Haziranda kesenin ağzı açıldı
Bu yıl haziran ayında tüketim arttı.
Bütçe verilerine göre “Dahilde Alınan KDV” 5 milyar 322 milyon liraya ulaştı. Geçen yıl haziran ayında bu rakam 4 milyar 526 milyon liraydı. Dahilde alınan KDV gelirleri böylece yüzde 17,6 artmış oldu.
Bu oran yaklaşık olarak enflasyon seviyesinde diyebiliriz.
Yılın ilk beş ayında dahilde alınan KDV tutarı 19 milyar 851 milyon liraydı. Geçen yılın ilk beş ayında ise 24 milyar 980 milyon lira KDV tahsilatı yapılmıştı. Böylece yılın ilk beş ayında yüzde 20,5 gerileyen dahildeki tüketimden alınan KDV, haziran ayında yüzde 17,5 artışa döndü.
Ne oldu da tüketim birden arttı?
Yılın ilk beş ayında nominal olarak bile gerileyen KDV tahsilatı, haziran ayında tüketimin geçen yıla göre en azından aynı reel seviyelerde gerçekleştiğini gösteriyor.
Akla ilk gelen sorunlardan biri elbette bayram. Ama bu yıl olduğu gibi geçen yıl da ramazan bayramı haziran ayında yaşanmıştı.
İkinci nokta ise vergi indirimlerinin sona erecek olmasıydı. Burada elbette ÖTV indirimleri vardı. Yani beyaz eşya aldığınızda ÖTV indirimi vardı ama KDV aynen devam ediyordu. O nedenle beyaz eşya olsun, mobilya olsun, otomotiv olsun ÖTV bitişi nedeniyle son fırsat değerlendirilmiş olabilir.
Ama akıllara asıl BDDK düzenlemesi ile getirilen borçlanma imkanları geliyor. Mesela kredi kartına taksit sayısının artırılması yanında bir de kredi kartı asgari ödeme limitlerinin düşürülmesi de bu ay yaşandı.
BDDK’nın düzenlemeleri etkili oldu ise, tüketim artışının temmuz ayında da devam etmesi beklenebilir.
Bir diğer mesele de seçimlerin bitmesi ile tahsilatın başlaması olabilir. Çünkü seçimlerin ertesinde bir çok mükellefe “borcunu öde” yazıları gitmeye başladı.
***
Haziran ayında dikkat çeken bir başka nota ise “Gelir Vergisi Tevkifatı” kalemindeki artış. Yılın ilk beş ayında yüzde 17,2 artışla 57 milyar 152 milyon liraya ulaşan kaynakta kesilen gelir vergisi haziran ayında yüzde 24,1 artış gösterdi.
Genellikle çalışan sayısını ilgilendiren bu vergi kalemi haziran ayında gelir vergisi kesintisinin geçen yıl ile nerede ise aynı düzeyde olduğunu gösteriyor. Aynı düzeyi reel anlamda söylüyorum. Hatta kişi bazında bir artış bile olmuş olabilir.
Temmuz ayında bu artış olsa, ücretlere zam diyerek bir açıklamada bulunmaya çalışabilirdik. Ama haziran ayında ortalama ücret artışı olsa bile çalışan sayısının da en azından aynı seviyede olduğuna işaret ediyor.
Buna rağmen yine haziran ayında İş-Kur kayıtlarına 333 bin yeni işsizin iş aradığı düşüldü. Böylece İş-Kur kayıtlarında işsiz sayısı 4 milyon 418 bin kişiye ulaşırken, bu sayı geçen yıl haziran ayında 2 milyon 622 bin kişide kalmıştı. Nereden bakarsanız bakın, işsiz sayısı yüzde 70’e yakın artarken, kaynaktan kesilen gelir vergisi de yüzde 24,1 artışla 11 milyar 852 milyon liraya yükseliyor.
***
Bu kadar vergi artışına rağmen haziran ayında toplam vergi artışı sadece ve sadece yüzde 5’de kalıyor. Hatta tütün ürünlerinden alınan vergi bile yüzde 50,4 artışla 5 milyar 47 milyon liraya ulaşmasına rağmen toplam vergi geliri reel anlamda gerilemeye devam ediyor.
Çünkü, geçmiş yıllarda ithalattan alınan vergi kur yüksekliği nedeniyle gerilese de nominal artış oluyordu. Mesela bu yılın ilk altı ayında ithalden alınan vergi yüzde 4,7 artışla 65,6 milyar liraya ulaşıyor. Ama haziran ayında ithalden alınan vergi yüzde 17,2 düşüşle 9 milyar 936 milyon lirada kalıyor.
Akaryakıt üzerinden alınan vergi de ilk 6 ayda yüzde 4,4 azalışla 27,2 milyar lirada kalıyor. Böylece iç tüketime dayalı vergi artışına rağmen toplam vergi gelirleri, yüzde 15 enflasyona rağmen sadece yüzde 5 artışta kalıyor.
Yine de hem iç tüketim vergilerindeki artış, hem de kaynaktan kesilen gelir vergisindeki artış umut verici işaretler olarak görülebilir. Umarız bu veriler sürdürülebilir bir şekilde önümüzdeki aylarda da karşımıza çıkar.
Mesela tüketim borçlanmadan gelme ihtimali;
gelir vergisinin de İş-Kur kaynaklarından finanse edilen göstermelik ek istihdam ile gerçekleşmesi sonuçta bir şey değiştirmeyecektir. O nedenle bütçe verilerini de diğer veriler eşliğinde izlemeye devam edeceğiz.















23 Temmuz 2019 16:30 Karar Okuru kardeşim, Senin tabirinle Herkesi hain ilan eden hainlerden değilim. Hain olarak nitelediğmiz kişiler, FETÖ ağzıyla konuşup bu ülkenin nimetlerinden en üst seviyede yararlananlar, PKK ağzıyla konuşup vatanperver gözükenlerdir. Bu ülkeye S 400 alınmasın mı, Bu ülke Doğu Akdeniz'de ki haklarını savunmasın mı. 2002 öncesindeki gibi "vur ensesine tokadı otursun yerinde"mi olsun.
Yanıtla (0) (0)Bir hukuk 3. Sınıf öğrencisi olarak hedefim, okulu bitirip ticaret mahkemesine hakim olmak sonra bir 10 seneden sonra bir 5 sene boyunca ayda 16bin tl maaş alıp sermaye biriktirip istanbulda kalabalık bir mekanda bir akrabanın adı üstüne dönerci açmak. :) daha sonra da kahve dukkanlari acacam.Firsat bulursam bir kac arazi de kapatacagim. Ecrimisilini verip hazine arazilerini hayvancilik icin kullanip sonra da kismetse gokdelenler dikecegim. Istanbul tasi topragi altin.
Yanıtla (0) (0)bizi suya götürüp susuz getirdiler. şimdi matarainin dibinde su gördük diye ne oldu bak diyorlar. dolar düştü , düşmez deniyordu düştü. daha ne istiyorsunuz bu reisten? Dolari düşürdü. Aklimiza gelmeyecek ne krizlere soktu bizi. Ama cikardi da. mesela , rahip krizi unutulmazlar arasina girer. rus ucagini düşürülmesi desen , başka bir resital. sonra devletin taa içine çöreklenmesine göz yumulan fetönün kalkışma krizi var. safari gibi valla, hepsini reis yapti. şimdi düz yola cıkaracak bizi, az bekleyin
Yanıtla (0) (0)Niye satıyoruz Mustafa ? Kıtlık mı var, savaş mı ? Erdoğan ülkeyi yönetemiyor. Koymayalım mı, sorunun adını ?
Yanıtla (0) (0)bak bilader! Öncelikle anlamadığın işlerde ahkam kesecek kadar özgüvenin olması iyi birşey gibi görünebilir. Fakat, deyim yerindeyse, aslında milletin maskarası oluyorsun. Ekonomi dediğin öncelikle üretme ile olur faiz ve dolar ile değil. bu da benim sana kıyağım olsun.
Yanıtla (0) (0)her ülkede hain var ama bu ülkenin haini de, herkesi hain ilan edenler.
Yanıtla (0) (0)Güzel hocam tabiki her ticarette olduğu gibi, bizim gibi gelişmekte olan ve üç bir yanı denizlerle dörtbir yanı hainlerle çevrili olan ülkelerde de gün gelir kazandığını biriktirirsin, gün gelir biriktirdiğini yersin. Bu ülkede yokluk diye bağıranlar ellerindeki cep telefonunu satsa üç ay idare eder, altındaki arabayı satsa 10 yıl idare eder.
Yanıtla (0) (0)İbrahim hoca ne oldu Ekonomi kötü battik bittikti.para yok paraydik.simdi tüketim artti,vergi düştü falan mı diyorsun.
Yanıtla (0) (0)Bu yorumcu kutlanmayı hak ediyor. Tüm yorumlarında İ-RO-Nİ yapıyor ama KARAR okuyucuları her seferinde Yİ-YOR. Oldukça zeki. AKP'li trollerin zeka seviyesinin epeyce üzerinde. Acaba, konusu Türk Toplumunu Gaza Getirmek olan bir tez için alan çalışması mı yapıyor, diye düşünüyorum. :)
Yanıtla (0) (0)Rakkamlar üzerinde bu kadar durmaya gerek varmı? 82 Milyon nüfusun 26 Milyonu eğitim öğretimle iştigal ediyor. Böyle bir ülkenin kalkınması mümkünmü?
Yanıtla (0) (0)ARKADAŞLAR, SENE SONUNDA TOTAL E BAKMAK GEREKİYOR, VERGİ GELİRİ NASIL NE ŞEKİLDE OLACAK, ÜLKEMİZ ÇOK ZORLU SÜREÇLERDEN GEÇİYOR, HAZİNE FAİZ SORUNUNU ÇÖZER İSE ÜRETİM VE TÜKETİM ARTAR VE BÖYLECE KATMA DEĞER OLUŞUR. LÜTFEN ENSEYİ KARARMAYALIM,
Yanıtla (0) (0)Bir çok ekonomist resmi rakamlara güvenmiyor siz böyle yazdığınıza göre guveniniz var demekki
Yanıtla (0) (0)Ben uzun zamandır ancak mecburi harcamalarımı yapıyorum. Gelecek ile ilgili ne bir planım var ne de gerçekleştirebilecek gücüm. Karnımız doyuyor, bir çatımız var (kira tabi ki) ona da şükür.
Yanıtla (0) (0)Çok harcama yaptık bu yazıyı yazdın az harcama yapsaydık durgunluk var diyecektin.Bak kardeş,problem şu faiz ve döviz artışlarıyla Türkiye'nin ekonomik dengesi bozuldu.Bu dengeler yerine oturuncaya kadar problem sürecek.Bu tek başına değerlendirilebilecek bir olay değil.Bunun bir boyutu Suriyeli mülteciler,bir boyutu doğu Akdeniz,bir boyutu S 400 ve ABD tehditi.
Yanıtla (0) (0)