Nirengi noktaları

“Nirengi noktası”nın resmî tarifine https://lugatim.com ’dan baktım. Önce “nîreng” geliyor. Şöyle anlatmış: (ﻧﻴﺮﻧﮕﻰ) i. (Fars. nîreng “resim, şekil” ve nispet eki ile nîrengі) Bir arazi parçasındaki noktaların yerlerini kesin olarak belirlemek için bu noktaları tepe kabul eden üçgenlerin çizilmesinden ibaret harita çıkarma (jeodezi) işlemlerinin bütünü. Bunu öğrendikten sonra “nîrengi noktası”nın tarifi de basit ve kısa:

birl. i.

1. Nîrengi belirleme işleminde başlangıç veya karşılaştırma yeri olarak kullanılan noktalardan her biri.

2. mec. Bir işin, bir meselenin asıl ve önemli tarafı.

Basılı sözlüğü elde etmek isterseniz o da var, ister üç cilt, ister dev bir tek cilt hâlinde: Misalli Büyük Türkçe Sözlük.

Size haritacılık anlatmayacağım. Bilmem de zaten. Fakat bir zamanlar nirengi noktası kavramını günlük hayatta sık sık kullanırdık. Hâlâ işlek kullanılır mı bilmiyorum. Yer mi tarif ediyorsunuz, Okulu geç, sola sap, bakkalın karşısı derseniz, okul ve bakkal nirengi noktalarıdır.

HAYATIMIZIN NİRENGİ NOKTALARI

İnsanın hayatında da nirengi noktaları vardır. Sevdiklerimiz nirengi noktalarıdır; sevmediklerimiz de. Fikirlerine saygı duyduğumuz insanlar, takdirle okuduğumuz yazarlar nirengi noktalarıdır. Toplumun kanunlarla, ortak ahlak normlarıyla, övgü ve yergileriyle belirlediği kurallar nirengi noktalarımızdır. Biz, bütün bu nirengi noktalarının belirlediği bir toplum uzayında yaşar, hayatta yönümüzü ve yolumuzu bu noktalara göre belirleriz.

Bu anlatımımdan toplum uzayının çok boyutluluğu da çıkar. Sevgi, takdir boyutları var. Bunların zıtları da var. Toplumun yazılı ve yazısız kuralları, sizden beklenenler, yapmamanız gerekenler, yasaklar var. Değerler var. Toplum içinde bunları şuurumuzdan, şuuraltımızdan biliriz. Bir kısmını öğrenmişizdir, deneyerek keşfetmişizdir, bir kısmı fıtratımızdan, genetiğimizden gelir. Yazılı kurallar vardır; kanunlar ve kanunlara göre hazırlanmış mevzuat.

İşte bütün bu bilinen nirengi noktaları toplumu kurar, bizim toplum içindeki hâl ve hareketimizi belirler. Medeni toplum, ahlaklı toplum; her ferdinin kuralları bildiği ve o bildiklerine göre hareket ettiği, yapması gerekenleri yaptığı, yasaklara teşebbüs bile etmediği toplumdur.

EMRİ BİL MARUF

İslam’ın doğduğu çağda, doğduğu toplumda yazılı kanunlar yoktu. Yazılı kanunların yokluğu, nirengi noktaları yokluğu mu demektir? Nirengi noktaları yoksa toplum da yoktur. Hâlbuki insanoğlu, insanoğlu olduğu çağlardan beri toplum içinde yaşadı. Onun için her toplumda; İslam’ın doğduğu toplumda da bilinen ve uyulan toplum kuralları, nirengi noktaları vardı. İslamiyet bunların uygulanmasını emretti. Ancak değerler sistemine uymayanları da yasakladı. Yazılmayan, fakat bilinen hukuka, örfi hukuk da diyebiliriz. Veya töre… İsterseniz “şeriat” yani yol. İş dönüp dolaşıp toplumda nasıl seyredeceğinize, nirengi noktalarına uymanıza geliyor.

Yukarda anlattıklarımda hep “bilinen” dedim. Örf kelimesi de Arapçadaki urf’tan geliyor. O da aref’in, “bilmek” kökünden geliyor. Ma’ruf da örfe dayanan, bilinen demek. Mesela bizim noterlik mevzuatında, bir belge düzenlenirken belgeyi talep edenin kimliği tespit edilir. Fakat talep eden tanınmış bir kişi ise buna gerek yoktur. Noter, kimlik tespiti yerine falanca “marufumdur” yazar. Yeterlidir.

Değerler deyip durdum. İşte İslam’ın buyurduğu: Emri bil ma’ruf, nehyi anıl münker. Bilineni işlemek, istenmeyeni engellemek, uzaklaştırmak. Bunu iyiyi emretmek, kötüyü yasaklamak diye çevirenler de var ama bu yorum, “Peki, hangisi iyi, hangisi kötü?” sorusunu davet eder. Hâlbuki ifadenin içinde toplumun nirengi noktalarının iyi olduğuna işaret var. Marufu, örfe uyanı, bilineni işle, istenmeyeni engelle.

NİRENGİSİZ TOPLUM

Gelelim bugüne. Değerleri üstünde tereddüde düşen toplumun marufu yok olmuştur. Nirengi noktaları flulaşmıştır, silinmektedir. Toplum çözülmektedir.

Nirengi noktaları nasıl belirginleşir? Nasıl silikleşir? Rol modeli olmaya soyunan insanların, toplumda yöneticilik görevini yüklenen insanların söyledikleriyle, nutuklarıyla mı? Bir miktar ama bütünüyle değil. Rol modellerinin, yöneticilerin asıl ve kalıcı etkisi ne dediklerinden ziyade ne yaptıklarındadır. Onların yönettiği ülkede olup bitendedir. Çünkü insanlar duyduklarından ziyade gördükleriyle hüküm verir.

Eğer yönetici görmemişliğe itibar diyor ve har vurup harman savuruyorsa siz istediğiniz kadar aza kanaat ve tasarruf vaazı verin, vatandaşlar da vurgun arayacaktır. Siz istediğiniz kadar birlik, beraberlik, eşitlik deyin, eğer hamili kartlar ve diğer “yakin”ler, hak etmedikleri, layık olmadıklara makamlara getiriliyorsa nirengi noktaları silinir. Torpil ve adam kayırmadır yeni maruf. Sabaha kadar aksine nutuk atın… Bu hâl, her türlü ahlakın, din dâhil her türlü değerin tahribidir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.