Seçmeni de anketçiyi de tepe sersemi yapmak

Hatem Ete, benim analizlerine ve görüşlerine değer verdiğim birisi.

Daha önce Ak Parti’nin düşünce kuruluşu SETA’da çalışırken tanımıştım onu, bu kuruluşun parti adına yaptığı kamuoyu araştırmalarını hazırlayıp analiz eden kişilerden biriydi. Sonra uzun süre aynı TV programında daimi katılımcı olduk. Derken Ahmet Davutoğlu’nun başbakan olmasıyla Davutoğlu onu Başbakanlık ekibine kendi başdanışmanı olarak aldı. Davutoğlu’nun başbakanlığı kısa sürünce Hatem de onunla birlikte işsiz kaldı, bir süre üniversiteye döndü, sonra birkaç yıl önce kurulan İstanbul Enstitüsü’ne geçti ve şimdi sadece abonelerine sunulan PanaromaTR adlı aylık kamuoyu araştırması ve onun kalın bir kitabı oluşturan analizlerinin iç politika bölümlerini hem yönetiyor hem yazıyor.

Hatem Ete benim gözümde bu ülkedeki birkaç güvenilir araştırmacıdan biri. Ayrıca onun siyaseti kendini taraf yapmadan ama aktörlerin davranışlarını yorumlayarak okuduğu yazıları da, bu ülkede son derece az rastlanır bir analiz kabiliyetinin dışa vurumları.

O Hatem Ete dün KararTV’de Elif Çakır ile Yıldıray Oğur’un konuğuydu ve ben de acaba ne diyecek diye merakla ekran başına oturanlardandım.

Hatem’in adeti değildir, aboneleriyle paylaşmadığı araştırma sonuçlarını net biçimde anlatmaz hiçbir yerde. Ama dün sabah sürprizleri vardı; çünkü aslında kendisi de son derece şaşkındı.

Siyasette aday trafiği ve Meral Akşener’in muhalefet masasından önce kalkıp sonra geri dönmesi belli ki seçmenleri bir çeşit ‘tepe sersemi’ne çevirmişti. Tabii seçmen tepe sersemi olunca ister istemez anketçi ve analizci de tepe sersemi olmuştu.

Örneğin Muharrem İnce’nin oyunu epey yüksek ölçmüştü araştırma; oysa bir ay önce bu oy yüzde 2-3 civarıydı. Dünyanın hiçbir ülkesinde hiçbir seçmen bu denli hızlı yer değiştirmez. Bu yüksek rakam elbette yanlıştı ama bu yanlışın varlığı bir anlam ifade ediyordu.

İyi Parti’nin oylarının önemli bir bölümü buharlaşmış gibiydi. Bu da bu ölçüde doğru olamazdı ama yine de seçmendeki tepkiselliği görmek bakımından önemliydi.

Daha ilginci şuydu: Araştırma HDP’nin de aday çıkaracağı varsayımıyla yapılmış olmasına rağmen Kemal Kılıçdaroğlu’nun alacağı oyu Tayyip Erdoğan’dan daha yüksek ölçmüş.

Hatem’in bu seçmendeki ‘tepe sersemliği’ ile ilgili kendi görüşleri ve yorumları var elbette, dilerseniz onu bu linkten izleyebilirsiniz.

Benim de, özellikle Meral Akşener’in masadan kalktığı andan itibaren muhalefet cephesinde olup bitenlerin seçmen üzerindeki etkisi hakkında kendime göre gözlemlerim var.

Beklenen ve umulan, 6’lı masanın bulacağı ortak adayın Türkiye’de genel anlamda ‘muhalefet’ şemsiyesi altına toplanmış olan ve yüzde 60’ı aşan seçmen kitlesi üzerinde mümkün olduğunca birleştirici olmasıydı.

Kemal Kılıçdaroğlu, daha önceden beklendiği gibi bu ‘birleştiricilik’i en iyi yapan aday değil. En azından şimdilik değil. ‘O olmasaydı da başkası olsaydı’ diye konuşmanın çok anlamı yok; Kemal Kılıçdaroğlu ortak aday olarak belirlendi ve geriye dönüp düşünmek bir sonuç üretmez.

Nitekim bu yüzden bir kısım seçmen Kılıçdaroğlu’na tepki gösteriyor. Bu tepkilerin bir bölümü Tayyip Erdoğan’a yönelme şeklinde tezahür ediyor ama esas büyük bölümü bir üçüncü adaya oy vereceğini söylemeye başlıyor.

Muharrem İnce’nin umulmadık yükselişinin arka planında önce genç, ilk kez bu seçimde oy verecek seçmenler var, onun ardından da Kemal Kılıçdaroğlu’na gösterilen tepki.

Benim ‘tepe sersemliği’ dediğim şey aslında seçmenin seçime bu kadar kısa süre kala neyi seçeceğini bilemez hale gelmesiyle ilgili. Hatem Ete açıkça söylemiyor ama benim anladığım seçmen çoğunluğu Tayyip Erdoğan’ı seçmemeye karar vermiş durumda da kimi seçeceğini bilmiyor.

İşte bu bilmeme hali de, benim gördüğüm kadarıyla Tayyip Erdoğan’ın en büyük ümidi. Onun oyun planı uzun zamandır belli: Seçimin ikinci tura kalmasını ve 2. turda Kemal Kılıçdaroğlu ile baş başa kalmayı başarmak. Ancak o kutuplaşmada bir şansı olacağını düşünüyor Erdoğan.

Peki İnce’deki bu yükseliş kalıcı olur mu, yoksa seçmenin ‘tepe sersemliği’ sona erdikten sonra taşlar yerine oturmaya başlar ve İnce’nin oyu da daha önceden ölçüldüğü gibi yeniden yüzde 2-3 civarına geri döner mi?

Bu soruların cevaplarını bilmiyoruz; bildiğimiz bugünkü haliyle seçimin ikinci tura kalacağı ama ikinci turun da Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasında yaşanacağı. (Yanlış hatırlamıyorsam Fatih Altaylı yazmıştı, ‘İkinci turda Muharrem İnce ile Kemal Kılıçdaroğlu yarışırsa çok güleceğim’ demişti.)

Fakat tabii unutmayın daha seçime 50 günden az süre var ve seçmenin tepe sersemliği Muharrem İnce’nin veya Kemal Kılıçdaroğlu’nun kampanyaları sayesinde görece daha düzenli, daha önceden tahmin edilebilir hale dönüşebilir.

YORUMLAR (30)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
30 Yorum