Kütle çekim dalgalarının uğultusu

Rivayet odur ki, o sırada henüz ‘Sir’ ünvanı taşımayan Isaac Newton, büyük veba salgınında Cambridge Üniversitesi’nde eğitime ara verilince annesinin ve üvey babasının köydeki evine gider, çalışmaya orada devam eder.

Bahar günü evin bahçesinde çalışırken, bugün hala orada durduğu öne sürülen elma ağacından bir elma düşer. Newton rivayete göre bunun üzerine kütle çekimi üzerinde çalışmaya başlar ve bugün hepimizin lisede öğrendiği kanunları bulur.

Newton, zamanının teknolojisi ve bilimsel bilgisi de elvermediği için kütle çekiminin nasıl gerçekleştiğini bilemez ama bu konuda bir tahmin yürütür, kütle çekiminin gözle görünmez bir etkiyle gerçekleştiğini düşünür. (Mıknatısın çekmesi gibi.)

Ondan yüzyıllar sonra İsviçre’nin Bern kentindeki patent ofisinde çalışıp geçinecek para kazanmaya çalışan bir doktora öğrencisi olan Albert Einstein bu konuya geri döner. Einstein, Newton’dan farklı düşünmektedir; ona göre kütle çekimi manyetizma gibi atom altı bir etkiden kaynaklanmamaktadır.

Einstein’a göre kütle çekimi, uzay-zaman adını verdiği dört boyutlu düzlemde kütlenin varlığının sadece bir sonucudur.

YouTube’a girerseniz onlarca video var, bunların hepsinde Einstein’ın kütle çekim teorisi, yani genel görelilik anlatılırken gergin mi gergin bir çarşaf kullanılıyor. Birisi, ‘Bakın bu güneş’ diye ağır bir küreyi gergin çarşafın üzerine bırakıyor, çarşaf tabii bir miktar çöküyor. Sonra gezegenleri temsil eden bilyeleri ‘güneş’ten uzağa bırakıyor ve o bilyeler güneşin açtığı çukura doğru ama güneşin etrafında da dairesel hareketler çizerek düşmeye başlıyorlar.

Bu anlattığım genel görelilik teorisinin en temeli ve en basit görselleştirmesi ama teori bundan ibaret değil; matematiği ise oldukça zor.

Einstein denklemlerini yayınladıktan sonra dünyanın dört bir yanından fizikçi ve matematikçiler bu denklemleri kurcalamaya başladı. Elbette yanlış da arıyorlardı ve bu arayışlarında Einstein’ın denklemlerinin yarattığı üç tuhaf sonucun üzerinde çok duruldu.

Bu sonuçlardan biri bugünkü yazının konusu: Kütle çekim dalgaları. (Diğer ikisi kara delikler ve evrenin bir başlangıcı olduğu.)

Uzay-zaman soyut bir şey; aslında ne elle tutulacak gözle görülecek bir uzay var ne de zaman. Ama bizim meseleyi gözümüzde canlandırmamız için gerekli bir araç uzay-zaman.

Madem büyük bir kütle (mesela kara delik) ortaya çıkınca uzay-zaman bükülüyor; bu bükülme sırasında bir de ortaya dalga hareketinin çıkması gerekir. Yani kütle çekim dalgalarının da olması gerekir.

Einstein, kendisine sorulduğunda ‘Evet’ dedi, ‘Kütle çekim dalgaları olması gerekir ama bunların ölçülebileceğini hiç sanmıyorum.’

Böyle demesinin sebebi, kütle çekiminin fiziğin diğer temel güçlerine kıyasla çok zayıf bir güç olmasıydı.
Bilim neredeyse 100 yıl boyunca bu dalgaları aradı ve bulamadı. Genel görelilik teorisinin her satırı yüzlerce kez, binlerce kez test edilmiş ve kanıtlanmıştı ama kütle çekim dalgaları kanıtlanamıyordu işte.

Derken Amerika’da bir grup, hükümetin de parayı bastırmasıyla adına LIGO denen bir gözlemevi kurdu. Bu gözlemevi daha faaliye başladığı gün devasa bir kütle çekim dalgasını yakaladı; evrende bir yerde iki kara delik çarpışmıştı ve biz bunu dünyadan ölçmüştük. Şu güzel tesadüfe bakın, kütle çekim dalgalarının varlığı genel görelilik teorisinin 100. yılında, 2015’te kanıtlandı.

Şimdi üç gündür dünya bilim basını ve bilim haberlerini mutlaka yayınlayan gazeteler yepyeni bir durumdan söz ediyor: Artık uzayda devasa bir kütle çekim gözlem evimiz vardı.

Ama önce size dünyadaki LIGO’nın nasıl çalıştığını anlatmalıyım: LIGO her bir koklu 4 kilometre uzunluğunda dev bir L harfine benzeyen bir beton tünel. Bu tünelin içinde bir lazer ışını durmaksızın gidip geliyor. Eğer lazerin gidip gelme süresinde minicik bir fark olursa bilgisayar bunu saptıyor. O fark, kütle çekim dalgası anlamına geliyor; çünkü kütle çekim dalgaları içinden geçtikleri nesneleri uzatıp kısaltabiliyor.

Peki ışığın kendisi de bir ‘nesne’ olduğuna göre acaba uzayda var olan ve saat ayarı gibi çalışıp bize belirli aralıklarla elektromanyetik radyasyon gönderen pulsar adı verilen emekli yıldızları bu kütle çekim dalgaları için kullanamaz mıyız?

Elbette kullanırız. Biri Amerika’dan, biri Avrupa’dan, biri Avustralya’dan ve biri de Hindistan’dan dört bilim grubu 15 yıldır işbirliği içinde çalışıyor ve Samanyolu Galaksisindeki 68 pulsarı an be an takip ediyor. Bu pulsarların dünyaya olan mesafesi sürekli ölçülüyor ve bu mesafedeki minicik oynamalar bile kaydediliyor.

Bu 15 yıllık çalışmanın sonunda gördük ki, kütle çekim dalgaları sandığımızdan daha yaygın bir şey.

Hatta astro fizikçiler bunu evrenin arka planında sürekli devam eden bir ‘uğultu’ya benzettiler; çünkü evrenin ilk günlerinden beri yaşanan bütün büyük ve vahşi çarpışmaların kayıtları bunlar.

Çoğumuz gece yıldızlara bakıp huzur buluruz, evrenin sonsuzluğu ve sükuneti karşısında kendimizi çok küçük hissederiz. Ama uzay buradan bakıldığı gibi huzurlu bir yer değil anlayacağınız.

YORUMLAR (23)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
23 Yorum
  • düzgün korkut / 06 Temmuz 2023 00:46

    kütle çekim kuvvetinden kaynaklanan elektro manyetik dalgaların anten sıcaklığı deneyle kolayca ölçülür. anten sıcaklığı ölçülen kütle çekim dalgalarının dalga boyları kolayca hesaplanır. kütle çekim kuvveti kütle ile doğru orantılı olduğu için kütle doğru hesaplanır. Newton kütle hesaplaması ispatlanmamış bir varsayımdır. basit bir deney her şeyi aydınlatır.

    Yanıtla (0) (1)
  • kim / 03 Ağustos 2023 00:13

    kütle çekimden kaynaklanan elektromanyetik dalgalar:))

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali Rıza / 01 Temmuz 2023 00:25

    Daha öncede sordum tekrar soruyorum İsmet bey; tekil olarak “ enerji” nedir. Bu gün insanlığın en büyük sorunu enerji kaynaklarına ulaşabilmesidir, bu sorunun net çözümü nedir?. Bilim adamlarının bunun üzerinde çalışması gerekmez mi?. Organik yakıtların yerine atıksız bir enerji ikame etmek mümkün mü?. Nükleer enerji, vs, çözüm değil, petrol hiç değil, bu konuda düşünceniz var mı?. Varsa nedir?..!

    Yanıtla (3) (0)
  • Okur / 01 Temmuz 2023 07:05

    Google a sor. Herşeyi devletten beklemeyelim Alirıza bey. Bilmek isteyene internet herşeyi öğretiyor.

    Yanıtla (2) (4)
  • Ali Rıza /07:05 / 01 Temmuz 2023 12:56

    Oda bilmiyor, ışık fotonunun hız ,V=0 olunca , foton ne oluyor?. Dünyanın ısı ortalaması 15/16C’ bu kadar yıldır güneşten ısı alır neden artmıyor?. Madde nerede nasıl sentezledi?. Şimdi dinciler bana kızar ama, Al’i İmran süresi 191 de Allah cc. Yerin ve göğün nasıl yaratıldığını düşünmemizi emreder. Buyurun düşünün, sorun Google babaya cevap var mı. 07:05, Okur rumuzlu arkadaş cevap lütfen…!!

    Yanıtla (0) (1)
  • Ahmed 61 / 01 Temmuz 2023 15:47

    Ali Rıza;Allah cc bize fizikçi veyaa,astronot olun demiyor.Öyle olsaydı bütün fizikçiler hidayete ererdi.Allah bize; alemdeki kusursuzluğun hikmetini, bunların boşuna yaratılmadığıni düşünerek tefekkür le ibadetle Alla yaklaşin diyor.

    Yanıtla (2) (2)
  • Ali Rıza/61’e / 01 Temmuz 2023 21:36

    Belli ki ayeti Arapça ifadesiyle değil mealini okuyorsun , “ ayakta, oturarak ve yatarak, zikir ( ibadet) ederler, yerin ve göğün nasıl yaratıldığını tefekkür ( düşünürler) ederler” fizik astronomi bilmeden, nasıl düşüneceksin? Müspet bilim,( fizik kimya biyoloji jeoloji) hangi ayette bunları tahsil etmeyin diyor? Allahcc. Maun suresinde, dini kendi istedikleri gibi yorumlayanları işaret eder. Kur’anı kendi çıkarları doğrultusunda kullananlar, doğrusunu işaret edenleri tekfir etmişlerdir..!

    Yanıtla (3) (0)
  • Okur / 01 Temmuz 2023 07:46

    Güneş enerjisi bize doğrudan ulaşan en büyük enerji kaynağı. Daha yüksek kapasite ile saklayabilseydik, tekrar enerji üretmeye de ihtiyaç kalmazdı. Zaten üretiliyor sürekli orada ve doğrudan biz eulaşıyor. Sonsuz değil ama bizim için sonsuz gibi.

    Yanıtla (2) (0)
  • kemal öztürk / 01 Temmuz 2023 12:44

    Var. Erke dönergeci.

    Yanıtla (0) (1)
  • Burak / 08 Temmuz 2023 20:52

    Fuzyon enerjisi ve nukleer enerji atillari riskli olsada kullanabilir ve uzaya bir once cikarsak da Gelismis gunes panelleri ve Antimadde ama bunlar populer bilimde ne yazikki az bilgiler ve isiktan elde edebilecegimiz diger enerjiler bilim adamlari futuristler zaten bu konu uzerinde calisiyor ama kapitalizmlede bu isler ayri sikinti . Fuzyon enerjisi ve antimadde daha temiz enerji turleri ve hatta ileri medeniyetler kara maddeden ve karanlik enerjiden ,enerji uretmeyi bile deneyebilirler .

    Yanıtla (0) (0)
  • Sam tur / 05 Temmuz 2023 18:54

    Uzay biyolojik varlıkların yaşamı için uygun bir yer değil. Yatıp kalkıp halimize şükretmeli ve bu dünya gemisinin içine etmemeliyiz

    Yanıtla (1) (0)
  • Kazım / 01 Temmuz 2023 23:58

    Öğrenmek güzel bir şeydir. Teşekkürler. Saygılar.

    Yanıtla (2) (0)
  • Mürsel / 01 Temmuz 2023 12:36

    Altarnatif değil farklı bakış: “…hakikat kat’iyen iktiza eder ve hikmet yakînen ister ki, zemin gibi, semâvâtın dahi sekeneleri ( sakinleri) bulunsun ve zîşuur sekeneleri olsun ve o sekeneler o semâvâta münasip bulunsun. Şeriatın lisanında, pek çok muhtelifü’l-cins olan o sekenelere “melâike ve ruhaniyat” tesmiye edilir ( isimlendirilir).” Sözler

    Yanıtla (2) (8)
  • Brahma / 01 Temmuz 2023 16:07

    Elma ağacı elma yer mi? Yemez. E o zaman elmayı neye üretir? Hmmm burada bir ders var. Demekki daha ali bir gaye için yemediği elmayı üretiyor. Tamam işte şimdi oldu. Elmayı sadece kütürdettiğinde yediğini sanan bilim dehası. Elmayı yeme şekillerini nereden bilsin?

    Yanıtla (1) (2)
  • Yasin / 01 Temmuz 2023 09:16

    LİGO binasini tasariminda kullanilan devas 4 L harfi gamali haç şeklini aliyor baska bir tasarım neden tercih edilmedi acaba hersey bilim adına mi sizce

    Yanıtla (3) (9)
  • okur / 01 Temmuz 2023 13:28

    İşte bu! Sen de yap hilal şeklinde olsun.

    Yanıtla (8) (0)
  • İbrahim / 01 Temmuz 2023 16:00

    Komşu 15 gündür yok çocukları dahil haber alamıyorduk. Dün haber aldık Afganistana tatile gitmiş. (Şaka yapmıyorum) orda afgan yerel polisi tutuklamış. 1 hafta içeride yatırıp. 1 hafta sorgulamış. Bakmışlar adam tuhaf haydi gez afganistanı deyip. Yanına bir rehber ve altlarına araba verip göndermişler. Neyse biz bunun kritiğini yaparken. İçimizden biri bir iç geçirdi ve bombayı patlattı. “Abi bu yahudi siyonistler bizlere neler yaptı böyle yauwww” ne alaka demeyin. Adamın beyni böyle çalışıyor.

    Yanıtla (2) (0)
  • Cut / 01 Temmuz 2023 11:56

    Einstein out Newton in. Samanyolundaki kutlelerden gelen çekim kuvveti ölçulebiliyorsa bu Einstein ın Lokallik ilkesine aykırı. Şimdi sırada Işık hızinın evrendeki maksimum hız olduğunun bertaraf edilmesi var. Kütle cekiminin ısık hızından cok çok daha hızla etki ettigini de varsaymak zorundalar. Yani Newton un dediği gibi aninda etki eden bir kuvvet olmalı. Bu quantum dolanıklıgına da ilaç olur.

    Yanıtla (3) (3)
  • düzgün Korkut / 01 Temmuz 2023 09:22

    kütle çekim dalgaları ışık olarak görüyoruz.
    güneşte iki hidrojen atomu bir helyuma dönüşü ışık kaynağı olduğu yalanı gerçeği görmemize engel oluyor, bu matematik le ispatlanır.

    Yanıtla (0) (1)
  • Adem / 01 Temmuz 2023 11:35

    Çok iddialı.

    Yanıtla (1) (0)
  • Ahmed / 01 Temmuz 2023 09:49

    Bırak, yıldızlara bakıp huzur bulmayı da çok görme bize, İsmet Abi. Ekonomi, siyaset, 3.sayfa haberleri vs. Bırak, huzur bulalım yıldızlara bakarak ...

    Yanıtla (3) (0)