 22 Ağustos 2024 22:11

    hükümetin umurundaydı sanki.

    Yanıtla (0) (0)
  • Haldun Kısa / 22 Ağustos 2024 11:37

    Sn. Verçin, ÖNEMLİ RESMÎ YETKİLİLERE SORDUM, İHRACATÇI ZOR DURUMDA, DOLAR($) KURUNU NİÇİN HİÇ OLMAZSA 38TL YAPMIYORSUNUZ DİYE, cevabı çok basit dediler, bizim ihracatımızdaki İTHAL yarı mamul , hammadde oranı %50 den fazla dediler, TL yi DEVELÜE ETSEK NE FAYDASI OLACAK Kİ DEDİLER…..Sn. Verçin sizde aynı fikirdemisiniz…..BOŞUNA ENFLASYONU ARTIRMIŞ OLURUZ DİYORLAR…

    Yanıtla (2) (0)
  • Erol Bülbül / 22 Ağustos 2024 12:55

    Hımmmmm, anlaşıldı. Demek Kasa ve Hesaplarında, yüklü miktarda DÖVİZLERİ VAR. Şimdi anladım, vurgun yapmak istiyorlar….

    Yanıtla (3) (0)
  • Hüseyin Karagöz / 22 Ağustos 2024 14:06

    Haldun bey, peki niçin çoğu ekonomist de ihracatçılar ile paralel düşünüyor ve destekliyor, kurlar yükselsin diyorlar, bu ciddi bildiğimiz ekonomistler ile ihracatçılar arasında SENTETİK BİR BAĞ MI VAR!. Çünkü SN. ŞİMŞEK ve Sn. Ticaret Bakanımız Döviz Kuru artmakla, rekabet artmaz diyorlar, ihracatımız da şu an için iyi gidiyor diyorlar.

    Yanıtla (1) (0)
  • Prof Dartanyan / 22 Ağustos 2024 18:12

    Economist diye bir ünvan varda biz mi bilmey0z?

    2 aydır sosyal zırttta birileri altın alın alıınn diye çığırdılar. Bu akşam altın gümledi! Kim (idi) şimdi bunlar?

    Yanıtla (0) (1)
  • Kutsi Hiçyılmaz / 22 Ağustos 2024 15:35

    Şu yalancı dünyada, şu Necip Milletimizi kimler aldatmadı ki, sende aldat, sende vur, kimler kandırmadı ki….

    Yanıtla (2) (1)
  • Prof Dartanyan / 22 Ağustos 2024 11:35

    Şu yazıya yorum bile yapmayacaktım ama, okuyup gözümü yordum boşuna. Bir cümle yazmadan olmaz.
    “..faizlerinin %15 olduğu seçimden önceki dönemde, Bankalardan kredi alabilenler en az %50 civarında para kazandı.” xxx olsun. üstüne bir duble çekmişlerdir.
    Devlet millet bu %50 den NE KAYBETTİ? Halka ve devlete YÜKÜ NE OLDU/olacak?

    Yanıtla (4) (0)
  • Bay Kamil / 22 Ağustos 2024 11:11

    Bankalar sağlam şirkete kredi verirler önermesi özel bankalar için doğru. Ya Ayhan Bora kaplan, Demirören grubu gibi şaibeli yerlere milyarlarca lira kredi akıtan siyasetin aparatı haline gelmiş kamu bankaları ne olacak?

    Yanıtla (8) (1)
  • Karar okuru / 22 Ağustos 2024 09:29

    Her zamanki iyimserliğinizle sorunlu kredilerin oranını düşük göstermişsiniz masanın öbür tarafında iken de böyle bir tablo cizebilir miydiniz ?

    Yanıtla (4) (0)
  • Dr / 22 Ağustos 2024 08:53

    Çalışanlara maaş ödenmeyip aç bırakılsalardı, işçi çalıştıran işyerleri kapatılıp insanlar işsiz kalsalardı ne güzel enflasyon düşecekti.

    Yanıtla (6) (0)