Ne vadettiysek yine ederiz!

Yine seçim yaklaşıyor. Yine vaatler yapılacak.

İnsanlar iki şeye kolay aldanır. Biri, kendilerinin methedilmesidir. Size “Sen ne akıllısın! Ne zekisin! Ne fedakâr ve namuslusun, dürüstsün; senin değerini bilmiyorlar, biz de bilmemiştik ama şimdi anladık!” denirse ne yaparsınız? Genel tepki, “İşte, nihayet beni olduğum gibi gören biri çıktı.” deyip o “biri”ne tâbi olmaktır.

En aldatıcı ikinci şey ise vaatlerdir. Sizi şöyle refaha kavuşturacağız. Türkiye uçacak, kaçacak. Türkiye yüzyılı olacak… Yetmezse bin yılı da olabilir.

Peki, seçimlere kadar iyi hoş da seçimler geçip de aldattıklarınız, onlara verdiğiniz borç senetlerini nakde çevirmek istediğinde ne yapacaksınız? O zaman ne olacak? O bol kese vaatleri nasıl yerine getireceksiniz?

BENİM PARTİM SENİNKİNDEN İYİ KANDIRIR

Bu, tabiatıyla, aldattığınız insanların ferasetiyle ilgilidir. Eğitimli, dünyayı izleyen, okuyan, yazan bir halk, aldatıldığını anladığı andan itibaren, kendini aldatanlara bir daha yüz de vermez, oy da vermez. Fakat o feraset mevcut değilse… O zaman siyasette ve ticarette ahlak gerekmez diye düşünürler. Hatta benim liderim, halkı, senin liderinden daha iyi tavlıyor diye övünebilirler bile!

Hatırlıyorum, Sayın Binali Yıldırım, “Dünyada hiçbir siyasetçinin, seçim öncesi söyledikleri ile seçim sonrası tutumu bir değildir.” mealinde konuşmuştu. Doğru mu? Hem doğru hem yanlış. Bu, muhatap olan halkın ahlaka ne kadar titiz olduğuna, aldatılmayı ne derece hoşgörüyle karşıladığına bağlıdır. Medeni ülkelerde bir siyasetçinin tek yalanı, onu bitirir. O artık siyasetçi değil sadece yalancıdır.

Vaatlerin, seçmen dalkavukluğu tuzağına düşmemenin bir yolu, siyasetçinin eski vaatlerine bakıp ne kadarını yerine getirdiğini sormaktır. Hani yaptıkları yapacaklarının teminatıdır ya. Yapmadıkları da yapmayacaklarının teminatı değil midir? Daha önceki vaatlerine ne kadar sadık kalmış, o vaatler samimi miymiş yalan mıymış? Bu sorgulama size, bugünkü vaatlerin kalitesi hakkında bir fikir verir.

İSTER İNAN İSTER İNANMA

Bakınız, 2011 seçimleri öncesinde yapılan vaatleri görebildiğimiz bir bilgi kaynağı var. O günlerde de tıpkı bugünkü gibi Türkiye’nin nasıl uçurulacağı anlatılıyordu. Türkiye asrına giriyorduk, kesin. Sonra yeni anayasa projesi ve ona paralel bir iddia vardı: “Halk, yeni anayasa diye yanıp tutuşuyor. Her aklı başında insan yeni anayasa istiyor.”

Sonra seçim yapıldı. Ak Parti iktidara geldi. Sonra parti merkezi güzel bir iş yaptı, partinin sitesine bir anket koydu. Ankette, Ak Parti’ye oy vermenizde aşağıdakilerden hangisi en güçlü etmen oldu diye soruluyordu. Sonuçlar, Ak Parti seçmeninin puanlama sırasıyla şöyle:

– Millî Tank üretimi başlıyor. İlk Türk muharebe tankı ‘Altay’ için hazırlıklar son aşamaya geldi (232 puan)

– Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz. (208 puan)

– İstanbul vaatleri (208 puan)

– Tarımda, dünyanın ilk 5’i arasında olacağız (208 puan)

– Yüksek hızlı internet her yerde olacak. (208 puan)

– İlk yerli uçağı uçuracağız. 2023’e kadar, Türk yapımı uçaklar semalardaki yerini alacak. (187 puan)

– Arıkopter (Türk helikopteri) uçmak için gün sayıyor. (182 puan)

– Vize muafiyeti artacak. Türkiye’nin Şengen vize sistemine dâhil edilmesi için girişimlerimizi sürdüreceğiz. (176 puan)

– 1 milyon işsize iş. İşsizlik oranını yüzde 5’e indirmeyi hedefliyoruz. ( 46 puan)

– Kısa ve öz, demokratik ve çoğulcu, yeni anayasa yapılacak. (45 puan)

HÂLÂ VADEDİYOR…

Şimdi okuyucularımdan ricam, şu maddelere tek tek bakınız. O günden bu yana 11 yıl geçti. 11 yıl sonra- insanların Ak Parti’ye oy vermelerine yol açan vaatlerden hangileri ne ölçüde gerçekleşmiş?

Sonra bir de bakın bakalım, ilk vadedilişlerinden 12 yıl sonra, 2023 seçimleri için hâlâ vadedilenler var mı yukarıdakiler arasında? Olacak şey değil ama siz yine de bir bakın. Belki araya birkaç tane kaçıvermiştir.

Üniversite yıllarımdan bir anekdot geldi aklıma… Yukarıdakilerle ne ilişkisi varsa… Bir kongrede bir bilim adamı arkadaşına heyecanla anlatıyor: “Öğrencilerim arasında yeni bir genç var. Müthiş bir gelecek vadediyor. Çok heyecanlı ve mutluyum.” Öyledir, hocalar, parlak gelecek vadeden öğrenci bulunca sevinir. Böyle bir öğrenci bulup bilim âlemine onu tanıtmak, hayattaki gayelerinin en başta gelenlerindendir. Aradan yıllar geçer. 10-15 yıl sonra iki bilim adamı yine bir toplantıda karşılaşır. Hoşbeş sırasında ikincisinin aklına gelir. “Şimdi hatırladım. Hani senin gelecek vadeden bir gencin vardı. Ne oldu ona?” Bizimkinin cevabı biraz acıklıdır: “Hâlâ vadediyor ama artık genç değil.”

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum