Sağduyu çağrısı
Bundan 20 sene kadar evvel, Arjantin’de, ASALA camiasından Ermenileri yakından tanıyan bir Türk genciyle tanışmıştık.
İntibalarını paylaşmasını istediğimde şunları anlatmıştı:
“Evlerinde, işyerlerinde, cemiyet toplantılarında hep 1915’i konuşuyorlar. Yıl boyunca 24 Nisan için hazırlık yapıyorlar. Arjantin ve komşu ülkelerdeki basın-yayın organları, sivil toplum kuruluşları, parlamentolar ve hükümetler nezdinde lobi faaliyetlerinde bulunuyorlar. Broşürler bastırıyor, afiş ve pankartlar hazırlıyor, salonlar tutuyor, toplantılar düzenliyorlar. Türkiye Büyükelçiliği’nin önündeki gösteri için çürük yumurtalar hazırlıyor ve hangi Türkçe küfürleri savuracaklarını kararlaştırıyorlar. Nihayet 24 Nisan günü büyükelçiliğin önünde toplanıyor, slogan atıyor, sövüp sayıyor, binaya çürük yumurta atıyor ve akşam olunca da dağılıp gidiyorlar. O gece dinleniyorlar. 25 Nisan sabahı da gelecek 24 Nisan için hazırlıklara başlıyorlar.”
Böyle hayat mı olur?
Millet olarak bütün varlıklarını “soykırım” davasına armağan eden, küllerinden dirilip kendilerini bir millet olarak yeniden üretmek yerine tarihin derinliklerinde kalmış bir milletin acı hatırası olmayı seçen insanlar…
Hazin.
***
Söz yine Hrant Dink’te:
“Ermeni kimliğinin sağlığını Fransız’ın, Alman’ın, Amerikalının ve ille de Türk’ün soykırımı kabul edip etmemesine endeksli bir durumda bırakmak, Ermeni dünyasının artık terk etmesi gereken bir hatadır. Gayrı bu hatadan uzaklaşmanın ve ‘Türk’ü Ermeni kimliğindeki bu etkin rolünden ötelemenin zamanı gelip de geçmiştir.
“Ermeni dünyasının, tüm ortak performansını dünya üzerinden ‘Türk’e baskı uygulamaya ve soykırımı kabul ettirmeye ayırması, ne yazık ki kimliğin uyanışını erteleyen koca bir zaman kaybından başka bir şey değildir.
“Ermeni dünyası, kimliğinin geleceğine bundan böyle öylesi kavramlar yüklemelidir ki bu kavramlar bu ulusun körelmiş üretim yeteneğini tekrar fişekleyebilecek iticilikte olsun.
“İşte bu nedenle, ‘Kendi acısını sırtlayacak ve gerekirse mahşere kadar da onuruyla kendisi taşıyacak’ bir anlayışı Ermeni kimliğine hâkim kılmak en temel yönelim olmalıdır.
“Ermeni dünyasının kendisini ‘Türk’ten (‘Türk’le hesaplaşmaya endekslenmenin çağdaş Ermeni kimliği üzerindeki tayin edici rolünden -H.A.) kurtardığında, kimliğinde bir boşluk yaşayacağını ve özellikle de Diaspora Ermenilerinin kimliksel çözünürlüğünün hız kazanacağını sananlar aldanırlar.
“Ermeni kimliğinde ‘Türk’ten geriye kalacak boşluğu dolduracak çok daha yaşamsal bir olgu söz konusudur, o da bizatihi bağımsız Ermenistan devletinin varlığıdır.
“Bundan on beş yıl önce var olmayan bu yeni heyecan, artık her türlü etkinin ve etkenin üstünde Ermeni kimliği üzerinde büyük bir rol oynamaya namzettir.
“Ermeni dünyasının geleceğini, bu minik ülkenin gelecekteki refahına ve içinde yaşayanların mutluluğuna endekslemesi aynı zamanda kendi kimliğini rahatsız eden sancılardan kurtuluşunun da bir işareti olacaktır.”
(Agos, 30 Ocak 2004)
***
Ermenistan’da hakim olan halet-i ruhiye de pek ümit verici değil maalesef.
Azerbaycan’ın Yeni Müsavat gazetesindeki -geçen Salı günü bu köşede çıkan yazıyla ‘pişti’ olan- bir makaleden:
“Anlaşılıyor ki, Ermenistan 44 günlük savaşta uğradığı büyük mağlubiyetin tesirinden uzun süre kurtulamayacak. O nedenle, Biden yönetiminin ‘jenosit hediyesi’ ile bazı taşkınlıklar yapma gereğini duyacak. Erivan yönetimi böyle davranışlardan imtina edip Azerbaycan’la ilişkilerini düzeltme kararı verinceye kadar da Ermenistan abluka altında kalmaya devam edecek. Neticede Ermenistan yine bölgesel inkişaf (gelişme, kalkınma) projelerinin dışında kalmış olacak. Azerbaycan ise geleceğe yönelik planlar kuruyor. Başkan İlham Aliyev’ın -BM Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu toplantısında- dünya kamuoyuna takdim ettiği öncelikli hedefler, Bakü yönetiminin inkişafa yoğunlaştığını gösteriyor ve Azerbaycan’a gelecek yıllarda ciddi bir yükseliş seviyesi vaat ediyor. Bu bakımdan, Ermenistan’ın attığı veya atmaya hazırlandığı adımlar Bakü yönetimi için tehdit teşkil etmekten uzak. Erivan yönetiminin siyasi maceraları, Ermenistan’ı felakete ve sefalete sürüklemekten başka bir işe yaramaz. Dolayısıyla, şapkasını önüne koyup düşünmesi gereken taraf Ermenistan’dır.” (Elçin Halidbeyli)
Kendileri bilir, evet.