Güneş batıdan batmaya devam ediyor
İtalya maçı kabustu, ders almak değil hatırlamak bile isteyemeyeceğimiz bir oyundu. Turnuva esasen bizim için Galler maçı ile başlayacaktı. Bizim kadar rakibimiz de kazanmak zorunda. Galler fizik üzerinden oyun senaryosu geliştiren, rakibin zaaflarına göre oynayan bir takım. Teknik Direktör Rob Page “Türkiye’ye karşı oluşturduğumuz bir plan var. Onlara sorun çıkaracak bir planımız var bunu sahaya koyacağız” demişti.
Şenol Güneş bir hamle yapmamız gerekiyordu. Bugün Merih ve Yusuf üzerinden değişiklik yaptık. 1.96 boyundaki forvet Moore sahadayken, Merih’in kenarda olması sanki cezanın ona kesildiğini gösterir gibiydi.
Galler topu bize verir, kontra atakla pozisyon arar düşüncesi ilk yarıda tamamen değişti. Ramsey ve Moore biraz becerikli olsalar turnuva bizim için 30 dakikada bitmiş olacaktı. 30. dakikadan sonra biraz hareketlensek de istediğimiz tempoyu sahaya yansıtamadık. İki defa aynı şeyi yaptılar 5-6 kere, gözümüze vura vura denediler ve golü buldular.
İlk yarıda İtalya maçı sonrası yapılan değişiklik olumlu bir katkı göstermedi. Zeki ve Umut kanatlara hiç bir destek sağlayamadı. Orta saha Okay, Ozan , Hakan yumuşaklığı hakimiyeti tamamen rakibe teslim etti. Rakip oyunu o kadar rahat idare etti, alışık olmadığı set hücumu bile yaptılar. 3.bölgeden savunmaya dönüp uzun top attılar.
Rakip karşısında 11 futbolcu vardı. Takım değil sanki maç öncesi bir araya gelmişler, rakibi de sahaya çıkınca öğrenmişler gibi. İlk maçın günah keçileri, ikinci yarının başında oyuna başladı. Golün asistini yapan, Bale kötü bir penaltı atarak biraz daha oyunda kalmamızı sağladı. (Galler Avrupa Şampiyonası tarihinde kullandığı ilk penaltıyı gole çeviremedi.)
Konsantrasyonunu kaybeden Uğurcan kaçan penaltı sonrası rakibe gol ikram edebilirdi. İkinci yarı topa daha çok sahip olup, oyunu rakip sahada oynasak da istediğimiz pozisyonları ve golü bulamadık.
Kenan Karaman’ın aklı üç büyüklerden hangisi fazla verir transfer olurum düşüncesinde, Hakan Çalhanoğlu için kendi düşüncem ise etkili attığı şut dışında hiç bir özelliği olmayıp, Avrupa devlerini gezen bir futbolcu kimliğine büründü.
Yusuf, Zeki ve Burak Yılmaz’ın turnuvaya Fransız kalması, Şenol Hoca ve oyuncularının aklının hala Antalya’da tatilde olduğu bir atmosferde Milli Takımımız erken havlu atması hiç de sürpriz değildi.