IKBY ile yeniden yakınlaşmanın gereğine dair
Ankara, bağımsızlık referandumu sürecinde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile adeta köprüleri atmıştı.
O süreç geride kaldı, IKBY bağımsızlık iddiasını çoktan rafa kaldırdı, ama Ankara-Erbil hattı bir türlü ihya olmadı.
Karşılıklı iyi niyet beyanları yok değilse de, geçmişteki mükemmel münasebetlerin yeniden kurulmasına yönelik hatırı sayılır bir gelişme yaşanmadı ve yaşanmıyor.
Mesela, Erdoğan-Barzani görüşmesi gibi bir gelişme…
IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani’nin aylardır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan randevu beklediği ve alamadığı mâlum.
Bir iddiaya göre Erdoğan, dengi olmadığı için görüşmüyor Neçirvan Barzani ile.
Bu iddiayı ciddiye almak mümkün değil, çünkü Erdoğan daha evvel dengim değil demeden Neçirvan Barzani ile defaatle görüşmüştü.
Üstelik, Mesud Barzani’nin 29 Ekim 2017’deki istifasından beri, Neçirvan Barzani IKBY’nin ‘de facto’ başkanı; eskisinden daha itibarlı bir konumda.
***
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Neçirvan Barzani’nin randevu talebiyle ilgili olarak 1 Kasım 2017’de şöyle bir açıklama yapmıştı:
“Geçmişte de biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanımız çeşitli vesilelerle Sayın Neçirvan Barzani’yi kabul etti, Irak Bölgesel Yönetimi’nin başbakanı sıfatıyla. Mesud Barzani’nin görev süresinin uzatılmamasıyla, yetkilerin Neçirvan Barzani’ye devredilmesi yeni bir tablo ortaya çıkarıyor. Tabii ki bu talepler değerlendirilir, Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirindedir. Kendilerinin uygun görmesi halinde, uygun zaman ve zeminde bu görüşmeler yapılır. Bunun için Erbil yönetiminin hâlâ birtakım adımlar atması gerekiyor.”
Bu işi böyle ağırdan ağırdan almak ne kadar doğru?
Erbil iyice ıslah olsun diye beklemek, IKBY’nin Türkiye’den iyice uzaklaşması ve hatta Türkiye aleyhtarı bir pozisyon alması sonucunu doğurabilir.
Erbil nasıl Ankara’yla bir an evvel yeniden yakınlaşma ihtiyacını hissediyorsa, Ankara’nın da Erbil’le bir an evvel yeniden yakınlaşma ihtiyacını hissetmesi gerekirdi.
Bağımsızlık referandumu sürecinde IKBY’ye gösterilen tepkilerdeki bazı aşırılıklar, sadece Iraklı Kürtler arasında değil Türkiyeli Kürtler arasında da kalp kırıklıklarına yol açtı; hiç değilse bunların telafisi için…
Bunların telafisi, Zeytin Dalı Harekâtı’nın üzerindeki psikolojik bir yükü de kaldıracaktır.
Söz konusu aşırılıklar, ‘Kürtlerin kazanımlarına hiçbir yerde tahammül edemeyen Türkiye’ tezviratında tepe tepe kullanılıyor, Türkiye dostu Barzani’nin bile Türkiye tarafından aşağılandığı vurgulanarak ‘Mesele PKK veya PYD değil, Kürt kimliği’ propagandasına alet ediliyor.
Ankara, IKBY’nin bağımsızlığına karşı çıkarken daha mutedil bir üslup kullanmalı, bağımsızlık konusu gündemden kalktıktan sonra ise IKBY ile iyi münasebetlerine kaldığı yerden devam etmeliydi; bunları yapmadı, olan oldu, bari şimdi Erbil’le buzları eritsin.
Erdoğan’la görüşmek isteyen Neçirvan Barzani’nin randevu talebini karşılamak, güzel bir başlangıç olacaktır.
“Bunun için Erbil yönetiminin hâlâ birtakım adımlar atması gerekiyor” mu gerçekten?
Erbil yönetiminin atması gerektiği düşünülen o birtakım adımlar da yüz yüze görüşmede masaya yatırılamaz mı?
Daha sağlıklı bir diyalog olmaz mı bu?
***
Bağımsızlık referandumu meselesinde İran da IKBY’nin karşısındaydı, üstelik İran’a bağlı Haşd-i Şaabi milisleri Peşmerge ile silahlı çatışmaya bile girdi…
Muhakkak ki İran’ın da Erbil yönetiminden beklediği bazı adımlar vardır…
Yine de…
Neçirvan Barzani geçenlerde (20-21 Ocak 2018) Tahran’ı ziyaret edip İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile görüşebildi.