Yetenek savaşları

Dev bir uluslararası firmanın İnsan Kaynakları Yöneticisi ile sohbetteydim. Ağzından “yetenek harbi” diye bir ifade döküldü. İngilizcesiyle, ”war of talent”. Yönetimden yıllarca uzak kalmanın cezası, bu sözün yükselişini, yönetim dünyasında genel kültür hâline gelişini kaçırmışım. Terimi ilk defa, 1997’de, küresel yönetim şirketlerinden McKinsey’den Steven Hankin kullanmış. 2001’de kitabı çıkmış. Yazarlar, işe alma teknikleri gibi şeyleri değil, kurumların başarısında yeteneğin önemini vurguluyor. Yöneticilerin bu önemi anlamaları ve bu anlayışla hareket etmeleri gereğini anlatıyor.

YETENEK KITLIĞI ACITIYOR

2008 krizi, sonra pandemi, yetenek savaşında ateşkese gidilecek derken, araştırmalar öyle söylemiyor. Her gaileden sonra yetenek arayışı ve yetenek kıtlığı bir daha, bir daha gündeme geliyor. Kıtlık artıyor, artışı da hızlanıyor. Bir İnsan Kaynakları şirketi, gerçek anlamda global bir şirket, The Conference Board (“Konferans Kurulu” mu desek?), Yetenek Savaşı’nın ekonominin baş meselesi olma eğiliminden bahsediyor. 15 Haziran 2022 tarihli raporlarının başlığı, Küresel Yetenek Tsunamisinde Rota Bulmak (Navigating the Global Talent Tsunami). “Yetenek bulma sıkıntısının size verdiği acı, 10 puan üzerinden kaçtır?” diye sormuşlar. Üç kıtada yöneticilerin verdiği cevaplar birbirine çok yakın. Asya’da 6,9, Avrupa’da 6,6 ve Amerika’da 6,8. Acı skalası, daha ziyade tıpta kullanılır. Doktor hastaya sorar, “Hissettiğin acı 10 üzerinden kaçtır?” diye… Yetenek kıtlığının ısdırabı “dayanılmaz” düzeyinde.

Randstad Sourceright adlı bir başka küresel firma, Yetenek Eğilimleri araştırmasında benzer sonuçlar almış. (https://www.randstadsourceright.com/talent-trends/) 19 ülkeden 900 üst düzey yönetici ile konuşmuşlar. Bu 900 kişi, yetenek kıtlığını en öncelikli sıkıntıları arasında saymış.

Biz, Endüstri 4.0’tü, robotlar ve yapay zekâydı, insanlara gerek kalmayacaktı diye beklerken, dünya çapında bir yetenek krizi, bir başkasına göre tsunamisi kopmakta. Belki teknolojideki gelişmeler ilerde insan talebini azaltır, ama şu andaki eğilim bunun tam zıddı. Mesela ABD, tarihinin en düşük işsizlik oranını yaşıyor. Gelişmiş ülkelerde iş dünyası işlerini çeşitlendirdikçe, iş menzillerini, pazar alanını arttırdıkça, daha fazla yeteneğe ihtiyaç duyuyor. Belki vida sıkacak, çivi çakacak eleman aramıyorlar; aranan hekiminden, hemşiresinden, üst düzey yöneticisine, bilgisayar programcısından pazarlama uzmanına kadar yetenek, yetenek, yetenek.

HAM MADDE DEĞİL İNSAN

Bu talep, yeteneği nazlandırmış. ABD’de “Büyük İstifa” diyorlar… Geçen yıl, her ay birkaç milyon kişi, işlerinden istifa etmiş. Ruh hâlleri, “elimi sallasam ellisi” gibi. Bunlar 20- 30 yaş arası genç, işe yeni başlayan insanlar değil. İş hayatlarının sonuna yaklaşmış, 50-60 yaş aralığı da değil. Bunların tam ortası, 30- 50 yaş nesli. Bu yeteneğin arz tarafındaki kıtlık. İş piyasasının talep tarafındaki firmaların üst düzey yöneticileriyle yapılan anketler, %58’inin 2022’de geniş çaplı yeni eleman alımına girişeceklerini gösteriyor.

Emperyalistlerin kolonilerin kaynaklarını sömürdüğünden söz edilir. Hindistan’ın kumaşını, önce Amerika’nın, sonra Mısır’ın pamuğunu… Yirminci asırda ve hâlen de fosil yakıtları. Şu veya bu sebepten önce saydıklarımızdaki yüksek talep düşüşe geçti. Tarımda ve üretim sanayiinde verim arttı. Belki katlandı demek daha uygun. Fosil yakıtlarda bir taraftan üretim artarken diğer yandan daha temiz enerji arayışı başladı.

AFRİKA’DAN KÖLE DEĞİL, FAKİR ÜLKELERDEN YETENEK

Şimdi hatırlayalım, 18., 19. asır sömürgecilerinin peşine düştükleri bir kaynak daha vardı: Afrikalı köleler. İnsan o gün de kıymetliydi bugün de kıymetli. Ancak şimdi altlarında çalıştıracakları adamların değil, yan yana çalışacakları, hatta başlarına geçirecekleri adamların peşindeler.

İngiliz gemilerinin Afrika’dan köle devşirdiği döneme kadar gitmeye gerek yok. Bundan çok sonra, Batılı imparatorlukların sömürgelerden üstün yeteneklileri devşirip onları kalkınmaları için ihtiyaç duydukları insan kaynağından mahrum bıraktıkları söylenir. Batı’daki Hintli hekimlere, Bilişim Teknolojisi uzmanlarına bakınız. Hatta şimdiden, epey bir Türk de var.

Toynbee idi galiba, şu hükme varmıştı: Dünya tarihi iki buçuk imparatorluk gördü, Roma ve Osmanlı… İkisi de köle kullandı. Roma aşağı işlerini gördürmek için; Osmanlı üst düzey işleri için… Toynbee, devşirmelerden bahsediyor. Onlara “köle” demek pek doğru değil herhâlde. Fakat ne yapsın Toynbee, “iki buçuk” dediği imparatorluklardan buçukuncunun mensubu ne de olsa.

Türkiye, bu yetenek savaşlarında nerede?

YORUMLAR (25)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
25 Yorum