Türkiye’ye yönelik kötücül planlar, stratejik hesaplar var. Bunları yok sayamaz, iç siyasetin körleştirici muhalif konum alışlarına hapsedemeyiz. İstihbarat kuruluşlarının aklına teslim olmuş müttefiklerimiz var. Erdoğan ve Ak Parti üzerinden ince ince işlenip çarpıtılmış, sürekli dolaşıma sokulan bir Türkiye imgesi var.
Şimdi aşırı tepki ve içe kapanmacı tutumlar üretmenin zamanı değil. Şimdi müttefiklerimizi akıl çizgisine çekmenin, bizim tezlerimizin onların çıkarlarına da daha uygun olduğunu iyice anlatmanın zamanı. Mevcut tasarım ve öngörülerinin yanlışlığını gösterme, herkesin akılcı olanda buluşmasını temin etme zamanı. Hepimize görev düşüyor. Bunu biz başaracağız. Biz bunu başaracağız. Hepimiz. Tek tek ve hep birlikte.
Bölgemize ilişkin en adil ve kuşatıcı perspektife sahip olan biziz. Şimdi bunu daha da geliştirip pekiştirme ve tüm aktörlere benimsetme zamanı. DAEŞ zor bir eşikte esasen. Bundan sonra manevra alanı genişlemeyecek, daralacak. Suriye ve Irak’ta kimi küresel ve bölgesel aktörler mevzi kazanma, konum güçlendirme konusunda doyma noktasında. Bundan sonra manevra alanları genişlemeyecek, uluslararası gerçeklik ve strateji düzleminde daralacak. Hedef küresel yıkım değilse, eşyanın tabiatı bunu zorunlu kılacak.
PKK Türkiye sınırları içinde hızla marjinalleşiyor. Devletin geçmişteki yanlışları nedeniyle devşirdiği ve korku salarak baskıladığı toplumsal tabanıyla arası açılıyor, kitlesel eylem beklentilerini yitiriyor. Önlerine gelen fırsatı tepen siyasal uzantıları da öyle. Daha güçlü bir stratejik açılım eşliğinde terörle mücadeleyi kararlılıkla sürdürürken, bölücü örgüt çizgisinin taleplerinden ayrıştırılmış ve bölge insanının muhatap ve çözüm ortağı kılındığı bir toplumsal gelişim, reform ve bütünlük anlayışını daha ileri bir düzeye taşıyabiliriz, taşıyacağız. Bunu biz başaracağız. Biz bunu başaracağız. Hepimiz. Tek tek ve hep birlikte.
FETÖ’nün ve hamilerinin, akıl babalarının parçalayıcı, kutuplaştırıcı, darbeci zihniyetinden, darbeyi bir kurtuluş çağrısı olarak kurgulayan karanlık düşgücünden, buna çanak tutan her türlü bakış açısından, ardındaki istihbarat aklının toplumsal gerçekliği okuma güdüklüğü nedeniyle akıldışılaşmış terörün umutsuz girişimlerinden, siyaset alanını tahrip etmeye yönelik gerçekdışı çözümleme ve hinliklerden tümüyle kurtulacağız. Bunu biz başaracağız. Biz bunu başaracağız. Hepimiz. Tek tek ve hep birlikte.
Demokrasimizi koruyacak, bir yönetsel sistem değişikliğiyle güçlendirecek, 27 Mayıs 1960 cuntasından bu yana on yıllarımızı heba eden siyaset dışı yöntemleri artık geri dönülmez biçimde tarihe gömecek, yalnızca siyaset üzre yürüyecek, 15 Temmuz’da olduğunca geri adım atmayacak, milletçe kenetlenecek, dünyaya bir toplumsal dayanışma dersi vereceğiz. Bunu biz başaracağız. Biz bunu başaracağız. Hepimiz. Tek tek ve hep birlikte.
Milli seferberlik budur. Dünyada bunu başaracak pek fazla toplum yoktur. Terör kampanyalarının, bozguncu girişimlerin üstesinden geleceğiz. 15 Temmuz’da yaptık, yine yapacağız. Çıplak ellerimizle, bayraklarımızla, inanç ve kararlılığımızla, demokrasi ve sandık aşkımızla. “Sen ben yok, Türkiye var” diyeceğiz. Sen sen olasın, sen kalasın diye. Ben ben olayım, ben kalayım diye. Geleceğimizi birlikte kuralım diye. Bunu biz başaracağız. Biz bunu başaracağız. Hepimiz. Tek tek ve hep birlikte.
Bunları yazarken ne hamaset gözetiyorum, ne içi boş bir duygusallığa savruluyorum. Bunları yazıyorum, çünkü toplumsal dayanışma konusunda nice zorlu sınav vermiş bir ülkenin çocuğuyum. Bu toplumun ortaklaşa hafızasına, tarih bilincine güveniyorum. 70 yıllık demokrasi serüvenimize, bu toplumun demokrasi ve sandık aşkına, bu uğurda nice tuzağı bozmuş ve hep siyaseti gözetmiş olmasına, değişim ve gelişim iradesine güveniyorum. Devlet ve siyaset üzerine düşeni yapacak. Biz de kendi üzerimize düşeni. Terörü toplumsal dayanışmayla ardımızda bırakacağız. Evet, bunu biz başaracağız. Evet, biz bunu başaracağız. Hepimiz. Tek tek ve hep birlikte.
