Kartal zirveye alıştı
Yine terörün insanlık dışı ve alçak yüzü. Yine ağır ve yas dolu bir atmosfer. Taksim’deki saldırıda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa, milletimize başsağlığı diliyorum. Artık teröre karşı topyekun tavır almanın, gerçek bir toplumsal dayanışmanın zamanı. Teröre boyun eğmeyeceğiz. Terörün oluşturmaya çalıştığı kaygı ve kaos ortamına set çekeceğiz. Böyle bir günde maç yazısı yazmak kolay değil, ama inatla yazacağım. Hayatın her anında ve alanında teröre karşı direneceğiz.
Gelelim maça. Maç öncesi bütün ibreler Beşiktaş’ı gösteriyordu. Pozitif futbolu yeğleyen ve bu yanıyla tam Beşiktaş’ın istediği tipte bir takım olan Antalya’nın savunma zaafları da ortadaydı. Bu maça kadar yedikleri 42 gol bunun kanıtı. Hücum varyasyonlarında zorlanan bir takım. Hücum yükü hem oyun kurucu hem golcü olarak Eto’o’nun omuzlarında. 38 golün 16’sı ondan. Buna bir de dış saha performansının yetersizliğini ekleyelim: 12 maçta sadece 2 galibiyet, 2 beraberlik. Kağıt üzerinde fazla zorlanmayacağı bir maçtı Beşiktaş’ın. Özellikle de erken bir gol bulması durumunda.
KALİTESİ HER DERDE DEVA
Oysa maç hiç de öyle başlamadı. Beşiktaş tempolu ve organize bir görüntü vermedi. Belki yeterince gol girişimi üretti ama rakibine baskı kuramadı. Bunun temel nedeni de Oğuzhan-Sosa ikilisinin ilk 20 dakika gereken etkinliği sergileyememesi ve biraz da K. Frei’ın kanadının aksamasıydı. Ama ne güzel bir tesadüf ki gol Oğuzhan-Sosa işbirliğiyle geldi. Kalitesi her derde deva bu ikili, gördükleri ilk açığı affetmedi. Bu ikili birbirine ne kadar yakın oynarsa, bu sonuç kaçınılmaz oluyor.
Sonrası? Bolca geniş alan ve pozisyon olmalıydı. Ama geniş alanları bulan Antalya oldu daha çok. Orta sahadaki dağınıklık sürdü. Bunu şampiyonluk stresine bağlıyorum. Yoksa bu kadar iyi seri pas yapan bir takımın bunca pas hatası normal değil. 1. yarı gol girişimlerinde Beşiktaş’ın 8’e 5 üstünlüğü var. Beşiktaş için 8 sayısı normal, ama 5 sayısı Antalya’ya oynayacak alan verdiğini de gösteriyor.
ŞAMPİYONLUK KOŞUSU SÜRÜYOR
2. yarı Beşiktaş’ın gol sayısını artırması, bir süredir uzağına düşmeye başladığı (son 9 resmi maçta sadece 12 gol; yani ortalama 1,3 gol) “skorer takım” kimliğine dönmesi şarttı. 2. yarının başlarında Beşiktaş’ın 2 net penaltısını vermeyen Hüseyin Göçek buna engel oldu. Diyecek şey bulamıyorum. Dk. 51-63 arası tam 7 gol girişimi üretti Kartal, bunun meyvesi gol olmalıydı. Göçek gözünün önündeki pozisyonları ıskalamayıp skor 2-0’a gelse, çok rahat bir maç yaşayacaktı Beşiktaş.
Elbette bu saatten sonra öncelik 3 puanda. Beşiktaş puanları heybeye koyup şampiyonluk koşusunu sürdürdü. Stoperde Trabzon maçı sonrası bir kez daha fırsat bulan Necip ve kalede sürpriz Boyko göz doldurdu. Beşiktaş taraftarı bugünkü derbiyi büyük bir gönül rahatlığıyla izleyecek.