İngilizler ne tuhaf insanlar
Bu İngilizler çok tuhaf insanlar. Ne liderin itibarı var ne lidere saygı. Televizyon başbakanlarının başbakanlığa atanmasını gösteriyordu. Altı adet mütevazi otomobilli bir konvoydu. 36 adet Mercedes 600 mü nedir, onlardan yoktu. İnanmayacaksınız belki; İngiliz başbakanları doğru dürüst koruma olmadan dolaşıyor. Boris Johnson’un bir bakkalda alışveriş yapıp sonra makam bisikletiyle tek başına eve gidişini seyretmiştim.
Geçen hafta da yeni başbakan Liz Truss’ın, BBC televizyonunda gazetecilerin engizisyon sorgusuna çekilişini seyrettim. “Bu hareketinizle bütün inanırlılığınızı kaybettiniz! Ne diyeceksiniz?” “Siz bu kanunu Maliye Bakanınız ile uygun adım hazırladınız. Şimdi onun istifa edip sizin kalmanız normal mi?” Bu, bize göre icranın başına hakaret sınıfına giren sorulardan biri, bizzat BBC muhabirinden çıkmıştı. BBC, İngiltere’nin devlet televizyonudur, hatırlatmak isterim.
İnsan başbakan olunca ne yapar? Bir kere, ilk iş, BBC’nin başına kendi adamınızı getirirsiniz. Sonra bir muhabir böyle sorular sorunca da o adamınıza telefon açar ve mesela “Alo Fatih…” diye başlayıp gereğini talep edersiniz. Zaten o muhabir çoktan başbakana hakaretten tutuklanmış olur. Ne demek “Bütün inanırlılığınızı kaybettiniz!” Terörist mi ne!
PARTYGATE
Bizden öğrenecekleri o kadar çok şey var ki… Bizde değil devletin TRT’si, özel televizyonlarda bile böyle bir soru sorulamaz. Zaten bu sorunun sorulacağı program da olmaz. Tepedeki o yüce zata kim soru sorabilir? Vah zavallı İngiltere vah!
Bu gariplikleri görünce İngiltere’de olup bitene biraz daha yakından bakayım dedim. Mesela bizim Ali Kemal’in torunu Boris Johnson neden istifa etti? İnanır mısınız? En büyük kabahatine İngilizler, “Partygate” diyorlar. Hani şu Nixon’u götüren Watergate’ten mülhem. Watergate Oteli’nde ABD istihbaratının muhalif parti üyelerini dinlediği ortaya çıkınca Başkan’ın sonu gelmişti. ABD İngilizlerin türevi olduğu için böyle tuhaflıklar onlarda da var.
Partygate ne? Efendim, İngiliz başbakanlarının yaşadığı Downing Sokağı 10 numarada verilen partilere atıfmış bu söz: Partygate. Bazılarında başbakan da varmış, bazılarında yokmuş. Fakat çılgın partilermiş. İçmişler, sarhoş olmuşlar. Ortalığı dağıtmışlar. Devletin mobilyasına zarar vermişler. Fakat sözde “skandalın” asıl sebebi başka. Partiler, COVID yasakları sırasında veriliyormuş. Yani toplanmanın, maske- mesafe kurallarının uygulandığı dönemde. İngiliz basını, “İnsanlar ölüm döşeğindeki yakınlarını ziyaret edemezken bu edepsizlik nedir?” diye sormuşlar… Ve Boris Johnson’a yol görünmüş. Halbuki aynı dönemde biz parti kongreleri yapıyor, mevlitler okutuyorduk. Gerçi bizde de bunları tenkit eden densizler çıktı ama kimse bunun hükümetimizi devirebileceğini aklından bile geçirmedi. Muhaliflere “Siz kimsiniz ya! Kimsiniz siz sürtükler!” deyip geçtik.
YES MINISTER!
İngiltere’de, “İnsanlar bu haldeyken siz parti veriyorsunuz!” demekle kalmamışlar. Partilere katılanlara tam 126 adet ceza kesilmiş. Kim mi kesmiş? Başbakanlık konutundaki memurların bildirmesiyle ceza kesmeye yetkili olanlar. Dediğim gibi, bu İngilizler tuhaf. O memur o gün, bugündür hâlâ yerinde duruyor.
İngilizlerin eşsiz komedilerinden “Evet Bakanım!” isimlisini hatırlıyor musunuz? Daha sonra “Evet Başbakanım!” olmuştu. O dizide trafik polisi bakanın içkili araba kullandığını görüp ceza keser ve trafikten men ederdi. Ertesi gün bütün gazetelerin manşetleri içkili araba kullanan bakanla doludur. Ben çok şaşmıştım. Meğerse fantezi değilmiş. COVID yasağına uymamak gibi daha hafif bir kabahatin cezası şakır şakır kesilirken içkili araba kullanmak gibi daha ağır bir suçun gereği yapılırdı muhakkak.
BÜYÜĞE HÜRMET BÜYÜĞÜN İTİBARI
Bizim gibi devlet umuruna önem verilen bir ülkede gerçek görevli de trafik polisi de hem sürülür hem de işten atılırdı. (İkisi birden nasıl olur diye sormayın; ben de bilmiyorum.) Zaten bizim bakan araba kullanmaz, birkaç arabalık bir konvoyla dolaşır ve geçtiği caddelerde trafik kesilirdi.
Evet. Görüldüğü gibi İngilizlerde ne büyüğe hürmet ne de itibar var…
Halbuki bizim kültürümüzde… Bizim kültürümüzde ayrıcalıklarla ilgili bir anekdot var aklımda. Rahmetli Doğan Cüceloğlu’ndan dinlemiştim. Ağabeyiyle birlikte oturduğu apartmana girerler. Asansörün üstünde “Arızalıdır” yazılıdır. İkisi yazıyı okuyup merdivenlere yönelir. Tam o anda apartmana kalantor bir başka adam girer ve hâkimane bir sesle kapıcıya seslenir: “Asansör bize de mi bozuk?” İşte bizim kültürümüzde böyle bu işler.
Ama İngilizler böyle işte. Bakan içkili araba kullanırsa ceza görür. COVID yasakları başbakan ve dostları için de geçerlidir: Maske- mesafeye uymak zorundadırlar. Uymazlarsa ceza kesilir. Fakat daha da önemlisi bu bir skandal olarak değerlendirilir ve hükümeti devirir.
Not: Bu yazıya son noktayı koyduktan sonra Başbakan Liz Truss’ın istifa haberi geldi.