Trump dostumuz muydu?
Ne var ki birkaç hafta sonra görevi Biden’a devredecek olan Trump’ın Dışişleri Bakanının bölge ülkelerine gerçekleştirmekte olduğu “veda turu”nun ajandasında Gürcistan, İsrail, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan yönetimleriyle üst düzey görüşmeler yer alıyordu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu nezaketsizliği kınayan bir basın açıklaması yayımladı. Ama onun dışında pek bir tepki gelmedi.
ABD’de başkanlık seçimini Trump’ın yeniden kazanmasını can ü gönülden arzu eden ve hatta Biden’ı uzunca bir süre tebrik etmekten imtina eden bir iktidarı veda ziyaretleri turunun dışında bırakan kişinin Trump yönetiminin iki numarası olduğunu unutmayalım. Trump’ın işbaşına geldikten sonra kurduğu kabinede bugüne kadar yeri değişmeyen iki kişiden birinin Pompeo olduğunu da.
Diğer yandan, ABD Dışişleri Bakanı ülkemize gelmeden hemen önce Fransızların meşhur Le Figaro dergisine verdiği mülakatta Ankara’yı zehir zemberek sözlerle eleştirdi. Türkiye’nin Orta Doğu’daki hamlelerine karşı ABD ile Avrupa ülkelerinin ortak hareket etmesi gerektiğini söyledi.
***
ABD Dışişleri Bakanı’nın aslında mensubu olduğu hükümetin bize yönelik yaklaşımını yansıtan bu tutumu bazılarımızda bir şaşkınlığa yol açmış olabilir. Çünkü Trump yönetiminin ülkemizin “büyük dostu” olduğuna dair bir illüzyon yaratıldı son zamanlarda. Dediklerine göre Trump her ne kadar rahip Brunson olayında hiçbir ABD Başkanı’nın yapmadığı şeyler yapıp “ekonominizi batırırım, ülkenizi mahvederim” diye tweetler atmış olsa da aslında “küresel güçlere karşı mücadelemiz” ortaktı. Dolayısıyla geçtiğimiz aylarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bugüne kadar hiçbir Türk liderin muhatap olmadığı seviyesizlikteki hakaretlerle dolu bir mektup yazıp göndermiş olması önemli değildi. Adam biraz dengesizdi ama Türkiye’nin milli çıkarlarına uygun bir yaklaşımı vardı. Buna mukabil iş başına Biden gelirse mahvolacaktık…
Bu tuhaf ve tutarsız anlatıyı gerçek gibi kabul eden insanlar var toplumda… Onun için Trump kazansın diye dualar ettiler, Biden kazanınca karalar bağladılar. Ne var ki vatanseverlikleri manasız bir Trump destekçiliğine payanda yapılan insanlarımız fena halde yanıltıldılar.
Trump yönetiminin politikalarının Türkiye’nin milli çıkarlarına hizmet ettiğini söyleyebilmek için ya dünyadan habersiz olmak ya da bilerek ve isteyerek yanlış bilgi yaymayı amaçlamak, yani dezenformasyonla görevlendirilmiş olmak gerekir.
***
Trump yönetiminin ne Ortadoğu politikalarının ne de uluslararası ticaret ve global ekonomi hususlarına yaklaşımlarının Türkiye’nin milli çıkarlarına uygun olduğu söylenebilir. Özel olarak ise ne Suriye’de ne Kıbrıs’ta ne de Azerbaycan’da bize müzahir bir tutumu olmadı. Yalnızca özellikle Halkbank davasında ve bununla bağlantılı olarak malvarlığı soruşturmasını da içeren bazı yaptırımlar konusunda sistemin işleyişini yavaşlatma yolunda bir katkısının olduğu söyleniyor. Ama bunu da hangi saiklerle veya ne beklentiyle yaptığını biliyor değiliz. Keza s-400’le ilgili yaptırımların da ertelenmesi Beyaz Saray’ın bir lütfu olarak yansıtıldı ama konu ne masadan kalktı ne de bir çözüme ulaştırıldı.
Hasılı kelam, Trump’ın kimi zaman belirli konularda gösterdiği sebebi meçhul tutumlar dolayısıyla “Türkiye dostu” sayılması herhalde doğru olmasa gerektir. Tam aksine Ankara’ya bazı konularda kapalı kapı temaslarıyla çözüm vadederek iki ülke arasındaki sorunların konuşulup çözüm aranmasına engel olduğu ve bu bakımdan Türkiye’ye iyiliğinin dokunmuş sayılamayacağı düşünülmeli.