Tayyip Erdoğan’ın seçim ekonomisinin faturası kaç para olacak, faturayı kim ödeyecek?

Türkiye aslında 2001 krizinden beri adına “seçim ekonomisi” denebilecek bir uygulama yapmıyordu. Taa ki 2018 seçimine kadar. Ama esas büyük seçim ekonomisi uygulaması 2019’daki yerel seçim öncesinde yapıldı.

Şimdi yeniden seçime gidiyoruz ve bu kez zincirlerinden boşanmış bir seçim ekonomisi uygulaması var. Henüz tam faturayı hesaplayamıyoruz ama hesaplanabilen kadarıyla bile 2018 ve 19 toplamını birkaç kat aşan bir seçim ekonomisi uygulanıyor; daha da uygulanacak.

Daha şimdiden ardı ardına açıklanan “paket”lerle inanılması zor bir seçim maliyetine doğru ilerliyoruz.
Hükümet kesenin ağzını geçen yılın son baharında açmaya başladı. Bu, bazen gerçek para dağıtmak şeklinde oluyor; bazen de paraya çevrilme ihtimali olan bir hayali dağıtmak.

Örneğin dar gelirliye ev verme projesi, paraya dönüştürülebilir bir hayal dağıtma projesi. Bu proje kamuoyundan, bekleneceği gibi inanılmaz ilgi gördü, yüzbinlerce insan 500’er lira yatırarak kuraya katılma şansı elde etti. Kuralar teker teker çekiliyor. Yani hayal ilerliyor.

Ama henüz ortada açılmış bir ihale, başlamış bir inşaat yok. İnşaat maliyetlerindeki artış şimdiden hükümetin fiyat hedeflerinin oldukça yükselmesine neden olmuş durumda. Zaten müteahhitler de inşaat malzemesi fiyatındaki hızlı dalgalanmalar nedeniyle böyle ihalelerden uzak duruyor. Yani bu hayal şimdilik bir hayal gibi kalacak.

Ama her şey hayal değil. Örneğin asgari ücrete yapılan yüzde 54 zam; memur ve emekli maaşlarına yapılan yüzde 30 zam, dar ve sabit gelirlilerin alım gücünde enflasyon yüzünden yaşanan erimeyi büyük ölçüde telafi edecek nitelikte; tabii yeni bir enflasyon dalgası yükselmezse.

Burada da bitmedi. Henüz yasası Meclis’te konuşulmaya başlanmadı ama yılların konuşulan sorunu EYT meselesi bir hal yoluna girdi. 2 milyondan fazla insan elinde dilekçesi emekli olmak için yasanın çıkacağı günü bekliyor. İnanılmaz bir şey; dünyada hiçbir ülke bir anda 2,4 milyon insanı emekliye sevk etmemiştir herhalde. Seçim sayesinde biz yapıyoruz.

Burada da durmadı. Şimdi bir de orta gelirliye konut projesi var.

Bu konutların faizleri zaten oldukça düşük saptandı ama fiyatlar yüksek olduğu için insanların projeye ilgi göstermemesi, bir hayalin yeterince çok insana satılamaması tehlikesi var.

Hükümet buna da çözüm buldu: Bankaya ödemeniz gereken aylık taksit eğer ailenizin gelirinin yüzde 30’unu aşıyorsa, aşan bölümü devlet üstlenecek. Siz devlete mi borçlanmış olacaksınız? Şimdilik bu yönde bir bilgi yok, aksine gelen bilgi devletin size doğrudan para vereceği, eksiğinizi kapatacağı. İnanılmaz bir sübvansiyon biçimi bu; herhalde en fazla birkaç yüzbin kişi yararlanacak ama yine de inanılması güç bir şey.

Bu da yetmedi. Son 20 yılın 13. vergi affı da geliyor. Burada devletin cebinden belki para çıkmayacak; toplumdan göreceği ilgi de bir önceki afla arasında çok kısa süre bulunduğu için eski aflar kadar yüksek olmayacak ama yine de af aftır, bir oy bir oydur diye düşünüyor Tayyip Erdoğan.

Seçime şurada 4 aydan biraz az zaman kalmışken şapkadan başka seçim ekonomisi örnekleri de çıkacaktır nasıl olsa; çünkü 2023 bütçesi anlaşıldı ki kimsenin umurunda değil. O bütçede oluşacak hasarı kapatmanın topluma neye mal olacağını da umursamıyor hükümet, yeter ki Tayyip Erdoğan yeniden seçimi kazanabilsin.

Peki bütün bu bol keseden para dağıtmalar Erdoğan’a seçim kazandırabilir mi? Sahiden kestirmek zor ama belli ki Erdoğan bir hayli ürküyor ve şansını yükseltmek için gerekirse kendisine devasa bir hasar yaratmaya bile razı.

Seçim sonrasının dolar kurunu ve enflasyonu hayal edemiyorum

YORUMLAR (26)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
26 Yorum