Sabah Namazı Devrimi
Dünkü yazımızın sonunda bıraktığımız yerden devam edelim...
Adem Özköse ve arkadaşlarının kitap okuma grupları, iyilik ve güzelliği tahsil etmekle kalmıyor, tatbik de ediyor.
Sabah Namazı Devrimi’nin çekirdek kadrosunu oluşturuyor bu güzide topluluk.
***
Nedir Sabah Namazı Devrimi?
Adem Özköse anlatıyor:
“Elimizden geldiğince yeryüzünde iyiliği, güzelliği, yaymak; arkamızda güzel izler bırakmak gibi bir hayalimiz var. Bu hayalin peşinden giderken bu üç buçuk yıl içinde Patani’ye Furkan Doğan Yetimhanesi, Moro’ya Yasin Börü İlkokulu, Ruanda’ya Erbakan Camii yaptırdık. Şu anda da Somali’ye Eren Bülbül Yetimhanesi yaptırıyoruz. Ayrıca Üsküdar-Mihrimah Sultan Camii’nde her ay düzenlediğimiz sabah namazı buluşmalarında bir taraftan gençler arasında namazın yaygınlaşmasını sağlamaya, diğer taraftan kamuoyunun dikkatini hem kendi toplumumuzun hem de ümmetimizin sorunlarına çekmeye çalışıyoruz. En son sabah namazında başta bonzai olmak üzere uyuşturucu madde bağımlılığı hakkında bir program düzenlemiştik.
“‘Ekibin ismi niçin Sabah Namazı Devrimi?’ diye soranlar var. Bunu da açıklayayım: Bir gece ‘Sabah namazlarında gençlerle buluşup bir sabah namazı devrimi yapsak’ diye bir tweet attım. Bu tweet’e yoğun bir karşılık gelince gençlerle sabah namazlarında buluşmaya başladık. Böylece bugün Türkiye’nin her tarafına yayılan sabah namazı buluşmalarının fitili ateşlenmiş oldu. Arkadaşlarımızın çabalarıyla Üsküdar Mihrimah Sultan Camii’nden tüm Türkiye’ye dalga dalga yayılan sabah namazı buluşmaları bir kültür, gelenek haline geldi.
“Bugün yüzlerce dernek, vakıf, arkadaş topluluğu Türkiye’nin dört bir yanında sabah namazı buluşmaları düzenliyor. Hatta sabah namazı buluşmalarına devlet de el attı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı da sabah namazı buluşmaları düzenlemeye başladı. Yani bir anlamda Türkiye’de bir sabah namazı devrimi yaşandı. Bundan dolayı bizim ekibin ismi Sabah Namazı Devrimi olarak kaldı. İsim konusunda hiçbir ısrarımız yok. Sadece Müslüman olmak, Müslüman gençler olarak anılmak da
bize yetiyor.
“Davamız, İ’lâ-yı Kelimetullah. Kızıl elmamız iyilik, güzellik ve adaleti; Kelimetullah’ı ulaştırabildiğimiz kadar uzağa ulaştırmak. Bunun için işe önce kendimizden başlamamız gerektiğine, kendi kalplerini, zihinlerini, yaşayışlarını güzelleştiremeyenlerin asla dünyayı güzelleştiremeyeceklerine inanıyoruz. Fakat bir taraftan kendimizi yetiştirirken diğer taraftan da sürekli aksiyon, hareket halinde olmaya çalışıyoruz. Kamplar, ziyaretler, geziler, konferanslar, ümmet iftarları, futbol organizasyonları, gerektiğinde gösteriler, yürüyüşler düzenliyoruz.”
***
Sabah Namazı Devrimcilerini biraz daha yakından tanıyalım:
“Hangi gruptan olursa olsun Müslümanları çok sevmeyi, İslam’ı anlarken itidal ve istikamet çizgisini gözetmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Ekip olarak sokağa, sloganlara, hayâl kurmaya önem veren bir yönümüz var. Fakat ciddi okumalara dayanmayan, fikri ve kültürel zemini zayıf olan çabaların uzun vâdeli olmayacağını savunuyoruz.
“Aslında bizim arkadaş grubumuz hepimizin ilmi, fikri, kültürel, ahlaki olarak yetişmesi için bir çatı görevi görüyor. Gençlerin büyüklerle, tecrübeli kişilerle, özellikle ilim ve kalp ehliyle sürekli irtibatları olması gerekiyor. Zaman zaman hocaefendileri, davaya katkısı olan ağabeylerimizi ziyaret ediyoruz. Bu yıl Muhammed Emin Yıldırım Hoca’yla sahabe üzerine aylık dersler yapıyoruz.
“Kapitalist dünya düzeninin, modern hayatın, teknolojinin, markaların, imajların, alışveriş merkezlerinin, çıkara dayalı ilişkilerin dünyayı, insanların hayatlarını nasıl kuşattığının farkındayız. Bu kuşatmayı kırmak için fıtrata, kalbe, masumiyete, dostluğa, vefaya, sohbete, karşılıksız iyiliğe dönmeliyiz. Biz buna inanıyoruz.
“Bir de ekip olarak Müslümanların aralarında sorun olacak tartışmalı konulardan, kim hakkında olursa olsun dedikodu ve gıybetten uzak durmaya çalışıyoruz. İstişareye, ortak akla önem vermenin rahmet ve bereketini de hayatımızın, çalışmalarımızın her alanında görüyoruz.”
***
Sözlerini, üstad Necip Fazıl’ın şu mısralarıyla noktalıyor Adem Özköse:
“Yarın elbet bizim, elbet bizimdir / Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir.”