Büyük ‘yok oluş’ geliyor olabilir mi?
Değişen iklim, artan insan nüfusu, kilometrelerce alanı etkileyen dev yangınlar son büyük yok oluşa katkıda bulunmuştu. Peki bir başkasını önlemek mümkün olabilir mi?
UCLA Çevre ve Sürdürülebilirlik Enstitüsü’nden Emily Lindsey, Kaliforniya Üniversitesi Coğrafya bölümünden Lisa N. Martinez ve yine aynı üniversitede yer bilimleri bölümü profesörlerinden Regan E. Dunn’un makalesi bu mevzuyu tartışıyor.
Üç akademisyen 13 bin yıl önce Güney Kaliforniya’da bir orman yangını dalgası yaşandığını ve bu yangınların bölgenin bitki örtüsünü kalıcı olarak değiştirdiğini söylüyor. İddialarına göre bu durum dünyada 60 milyon yılda yaşanan en büyük yok oluşa katkıda bulundu.
Bu ay yayınlanan yeni bir çalışmada ‘Buz Devri’ olarak bilinen bir zaman dilimi olan Pleistosen’in sonundaki son büyük yok oluş döneminde Kaliforniya’da meydana gelen değişiklikler anlaşılmaya çalışılmış. Bu olay dramatik iklim değişikliklerinin ve hızla yayılan insan popülasyonunun damgasını vurduğu bir zamanda yaşandı.
Bilim insanları genellikle dünyanın 66 milyon yıllık tarihini Memeliler Çağı olarak adlandırıyor. Bu sürede ‘tüylü’ memeliler dinozorların neslinin tükenmesinden yararlanıp gezegendeki baskın hayvanlar haline geldi. Pleistosen sürecinde Avrasya ve Amerika yünlü mamutlar, dev ayılar, kurtlar, büyük kedi türleri şu anda Hollywood ile ünlü Los Angeles’ın baş aktörleriydi.
Sonra aniden gittiler. Evet, milyonlarca yıl boyunca küresel ekosistemin yıldızları olanlar ortadan kayboldu. Kuzey Amerika ağırlığı 44 kilodan fazla olan memelilerin yüzde 70’ini kaybetti. Güney Amerika’da bu oran yüzde 80, Avustralya’da ise yüzde 90’dı.
Bu yok oluşların nedeni belirsizliğini koruyor. Paleontologlar ve arkeologlar çeşitli teoriler üzerine tartışsa da net bir sonuç yok. Bunun nedeni bariz suçluların olmaması değil, çok fazla olması!
Son buzul çağı sona erdiğinde ısınan iklim bitki topluluklarının yeniden düzenlenmesine yok açtı. Aynı zamanda insan nüfusu da hızla artıyordu. Bu süreçlerden hangisinin yok oluşta etkili olduğu net olarak bilinemiyor. Ancak bu konuda son dönemde fazlasıyla çalışma yapılıyor.
Kaliforniya’daki Pleistosen yok oluşlarının nedenlerini ve sonuçlarını incelemek günümüzün iklim krizini anlamaya yardımcı olabilir gibi görünüyor. Benzer bir iklim ısınması, artan insan nüfusu, biyolojik çeşitlilik kaybı ve insan kaynaklı yangınların benzer kombinasyonları şimdi de yaşanıyor.
Asıl endişe verici fark, günümüzdeki sıcaklıkların fosil yakıtlar nedeniyle buzun çağının sonundakine göre 10 kat daha hızlı artması.
Cumartesi Cumartesi iç kararttım ama gerçek bu!
YAŞAM KOÇU LAZIM MI?
Başarılı olmak mı istiyorsunuz? Belki de kariyerinizi geliştirme hayalindesiniz? Yoksa hedeflerinizi gerçekleştirmek için motivasyona mı ihtiyacınız var? Malumunuz yaşam koçu enflasyonu yaşanıyor, şıp diye bir ‘danışman’ bulabilirsiniz! Nerede yaşıyorsanız yaşayın, özellikle de büyük şehirlerden birindeyseniz, işlek bir caddede kafanızı kaldırdığınızda bir kişisel gelişim uzmanı ya da yaşam koçu tabelasını görüyorsunuz
Yaşam koçu olmak da zor sayılmaz. Çok da can yakmayacak bir ücreti verip öyle uzun yıllar sürmeyen bir eğitimle sertifika alıp bu mesleği icra edebiliyorsunuz.
Bu işi yapanlar bana kızmasın ama tehlikeli sular bunlar! Yaşam koçlarına kötü bir haberim var; yapay zeka onların da işini elinden alabilir.
Yapay zeka teknolojilerini geliştiren şirketler arasında kıyasıya bir rekabet var. Google da Microsoft ve OpenAI gibi dişli rakiplerine karşı öne çıkmaya çalışıyor. “Buraların ağası benim” derken OpenAI ChatGPT’yi piyasaya sürmüş, Google’ı gölgede bırakmıştı. Eee yılların teknoloji şirketi de eli kolu bağlı olanları izlemedi tabii. Şirket geçen Nisan ayında 2014’te İngiliz bir şirketten satın aldığı yapay zeka şirketi Deep Mind ve Silikon Vadisi’nde kurduğu Brain’i birleştirdi. Şimdi de ‘kişisel yaşam koçu’ uygulamasını test ediyor. “Kendimi nasıl gerçekleştiririm? Hedefime nasıl ulaşabilirim?” diye derin derin düşüncelere dalmışken Google’ın yaşam koçundan yardım isteyebileceğiz! Ancak AI uzmanlarının kişilerin bu tür sohbet robotlarıyla geliştirebileceği ilişkiler konusunda etik kaygıları var.
DeepMind’ın üzerinde çalıştığı projede yapay zeka yaşamla ilgili tavsiyeler, fikirler, hayatı planlamaya ilişkin ‘kişiye özel’ önerileri vermek de dahil olmak üzere kişisel yaşam koçunuz olabilecek.
Google, farklı alanlarda doktora derecesine sahip yüzden fazla uzmanı bir araya getirdi ve yapay zekanın insanların yaşamlarıyla ilgili sorulara verdiği yanıtlama becerisini test etmeye başladı. Şimdilik projeyle ilgili detaylar bilinmiyor ama süreç hızlı ilerlerse yaşam koçlarının işi tehlikeye girebilir.
Şirketin medya için geliştirdiği bir araç da var. Haber yazabilen, manşet önerebilen bir yapay zeka uygulaması test ediliyor. Bilimsel, yaratıcı, profesyonel makale yazma, metinden veri çıkartma gibi araçlar da gündemde. Yani günün birinde bu köşedeki yazıları ben değil bir yapay zeka kaleme alabilir. Eh o zaman bana da bu arkadaşa ‘hayırlı olsun’ demek kalır ne yapalım!
SİYASETİN YAPAY ZEKAYLA İMTİHANI!
MIT Technology Review dergisinde geçen hafta bir makale vardı. Yapay zekanın (AI) demokrasiyi nasıl tehdit edebileceğini anlatıyordu yazı. Sahte görüntüler ya da ses kayıtlarıyla rakiplerine saldıran kampanyaların tehlikelerini fazlasıyla konuştuk. Herhangi bir konuda (siyaset, bir ürün vb.) gündem yaratabilmek için sahte içerikler üretip gerçek insan kalabalığı yaratmak anlamına gelen ‘astroturfing’ yıllardır hayatımızda. Hani bu tarz durumlara karşı az da olsa şerbetlendik ama gerçek şu ki gelecek çok daha ilginç olacak.
AI tarafından yönlendirilen yeni bir ‘demokratik siyaset’ çağı yaşanabilir mi? Makaleye göre yapay zekanın bir seçimi etkilemesine ilişkin endişeler büyük olasılıkla ‘gözlemlenebilirlik’ testinde başarısız olacak.
Bir adayın ya da partinin yapay zeka yoluyla seçimde manipülasyon yapma riski meşru bir tehdit ama seçimler son derece karmaşık süreçler. Donald Trump’ın 2016 yılında başkanlığı neden ve nasıl kazandığına dair bitmek bilmeyen tartışmalar hala devam etse de bir yapay zeka müdahalesinin varlığı net değil.
Peki bir AI adayı günün birinde göreve gelebilir mi? Black Mirror, Alacakaranlık Kuşağı gibi dizilerde benzeri konuların işlendiğini görüyoruz. Deepfake videolarının adayların görüşlerini ve eylemlerini yanlış bir şekilde aktardığı, gerçeği çarpıttığını da biliyoruz. ‘İnsan’ politikacının avatarı hatta robotu tarafından temsil edilmeyi seçebileceği bir çağda bir AI adayın güç göstermesi zor değil. Hatırlayalım sanal politikacılar 2017’de Rusya’da seçimlerde oy almıştı. Buna türlü türlü şakalar komiklikler diye bakabiliriz ama şimdilik...
AI’nın gelecekte siyasetteki kilometre taşları farklı başlıklarda tartışılıyor. Dönüm noktalarından biri olarak yapay zeka tarafından oluşturulmuş kanunun yasama organı tarafından kabul edilmesi gündeme gelebilir. Yapay zekalar tarafından hazırlanan yasa tasarılarının erken örneklerini gördük bile. ABD’nin Massachusetts eyaletinde ve ABD Temsilciler Meclisi’nde ‘Bu yasa tasarısı yapay zeka tarafından yazıldı’, ‘komite açıklamalarını oluşturmak için ChatGPT kullandı’ gibi açıklamalar yapılmıştı. Tamam bu yasa tasarıları ciddi olmaktan uzaktı ve eleştirildi belki ama gelecekte bir gün neden olmasın?
Tamamen yapay zeka tarafından hazırlanan ve bir yönetim organı tarafından meşruluğu kabul edilen bir bakış açısının ya da yasanın kabulü oyunu değiştirebilir bir gün... Ve bunun geleceği günlerin çok da uzak olmadığı konuşuluyor. Bazı ülkelerde şimdiden yasa koyucular komite oturumlarında açılış konuşmaları için yapay zekayı kullanıyor bile.
Bir diğer dönüm noktası AI tarafından hazırlanan bir yasa tasarısının kabul edilmesi olacak.
Şimdi gelelim diğer olası dönüm noktasına... Yapay zeka tarafından oluşturulan siyasi mesajların anketlerde kampanya danışmanlarının tavsiyelerini geride bırakması. Hemen herkes gibi kampanya sorumluları da anket şirketleri de iyiden iyiye yapay zekaya yönelecek. Sosyal medya içerikleri üretmek için yapay zeka tarafından oluşturulan görüntüler zaten kullanılıyor. Anket şirketleri de sonuçları AI ile simüle ediyor. Şimdiye kadar anlattıklarım yakın vadede kesin gerçekleşecek gibi görünüyor. Devrim niteliğinde olan olasılıklar ise biraz daha kafa karıştırıcı: Yapay zeka seçimleri kazanan ‘insan’ adayları çekerek kendi platformunda bir siyasi parti kurabilir. Bir yapay zekanın aday olmasına ve görevde kalmasına izin verilmesi pek olası görünmese de siyasi parti kurması mümkün olabilir. Bir AI halkın bir bölümünün ilgisini çekecek şekilde tasarlanan siyasi bir platform oluşturabilir ve bağımsız olarak ya da siyasi danışman, hukuk firması gibi bir ‘insan aracılığıyla’ hareket ederek resmi bir siyasi parti olarak mücadele edebilir. Oy pusulalarında yer kapmak için imza toplayabilir, insan adayları kendi logosu altında göreve çağırabilir. Yani gelecekte AI liderliğindeki siyasi çabaların başarılı olması hayal değil!
Gerçek şu ki AI’nin başı çektiği siyasi gelecek sahte kampanya reklamları, rakibi suçlayan sahte video görüntüleri ve ses kayıtlarından çok daha fazlasını içerecek!