Yeni kamyon MİT raporu mu...
Orhan Yavuz;
15 Haziran 1977’de bıçaklanarak katledildi. 16 yıl sonra kendisi de alçakça bir saldırıya kurban gidecek olan Uğur Mumcu, cinayetten iki gün sonraki köşe yazısında “Öğrenci kanı ile beslenen siyasi vampirler doymamışlar, şimdi öğretim üyelerinin kanlarını emecekler” diyecekti. Sanıklar delil yetersizliği nedeniyle beraat etti.
Doğan Öz;
24 Mart 1978’de katledildi. Tetiği çektiğini kabul eden sonradan inkâr etti.
Ne oldu?
18 görgü tanığının ifadesi ve dört kez çıkan idam kararına karşın Askeri Yargıtay’ın bozma kararları sonucunda beraat etti. Çıkar çıkmaz İLKSAN’a müdür tayin edildi. MHP Genel İdare Kurulu üyeliği yaptı. 1997’de yapılan MHP Kurultay’ında genel başkanlığa adaylığını koydu. Devlet dairelerine akaryakıt satan şirketler kuran, ihalelere giren bir iş insanı oldu.
Ümit Doğanay;
20 Kasım 1979’da katledildi. Ümit Yaşar Doğanay’ı öldürenler hiçbir zaman yakalanamadı ve bu cinayet nedeniyle hiç kimseye ceza verilmedi. Cinayete ‘Azmettiren’ Sorguya Bile Alınmadı.
Orhan Tütengil;
“Ümit’i de öldürdüler ha, hanım beni de öldürebilirler” diyordu.
7 Aralık 1979’da katledildi. Başbakan Demirel gazetecilere “anarşinin devletten himaye gördüğü gerçektir. Anarşinin içinde bulunan pek çok kişinin devletten maaş aldığı da bir gerçektir” diyecekti. Ümit Doğanay suikastinin de planlayıcı olan sanık gene bir şekilde serbest kaldı ve dosya zamanaşımına uğradı.
Kemal Türkler;
22 Temmuz 1980’de katledildi. Tetiği çeken sanıklar, azmettirme suçundan yargılanan sanıklar beraat etti. Beraat kararını Yargıtay bozdu, yerel mahkeme direndi, Yargıtay bozdu mahkeme direndi derken sonuçta sanık zamanaşımı nedeniyle serbest kaldı.
Bu ülkenin bir siyasi cinayetler tarihi var… Bu cinayetler tarihi aynı zamanda devlet-mafya ilişkilerinin de tarihi.
Devlet görevlileri böyle tehlikeli ilişkilere girince bir bakıyorsunuz mafya devleti teslim alıveriyor.
Mafya devleti teslim almayı başardığında işlenen suçlar cezasız kalıyor. Mafya-devlet-siyaset üçgeninin kendi yasaları devreye giriyor. Yargı kendini imha ediyor.
Bu cinayetlerin altında siyasi ve iktisadi rant tarlaları var.
Yıllar geçiyor, iktidarlar değişiyor ama rant peşindeki gizli canavar tetik çekmeye devam ediyor.
İşte en son Sinan Ateş suikastinin altından da hem siyasi hem de uyuşturucu rantına dayalı mafya-devlet-siyaset üçgeni çıkmakta…
Fakat bu defa ilginç bir gelişme yaşanıyor… Bu cinayetle ilgili bir MİT raporu hazırlanıyor… Kamuoyu da bu rapordan haberdar oluyor.
Cinayetle ilgili gelişmeler de sürekli zikzak yapıyor.
Milletvekilinin vermemek için direndiği Tolgahan Demirbaş ile bir avukat ve gene malum parti ile anılan bir kişi daha yeniden göz altına alındı.
Göz altına alındılar ama Parlamento’dan destek değil köstek geldi …
Parlamentonun 3. Partisi “devlet içindeki çete yapılanmaları” başlıklı bir araştırma önergesi verdi.
Anayasal düzene gözü gibi baktığı var sayılan siyasal iktidarın atmaca gibi önergeye sahip çıkarak dipli köşeli bir araştırma ve soruşturmanın önünü açması gerekmez miydi?
Mafya liderleriyle kol kola resimler çektirilip, mafyaya özel af çıkarılınca öyle olmuyor tabii.
İktidar oylarıyla “devlet içindeki çete yapılanmaları” araştırma önergesi reddediliyor.
Mafya siyaset ilişkilerinin incelenmesi engelleniyor…
Aslında hep biraz böyleydi ama galiba bu kez işin iyice cılkı çıktı.
Yazının başında, metastaz yaparak tüm vücudu sarmış gözüken lanet kanserleşmeye yönelik eski cinayetleri bu nedenle anımsatmak istedim.
Oyun hep aynı şekilde oynanmış…
Suçlular yakalanmışlar, yargılanmışlar ve son kertede de hep beraat etmişler… Birileri çekip onları kurtarmış…
Böyle bir geçmiş olmasaydı bugün devlet içi çeteleşme iddialarının araştırılması iktidar oylarıyla reddedilebilir miydi?
Gene de umudu öldürmüyorum, bugünün “Sinan Ateş MİT raporu” dünün “Susurluk kamyonu” mu acaba?
Hem de önümüzde bir seçim sandığı var…
Siyaset kurumunu mafyadan kurtarıp yeniden inşa etmek…
Ve bu yeniden inşayı vadeden adayı seçmek…
Suçların üzerini örtmeyip üzerine gidecek yasamayı kurmak fırsatı bizi beklemekte…
Yaşadıklarımız makus talih değil… Bu talihi değiştirme gücü şimdi bizim elimizde.
Mafyayla içine geçenleri gönderip bu cinayet tarihinin defterini kapatmalıyız.