Irkçılık da sarhoş eder
İstanbul Yenikapı-Hacıosman metro hattında Senegalli Davut Bey (soyadı hiçbir yerde geçmiyor) ve ailesi, bir ırkçının sözlü saldırısına uğradı. Bu alçaklığa şahit olan diğer yolcular o alçağa tek laf etmedi, Senegalli kardeşlerimizi tek kelimeyle savunmadı. Bazıları olayı gülerek izledi. Hoşlarına gitti demek.
Alayına yazıklar olsun!
Saldırgan alkollüymüş. Sevgili Yaşar Yavuz’un dediği gibi: “Sadece içki değil, ırkçılık da sarhoş eder.”
***
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Davut Bey ve ailesini ziyaret etti. İkamet izniyle 11 senedir Türkiye’de bulunan aileye yönelik davranıştan büyük üzüntü duyduğunu dile getirdi, “Böyle bir davranışı kabul etmiyoruz” dedi. Davut Bey’in kızları Rukiye ve Fatma’ya hediyeler verdi. Allah razı olsun.
Soylu’nun ziyarete dair tweet’i:
“Senegalli Davut, tertemiz bir insan... Eşi, kızları Rukiye ve Fatma, metroda uğradıkları ırkçı saldırıya çok üzülmüşler... Biz, Müslümanız. Bizde yabancı düşmanlığı olmaz, olamaz; bunu reddederiz. Siyasete alet edecekler diye boynumuzu eğmedik, eğmeyiz...”
Ne yazık ki biraz eğdiler, eğiyorlar boyunlarını. Ankara’daki “Somali Sofrası” lokantasının isminin polis zoruyla değiştirilmesi, Türkiye’nin kontrolündeki Suriye topraklarında yaşayan ailelerine bayram ziyaretinde bulunmak isteyen Suriyeli mültecilere iki bayramdır izin verilmemesi vesaire, “siyasete alet edecekler” korkusuyla ırkçılara ve yabancı düşmanlarına ödün vermek değilse nedir?
Tabii ki bu ödünler, mültecileri hedef gösteren malum muhalefet partilerinin söylem ve eylemleriyle aynı kefeye konulamaz. Son tahlilde ırkçı/yabancı düşmanı dalgayı kırmaya, dolayısıyla o dalganın boğabileceği insanları korumaya çalışıyor AK Parti iktidarı. Ama ödün ödündür.
Kamuoyunu ırkçılığa/yabancı düşmanlığına karşı aşılayarak malum muhalefet partilerinin o menfur tezviratını boşa çıkaracak geniş kapsamlı (sosyal, kültürel, sanatsal…) bir aydınlanma kampanyasına ihtiyaç var. Ne yazık ki AK Parti iktidarı, elindeki muazzam imkânlara rağmen bu ihtiyacı karşılamakta çok yetersiz kaldı, kalıyor. Ve o yetersizliği söz konusu ödünlerle ‘telafi’ etmeye çalışıyor.
***
Malum muhalefet partileri deyince…
Artık bizim de bir AfD’miz (Almanya İçin Alternatif Partisi) var: Zafer Partisi. Ne yazık ki bazı ‘ana akım’ muhalefet partileri de AfD’vari eğilimler sergileyebiliyor. Bunlar son zamanlarda söylemlerini biraz yumuşatmış olsa da o söylemlerin işaret ettiği yer Zafer Partisi’nin işaret ettiği yerden farksız.
AfD benzetmesi Alman medyasında da yapılıyor. (Alman siyasetindeki ırkçı/yabancı düşmanı dalgayla ilgili haberler ve yorumlar okumayı kanıksamıştık. Almanlar da Türk siyasetindeki ırkçı/yabancı düşmanı dalgayla ilgili haberler ve yorumlar okumayı kanıksamaya başladı.) Mesela Telepolis adlı haber-yorum sitesinde Elke Dangeleit, “Türkiye’de yükselen ırkçılık” başlıklı makalesinde diyor ki:
“Sağcı muhafazakâr Demokrat Parti üyesi -eski meclis başkanı- Hüsamettin Cindoruk, sınır şehri Hatay’daki Suriyelilerin, kendilerini oranın sahibi gibi görüp Türklerden bölgeyi terk etmelerini istediklerini iddia ediyor. Böyle açıklamalar ırkçılığın değirmenine su taşıyor. Bu argümantasyonu Almanya’dan da biliyoruz; bilhassa AfD kullanıyor. Türkiye’de sağcı partilerin yanında Kemalist CHP de Araplar aleyhindeki ırkçılığı besliyor. Almanya’da bu parti yanlış olarak hâlâ sosyal demokrasiyle özdeşleştiriliyor.”
Yazısına şöyle devam ediyor Dangeleit:
“Partinin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriyeli mültecilerin geri gönderilmesini talep ediyor ve şimdilerde Afgan mülteci korkusunu da besliyor. Bolu’nun CHP’li belediye başkanı Tanju Özcan, başka ülkelerden gelen insanları, yüksek su faturalarıyla şehirden kovalamak istiyor. ‘Yabancılara yardımları kesmek veya iş ruhsatı vermemek yetmiyor’muş. ‘Gitsinler’miş. Bu safi ırkçılıktır ve Alman faşizminin başlangıcını hatırlatıyor.”(https://www.heise.de/tp/features/Wachsender-Rassismus-in-der-Tuerkei-6152604.html?seite=all)
***
Irkçı/yabancı düşmanı dalganın kırılması dileğiyle, bayramınızı tebrik ederim.