Yeni dönemi AKP-CHP mi şekillendirecek?
Yerel seçimlerden ve “ıstakoz skandallarından” sonra durum nedir?
Valla görülen o ki AKP’nin uydurduğu “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” can çekişiyor.
Parti içindeki çatışmalar da ayrıca çok şiddetli.
AKP’nin tökezlemesi en çok Yeniden Refah Partisi’ne yarıyor. YRP “israf, dava, ahlak” diyerek bastırıyor.
İyice bunalan AKP’liler, MHP’den yana da dertli.
Oy kaybının önemli nedenlerinden birinin, MHP’nin partilerini “kapsayıcılıktan” uzaklaştırması olduğunu düşünüyorlar.
MHP ortak olunca, “dünya düşman” sayılıyor çünkü.
Ayrıca MHP 50+1 döneminde devlet kadrolarına yerleşti ve buralarda da ciddi bir kamplaşma var.
Yerel seçimde korkunç bir sefaletin terkisinde sallanan, adaletsizliğin, hukuksuzluğun, vicdansızlığın sillesinden bunalan halk da bu rejime okkalı bir tokat attı.
Seçmen yerelde de olsa iktidarın kolunu kanadını kırdı… Tek yumrukta nakavt etti.
Verdiği güvenoyunu adeta geri çekti.
Peki, AKP şimdi ne yapacak?
Ülkeyi çürüten, çökerten CB sisteminin partilerini de çürütüp çökertip yutmasına izin mi verecekler?
Gördüğünü inkâr ederek, yok oluncaya kadar inatlaşmaya devam mı edecekler?
Yoksa hem partileri hem de ülke için sağlık reçetesini uygulayacaklar mı? Ağır bir tedaviyi kabul edecekler mi?
İktidarın sıkı sıkıya tedavi koşullarına uyması, reçeteye tam biat etmesi gerekecek.
“Mış” gibi yaparak hayatı kandırdığı zamanlar bitti artık.
Tabii esaslı bir tedavi deyince dikenli bir konu ortalığa çıkıyor: “Anayasa.”
Nasıl bir anayasa, özgürlükçü anayasa imiş. Komik, geçelim…
Özgürlükçü bir anayasa yapacak bir sistem mi var Türkiye’de? Kuvvetler ayrılığı yok. Hukuk devleti güvencesi yok. Demokratik yapılanmış siyaset kurumu hiç yok.
Yargıtay’ın yirmi oturumunda başkanını seçemediği ülkede anayasa yapmak öyle mi?
Erdoğan’ın istediği CB hükümet sistemi kalsın, 50+1 düşsün ve o hep cumhurbaşkanı seçilsin.
Peki bu anayasayı, AKP’yi ağaç kurdu gibi içten içe oyan MHP ile mi yapacaklar yoksa kaleyi fethetmeye başlayan YRP ile mi?
Öyle ya anayasa yaptıkları ile yol yürüyecek ise onları da mutlu etmeli, ittifaka onları da dahil etmeli. Edecek mi peki?
Ya da ters köşe bir gelişme söz konusu olabilir mi?
Doğrusu gelişmeler de bu istikamette gibi.
Baktığımızda şimdiye kadar hiç görmediğimiz CHP-AKP ilişkileri gündemde öne çıkmaya devam ediyor.
Yeni dönemde CHP-AKP ilişkilerinin yeni çehresi, Sabah Gazetesi’nin Özgür Özel’i manşet yapması ile başladı.
İş orada kalmadı. Özgür Özel, “Erdoğan ile görüşürüm” dedi.
Erdoğan’a, tabii ki kendisinden “izin alınarak”, “Özel ile görüşüp görüşmeyeceği” soruldu.
“Görüşürüm, konuşacak meseleler çok” diye yanıtladı soruyu.
CHP birinci parti… Halkın rüzgarını arkasına almış…Nerede ise merkez partisi olmak üzere.
Erdoğan bu gidişatı kabul etmez görünse de 4.5 milyon yiten oy, MHP’in yüzde 5’in altına düşmesinin başka bir anlamı var mı?
Diğer yanda, CHP’nin yerelde kazandığı başarı, uluslararası arenada da ciddi karşılık buluyor.
Özgür Özel Strasburg’da idi. Orada AB dedi, demokrasi dedi, hukuk dedi. Ve yakında Erdoğan ile görüşeceğini şu cümleler ile de duyurdu.
“Bu seçimlerde birinci partiyiz ama yurt dışına çıktığımızda Türkiye'nin partisiyiz. Türkiye'nin hakları, menfaatleri için birlikte çalışmak durumundayız. Bunun için önümüzdeki süreçte Sayın Erdoğan'la yüz yüze bir görüşmemiz de olacak. Orada da konuşacağız.”
Türkiye’nin hakları menfaatleri için birlikte çalışmaya “yeni bir anayasa yapmak” değil ama “anayasa değişikliği” de dahil olabilir?
Olabilir, neden olmasın.
Türkiye’nin birinci partisi CHP ve insiyatifi ele geçirdiği için hukuka dayalı demokratik parlamenter bir sistemin mimarlığını da üstlenebilir.
Bunca yıllık ağır bir tahribat ve çöküntü ortamında yoğurdu üfleyerek yemek…Durumu sağlam kazığa bağlamak…
Her adımın çok dikkatli atılması gerekiyor.
Siyasal iktidar ülkeyi çökertti… Türkiye battı.
Şimdi bu felaketten bir umut doğar, Türkiye’nin birinci partisi CHP’nin de yardımıyla düze çıkılır.
AKP için yol bitti zira. Onlar da farkındalar…
İşin gereğini yapar mı, gene herkesi kandırmaya mı uğraşır?
Tabii onca soruları da beraberinde getirecek bir süreç…
Ama artık deniz bitti…Normalleşme dışında bir ihtimal yok.
Diyelim yapmadı…
O zaman gideceği yer belli: Partiler Mezarlığı…
Partiler mezarlığında acıklı bir tabelası olur: “23 yıllıktı rahmetli” derler.
Halk da CHP ile birlikte gerekli değişimleri yapıp geleceğe yürür.
Ekrem İmamoğlu’nun dediği gibi “tam yol ileri”…