Erdoğan, Davutoğlu, Babacan, liyakat
Ahmet Davutoğlu, AK Parti iktidarının parlak günlerinde dışişleri bakanı ve başbakan olarak görev yaptı.
Ali Babacan, AK Parti iktidarının parlak günlerinde ekonomi yönetiminin başındaydı, bir müddet dışişleri bakanlığı da yaptı.
İkisi de müktesebatlarından ötürü o makamlara gelebildiler ve görevlerini layıkıyla yaptılar.
Davutoğlu ve Babacan için “O makamlara kendi layık oldukları için gelmediler” diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bunu inanarak söylemiş olamaz diye düşünüyorum.
Erdoğan’a ve “Tayyip Erdoğan olmasaydı sen bir hiçtin” diyenlere “Biz olmasaydık Tayyip Erdoğan bir hiçti aynı zamanda” şeklinde cevap veren Davutoğlu’nun bu ifadesi ise maksadını aşan bir ifade olsa gerek. (Herhalde ‘Sizin iddianız doğruysa bu da doğrudur, bu doğru değilse sizin iddianız da doğru değildir’ demek istedi.)
Öfkelerini bastıramadıkları için böyle konuşmuş olmalılar.
Gerçek şu:
1.Erdoğan, liyakatli, liyakati gözeten ve liyakatin önünü açan (liyakat sahibinin liyakatince çalışmasına müsaade eden) bir lider olarak, Davutoğlu ve Babacan’ın liyakatini takdir etti ve hakkıyla değerlendirdi, ülkenin istifadesine sundu.
2.Davutoğlu ve Babacan’ın siyasetteki yükselişi, Allah’ın inayetiyle, Erdoğan’ın liderliği sayesindedir. (Nitekim Davutoğlu da “Sayın Erdoğan’a her zaman ben teveccühü için teşekkür ettim” diyor). Bununla beraber, Davutoğlu ve Babacan’ın liyakati de Erdoğan’ın liderliğini besledi ve AK Parti’nin yükselişine hizmet etti.
***
Şimdi AK Parti düşüşte.
Davutoğlu ve Babacan’ın ayrılması nedeniyle değil, onları ayrılmaya ve ülkenin selametini yeni siyasi mecralarda aramaya sevk eden şartlar nedeniyle.
Erdoğan eskisi gibi liyakati gözeten ve liyakatin önünü açan bir lider olsaydı, AK Parti Davutoğlu’suz ve Babacan’sız da gücünü koruyabilir ve belki yükselişini sürdürebilirdi.
AK Parti’de ve bürokraside hâlâ liyakatli kadrolar var, hem de çok var ama onların liyakatlerine itibar edilmediği veya itibar ediliyormuş gibi yapılsa da liyakatlerinin gereğini hakkıyla yerine getirmelerine mâni olunduğu için AK Parti’nin ülkeyi -bilhassa ekonomiyi- yönetme kabiliyeti azaldı, azalıyor. Oyları da.
‘Benim liyakatim herkese yeter’ anlayışıyla girilen bu çıkmaz sokaktan çıkış, tepeden tırnağa liyakatin ihyasından geçer.
Liyakatin ihyası ise şûrânın, ortak aklın ihyasından geçer.
***
Zirvesiz dağ olmaz.
Parti de olmaz.
Devlet de olmaz.
Ama dağın zirvesinin olabilmesi için eteğiyle, gövdesiyle, tepeleriyle dağ gerek.
Zirveden ibaret dağ olmaz.
Parti de olmaz.
Devlet de olmaz.