Vall-E ile tanışın

Hatırlayanlarınız olacaktır, geçtiğimiz haftalarda yapay zeka alanındaki gelişmelerden sıkça bahsetmiştim yazılarımda. Konu yapay zeka olunca gelişmelerin, yeniliklerin ardı arkası kesilmiyor malum. Resimler çizen, makaleler yazan, sanat eserleri oluşturan yapay zeka uygulamaları derken bu defa da insan sesini klonlayanı çıktı karşımıza: Vall-E!

Microsoft tarafından geliştirilen Vall-E, 2023’ün ilk büyük yapay zeka gelişmesi olarak lanse ediliyor. Herhangi bir insanın sesini yalnızca üç saniyeliğine kaydediyor ve sonra yalnızca bu üç saniyelik materyali kullanarak o kişinin sesini aynen taklit edebiliyor. Böylece ona bir yazılı metin verdiğinizde, “klonladığı sesi” kullanarak o metni size okuyabiliyor; hem de öyle robotik şekilde değil, tonlama ve vurguya, hatta metnin içeriğine göre duygulara dikkat ederek! Vall-E’yi geliştiren Microsoft mühendisleri, onu Cornell Üniversitesi tarafından yayımlanan bir makale ile dünyaya tanıttı. Makalede, Vall-E’yi 7 bin farklı insana ait toplamda 60 bin saatlik İngilizce konuşma ses kaydı ile eğittiklerini anlatıyorlar (Bu materyal, diğer metinden-konuşmaya aktarım yapan yapay zekalarda kullanılan materyalden yüzlerce kat fazla). Bu sayede bu yeni yapay zekanın çok daha geniş bir kapasiteye sahip olduğunu ve daha önce örneğini görmemiş olduğu konularda dahi başarılı şekilde “konuşabildiğini” belirtiyorlar.

Eminim bu noktada hepimizin ortak sorusu güvenlik meselesidir… Vall-E şu anda halkın kullanımına açık değil, fakat böylesi bir yapay zeka uygulamasının beraberinde getireceği güvenlik sorunları şimdiden tartışılıyor. Düşünün, bir kişinin konuşma sesini yalnızca üç saniyeliğine kaydediyorsunuz; ve elinizde öyle bir yapay zeka var ki, bu kaydı kullanarak ona içeriği ne olursa olsun, istediğiniz konuşmayı, o kişinin sesini aynen taklit ederek yaptırabiliyorsunuz. Üstelik vurgu ve tonlamalarıyla, benzeri görülmemiş bir doğallıkta. Tek ihtiyacınız olan o üç saniyelik kayıt ve Vall-E’nin söylemesini istediklerinizin yazılı metin versiyonu.

Bu alanda gelişmeler devam edecek gibi...

Microsoft’un yapay zeka alanında hem önemli çalışmalar, hem de büyük yatırımlar yaptığı biliniyor. Geçtiğimiz haftalarda bahsettiğim ChatGPT, Dall-E gibi uygulamaların geliştiricisi olan OpenAI’ın en büyük destekçisi Microsoft. Yalnızca 2019 yılında bu şirkete 1 milyar dolar yatırım yaptı. Tam 10 milyar dolarlık bir yatırım daha yapmayı düşündüğünü iddia eden raporlar var.

Ardı ardına şaşkınlığımızı gizleyemediğimiz, hatta idrak etmekte zorlandığımız bunca gelişme, üstüne de bir o kadar inanması güç miktarlarda dev yatırımlar… Her geçen gün kendini aşan yapay zeka, gittikçe daha ürkütücü bir hale gelmiyor mu sizce de?

kr-11-yapay-zeka.jpg

GUİNESS’LİK SERVET KAYBI

Yine Amerikalı milyarder iş insanı Elon Musk, yine olay… Yeni yılın henüz ikinci haftasındayken yine dünya haberlerine konu oldu kendisi, bu defa Guiness Rekorlar Kitabı’na girerek. Kendisi bu konuda ne düşünüyordur, veya düşünüyor mudur bilinmez ama, kırdığı rekor da pek tatsız; “tarihin en büyük kişisel servet kaybı”. Tesla, SpaceX, Twitter başta olmak üzere pek çok şirketin patronu Musk, Kasım 2021-Aralık 2022 arasındaki bir yıllık süre zarfında toplam 180 milyar doların üzerinde varlık kaybetti ve tarihi rekoru kırmış oldu (kendisinden önce bu rekor, Japon teknoloji yatırımcısı Masayoshi Sun’a aitti, yaklaşık 59 milyar dolar kayıpla). Bu gelişmeyle beraber “dünyanın en zengin insanı” ünvanını da kaybetmiş ve ikinci sıraya gerilemiş oldu, an itibariyle yaklaşık 178 milyar dolarlık servete sahip. Birinci sıraya ise Fransız lüks tüketim devi LVMH CEO’su Bernard Arnault yerleşti. Elon Musk’ın dünya rekoru kıran servet kaybı, şirketlerinin hisse senedi değerleri üzerinden hesaplandı ve özellikle yüzde 65 değer kaybı yaşayan Tesla hisseleri bu durumun oluşmasında etkili oldu. Pek çok kişi, Musk’ın Twitter’ı satın almasından sonra işlerin kötüye gittiğini vurgulayarak yorum yapıyor, yaşanan sürece ve Musk’ın Twitter’da yaptığı beklenmedik eylemlere dikkat çekiyor. Benim dikkatimi çeken gözlem ise, Elon Musk’ın bu dertleriyle en az kendisinin dertlendiği, onun iç dünyası çok farklı orası kesin! Kalan 178 milyar dolarım da yeter bana geçinip giderim diye düşünüyordur belki de, bilemeyiz.

kr11-elon-001.jpg

SİBER KIYAMET Mİ?

Dünya çapındaki siber güvenlik uzmanları uyarıyor, “Kuantum Kıyameti”, yani bir nevi siber kıyamet kapıda! Siber Kıyameti de ilk defa duydum doğrusu, ama bu denli dijitalleşmiş bir dünyada böyle bir kavramla karşılaşmak da beni şaşırttı diyemem. Siber güvenlik uzmanlarına göre yakın bir gelecekte her birimizin internette depolanan verileri, “Kuantum Kıyameti” ile savunmasız hale gelecek. Buna, her geçen gün ilerleyen kuantum bilgisayar teknolojisi sebep olacak. Uzmanlar, kuantum bilgisayarların henüz evrim aşamasında olduğunu, fakat önümüzdeki 8 ila 20 yıllık bir vade içerisinde gelişerek benzeri görülmemiş bir hesaplama ve işlem gücüne sahip olacaklarını söylüyor ve uyarıyorlar; kuantum bilgisayarlar bu gücü kullanarak verilerimizi koruyan şifreleri saniyeler içerisinde kıracak ve veri güvenliğimizi yok edecek! Çünkü günümüzdeki bir bilgisayarın kırmak için yıllarca işlem yapması gerecek bir şifreyi, kuantum bilgisayar teknolojisi saniyeler içinde kırarak bilgileri açığa çıkarabilecek.

Kuantum bilgisayar teknolojisi ile savunmasız hale geleceği söz konusu olan veriler yalnızca basit kişisel veriler değil; internet bankacılığı, tıbbi kayıtlar, hatta devlet sırlarının bile açığa çıkacağı iddia ediliyor. Siber güvenlik uzmanlarının “kıyamet” olarak nitelendirdiği bu tehdide karşı ABD, 2024 yılına kadar siber güvenlik prosedürlerinde kapsamlı bir güncelleme yapma kararı aldı.

kr11-quantum-001.jpg

Kadınlar giderek çevrimdışı kalıyor...

Teknoloji geliştikçe ve çevrimiçi geçirilen süre arttıkça beraberinde gelen riskler daha da belirginleşiyor. ABD merkezli bir Pew Araştırma raporu içinde bulunduğumuz 2023 yılı için çok endişe verici bir öngörüde bulunuyor: çevrimiçi tacizde önlem alınmazsa, bu yıl çok daha fazla kadın tacizden kaçmak için çevrimdışı olmayı tercih edecek. Yani kadınlar internet üzerindeki tacizden kurtulamazlarsa internetten ayrılmayı ve çevrimdışı kalmayı tercih edecekler ve 2023, “kadınların internetten ayrıldığı yıl” olacak.

Konu üzerine yapılan araştırmalardan gelen veriler hayli çarpıcı, ve dürüst olmak gerekirse üzücü. Kadın gazeteciler üzerinde yürütülen uluslararası bir UNESCO araştırmasına göre, kadın gazeteciler yaşadıkları endişeler ile otosansür uyguluyor, çevrimiçi etkileşimlerden kaçınıyor ve hatta izleyicileriyle ve okurlarıyla çevrimiçi etkileşim içerisinde olmaktan çekiniyor.

Araştırmacılar, elde ettikleri veriler ve yaptıkları öngörüler ile, çevrimiçi tacizin uluslararası boyutta derhal ele alınmasının ve önlenmesine çalışılmasının önemine ışık tutuyor. Çevrimiçi yaşayan, interneti aktif kullanan herkese, yani dünya üzerindeki yaklaşık 5 milyar insana (dünya nüfusunun %60’tan fazlası) da bu konuda bilinç ve duyarlılık sahibi olmak düşüyor.

VİRÜSLERDEN KORUNARAK ALZHEİMER’DAN KAÇABİLİR MİYİZ?

Yalnızca hastaları değil; tüm ailelerini, çevrelerini ve hatta ülkelerin sağlık sistemlerini yoran, çağın hastalığı demans… Her geçen yıl dünya çapında demans hastalarının sayısı artıyor ve maalesef tedavi hala mümkün değil. Ama araştırmalar hız kesmeden devam ediyor ve uzmanlar vurguluyor: bu hastalığı başlangıçtan önlemek en önemlisi. Pandemi sürecinden bu yana viral enfeksiyonlar ve demans hastalığı ilişkisini araştıran çalışmalar dikkat çekiyor. Yapılan araştırmalar HSV-1, VZV ve SARS-CoV-2 virüsleri ile enfekte olan özellikle ileri yaştaki kişilerin, söz konusu virüslerin beyinlerinde oluşturduğu hasarın etkisiyle demans karşısında daha savunmasız kaldıklarını gösteriyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, 65 yaş üzerindeki kişilerin, Kovid-19 enfeksiyonunu takip eden bir yıl içinde Alzheimer tanısı alma olasılıkları yüzde 70 oranında artıyor.

Virüsler ve demans ilişkisini araştıran bu çalışmalardan yola çıkan bazı uzmanların görüşü, virüslerden korunmak için olunan aşıların dolaylı yoldan Alzheimer’dan da koruma sağlayabileceği yönünde. Zira virüslere karşı koruma sağlayan aşılarla viral enfeksiyonların önüne geçmeyi başaran bireyler, bu enfeksiyonların kendilerinde Alzheimer’ı tetiklemesi riskinin de önüne geçmiş olabiliyor.

Bu araştırmalardan hareketle bilim insanları, hangi virüslerin demans ile ilişkili olduğunun tespiti ve sonrasında antiviral ilaçlar ve aşılarla risk gruplarının korunması üzerinde çalışmayı hedefliyor.

kr11-demans-001.jpg

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum