Rusya’nın yenilme ihtimali kimi neden tedirgin ediyor?
Bundan 48 gün önce, sadece Türkiye’deki değil dünyanın dört bir yanındaki “büyük askeri ve strateji dehaları”na göre Rusya, Ukrayna’ya topyekün bir savaş açacak olursa bu ülke üç-beş günde teslim olmak zorunda kalacaktı.
Rusya bir askeri devdi, “süper güç”tü, bir savaşı başlatmaya karar verirse onu kazanacağı için verirdi. Ayrıca zaten Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de bir çeşit dahiydi, dünyayı parmaklarının ucunda oynatıyordu ve onun savaş gibi bir konuyu enine boyuna düşünmeden, Rusya’nın dev stratejik düşüne kapasitesinden sonuna kadar yararlanmadan böyle bir savaşa kalkışması düşünülemezdi.
Şimdi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasının üzerinden 47 gün geçti; ne ortada Rus ordusunun bir askeri başarısı var, ne Putin’in “başını sonunu hesaplayarak girdiği” bir savaştan söz ediyoruz, ne de artık Rusya’yı bir süper güç olarak anıyoruz.
Bütün bunları düne kadar kimsenin ciddiye almadığı Ukrayna başardı. Başarırken elbette yardım da aldı. Türkiye’den Amerika’ya, Polonya’dan Slovakya’ya, Almanya’dan Kanada’ya kadar pek çok ülke Ukrayna’ya en gelişmiş silahlarını gönderdi. Cesur Ukrayna halkı Rusya’ya karşı direndi, direnmeye devam ediyor ve sonuçta Rus ordusunun işgali başlatan üç kolundan bir tanesi ağır bir yenilgi alarak Ukrayna başkenti Kiev ve çevresinden uzaklaşmak zorunda kaldı.
Şimdi savaş, Ukrayna’nın Doğusuna, Rus yanlısı ayrılıkçıların tamamen değilse bile büyük ölçüde kontrol ettikleri Donbas bölgesine yoğunlaşacak, Rus ordusu hiç değilse bu bölgenin bütün idari sınırlarını işgal etmek isteyecek gibi gözüküyor.
Kuzeyde Rusya’ya direnen ve onu geri çekilmeye zorlayan Ukrayna ordusu da Doğu’ya, savunma yapmaya, hatta belki Rusları Donbas bölgesinden tamamen geri püskürtmek için harekata gidiyor.
Savaşın bu gidişi, Türkiye’de bazı kesimlerde ciddi bir hayal kırıklığı yaratmış gibi gözüküyor. Son 47 gündür neredeyse her gece televizyonlarda arzı endam eden askeri uzmanlarımız ve en çarpıcısı emekli askerlerimiz en az Rus generaller kadar Rusya yanlısı konuşuyorlar.
Benin tahminim bu insanların, Türkiye’nin ve Osmanlı’nın tarihi düşmanı Rusya’yı bugün bu kadar çok seviyor olmalarının arkasında Rus sevgisinden çok Amerika ve Batı nefreti yatıyor.
“Düşmanımın düşmanı dostum” diye özetlenebilecek bu tutumun varabileceği fazla bir yer yok.
Tuhaf olan şu: Rus savaş makinesinin bir kağıttan kaplan olabileceğini en yakından test eden ülke bizim ülkemiz. Hiçbir zaman doğrudan Rusya ile savaşmadık son dönemde ama sık sık Türk silahlarıyla Rus silahları karşı karşıya geldi; sık sık Türk ordusunun bizzat kendisi ile kontrol ettiği güçler, Rusya tarafından desteklenen güçlerle sahada savaştı.
Suriye’de de, Libya’da da Türkiye’nin silahları ve askeri kapasitesi o kadar etkili oldu ki, bu karşı güçler gerilemek zorunda kaldı. Son olarak Suriye’de İdlib etrafındaki savaşta Türk Silahlı Kuvvetleri ve Özgür Suriye Ordusu aslında hem Suriye ordusuna hem de orada savaşan diğer milis gruplara çok ağır hasar verdirdi.
Rusya’nın övünç kaynağı silahlarından Pantsir hava savunma füzelerinin Türk SİHA’ları tarafından vurulma görüntüleri dünyadaki bütün silah uzmanlarını çok şaşırtmıştı, unutmayın. O SİHA’lar Azerbaycan savaşında da Ermenistan’ın işi tam da SİHA’lar dahil havadaki araçları yakalayıp vurmak olan Pantsir’leri aynı şekilde imha etti.
Türkiye Suriye İdlib’de savaşı kaybetmedi; masada Rusya ile savaşma ihtimalinden çekindiği için büyük bir geri adım attı.
Bütün bu hatıralar son derece taze olduğu, TV’lerde konuşan emekli askerlerin de meslekleri gereği bu çeşit ayrıntılara herkesten fazla dikkat etme gereği ortada bulunduğuna göre onların Rus ordusunun gücünü hala bu kadar abartmasına, Ukrayna’yı ise küçük görmesine ne demeli, bilmiyorum.
Bugün dünya ciddi ciddi Rus ordusunun Ukrayna’da savaşı kaybetme ihtimalini konuşuyor. Geçen hafta yapılan NATO Dışişleri Bakanları toplantısında NATO üyeleri kendi aralarında ikiye bölündüler. Bir grup, “Rusya’ya tamamen diz çöktürülmesi” yanlısı. İçinde Türkiye’nin de bulunduğu diğer grup ise “Rusya’ya çıkış kapısı bırakılması, bu ülkeyle barış müzakere etmeye devam edilmesi” taraftarı.
Buça’da ortaya çıkan sivil katliamının Rusya ile barış yapmayı zorlaştırması, Amerikan Başkanı Joe Biden’ın “Putin yargılanmalı” demesi, Rusya’ya tamamen diz çöktürme fikrinin ağırlık kazandığını gösteriyor.
Kaldı ki Rusya da zaten Ukrayna ile barışı müzakere eden ve barış peşindeki bir ülke gibi davranmıyor. Savaşın ağırlığını Doğu’ya kaydırıyor. Siviller üzerine füze atmaya devam ediyor. Yani savaşı yavaşlatmıyor bile.
Bu durumda barış arayışı da bir temenniden ibaret. Belli ki Rusya ciddi bir askeri darbe almadıkça barış masasına barış istemek için oturmayacak.
İşte bu durum da sadece Rusya’da değil bizim ülkemizde de bazıları için büyük bir hayal kırıklığı anlamına geliyor.
Korkarım, Batı ve Amerika nefretiyle Rusya’yı sever hale gelenlerimizin yakında sevmek için başka bir ülke bulması gerekecek.