Cevdet Said
Ramazan’ın 13’ü (Nisan’ın 15’i), İslam Aleminin yaşayan en önemli mütefekkirlerinden Cevdet Said’in hicrî takvime göre 93’üncü yaş günüydü.
Bu münasebetle üstad hakkında kısa bir belgesel film hazırlandı
“Cevdet Said – Hayatı ve Düşünceleri” adlı belgeseli Youtube’da –ayrı ayrı- Arapça, Türkçe ve Çerkesçe olarak izlemek mümkün. ( Türkçesi için bkz. https://www.youtube.com/watch?v=kT7vxxyxKBM )
1931’de Suriye’nin Culan (Golan) bölgesindeki Bîr'ul Acem köyünde dünyaya gelen -yani miladî takvime göre 90 yaşında olan- Cevdet Said, 1960’lı yıllardan beri yazdığı kitaplarda ve verdiği konferanslarda bilhassa “Dinde zorlama yoktur” ve “Bir topluluk kendi nefsinde olanı değiştirmedikçe Allah o topluluğun halini değiştirmez” mealindeki ayetlerin tefsirine yoğunlaştı, yoğunlaşıyor.
Şiddet düşkünlüğünün tedavisine ve şûrâ ilkesinin ihyasına (bu çerçevede demokratikleşmeye) hayati önem atfediyor.
Belgeselde de Cevdet Said’in daha ziyade bu yöndeki gayretlerinin üzerinde duruluyor.
Deniyor ki, mesela:
“İlk kitabı 1966 yılında ‘Adem’in İlk Oğlunun Mezhebi – İslami Harekette Şiddet Sorunu’ başlığıyla yayınlandı. Maalesef bu şiddet meselesi günümüzde bile önümüzde durmaya devam eden ciddi bir sorundur. Cevdet Said’in şiddete ilişkin fikirleri günümüze dek hep yalnız kaldı. Kitabın bölümlerinden biri ‘İkna etmek için değil duyurmak için’ başlığını taşımaktadır. Bu bölümde Cevdet Said, nebîlerin barışçıl yöntemi benimsediğini ve değişim sürecinde şiddet kullanımını reddettiğini anlatmaktadır… (Şöyle demektedir) Elektrik, yasası gereği kuru nesnelerde ve ahşap malzemede iletilmez. Aynı şekilde insan da -yasası gereği- baskı, zorbalık ile değişim yöntemine kapalıdır. Şiddet ile düşünce arasında zorunlu ters bir ilişki mevcuttur. Düşünce arttıkça ve insan aydınlandıkça şiddetin ne kadar yararsız ve anlamsız olduğunu o denli derinden keşfeder.”
Belgeseli izlemenizi tavsiye ederim.
Sadece 15 dakikanızı alacak.
Daha fazla vaktiniz varsa ama üstadın külliyatını okuyacak kadar vakit bulamayacaksanız, Fethi Güngör’ün “Müttaki Mütefekkir Cevdet Said” adlı kitabını da okuyun derim.
Yıllardır Cevdet Said’le teşrik-i mesaide bulunan, hele Suriye’deki savaş nedeniyle hicret ettiği İstanbul’da üstadın adeta sağ kolu olan ilahiyatçı-sosyolog yazar Fethi Güngör, Çıra Yayınları’ndan çıkan bu eserinde, Cevdet Said’in fikriyatının geniş bir özetini sunuyor.
***
Özetin özeti, üstadın bir konferansındaki şu sözlerde:
“İnsanlara ‘lâilahe illallah’ı bile dayatmak caiz değildir. Kur’an’ın bu hakikatini yeterince anlamazsak, yanlış düşünceler üzerine bina edeceğimiz her inanış ve davranış da yanlış olacaktır. DAİŞ ve benzeri hareketler yanlış bir düşünce üzerine davranışlarını bina ettiği için, doğru bir iş yaptıklarını zannediyorlar, ama yanlış yapıyorlar… Allah Rasulü Veda Haccı’nda, ‘cahiliyede olduğu gibi benden sonra yeniden birbirinizin boynunu vurmaya başlamayın’ diye uyarmıştı. Ama, maalesef üçüncü ve dördüncü halife Müslümanlar tarafından suikastle öldürüldü. Ne hazindir ki, Allah’ın ve Rasulü’nün mesajı erken kayboldu. İktidar ilkeye ve seçime göre değil, babadan oğula ve kılıç zoruyla el değiştirmeye başladı yeniden. Yani, saltanat sistemine geri dönüldü. Emeviler türlü zulümler yaptılar. Abbasiler de onlardan geri kalmadı. Günümüzde de Müslümanlar birbirini boğazlamaya devam ediyor. Şii-Sünni diye savaşıyor, ‘hilafetime biat edin’ diye savaşıyor... Müslümanlar savaşmak için gerekçe bulmada hiç zorlanmıyor maalesef! Sorunun silahla çözüleceğini zannedenler ve silahlı mücadeleyi çözüme götürecek bir yöntem olarak benimseyenler derin bir yanılgı içindedir. Oynanan oyunun hakikatini görüp şiddetten uzak durmamız gerekir. Zira, düşmanlarımız, Müslümanları silah ve savaş girdabına sokarak DAİŞ gibi hareketler üzerinden İslam’a büyük bir darbe vurmayı arzu ediyor.”
***
Cevdet Said’in önemle üzerinde durduğu bir husus daha var: İslam ülkelerinin birliği.
Avrupa ülkelerinin barış yoluyla birleşmesinin insanlık tarihinde çok önemli bir sayfa olduğunu, Müslümanların bu tecrübeden mutlaka istifade etmesi gerektiğini savunan üstad, İslam ülkeleri arasında Avrupa Birliği’ne benzer bir birliğin kurulmasını öneriyor.
***
Üstadın biyografisine vakıf olduğumu zannederdim ama yukarıda mezkûr belgeselde daha evvel hiç duymadığım ve okumadığım bir şey öğrendim hakkında:
Sene 1961, aylardan Eylül…
Cevdet Said, Suriye ordusunda asker…
Mensubu olduğu tugay, Mısır’la 1958’de kurulan birliği bozmaya yönelik askerî darbeye katılınca, komutanları nezdinde darbeye itiraz ediyor, operasyonda görev almayı reddediyor ve verilecek hiçbir emri yerine getirmeyeceğini beyan ediyor…
Hem silahın hükümranlığına karşı çıkması hem de İslam ülkelerinin birliğinden yana olması bakımından üstada çok yakışan bir hareket.