Meğer ‘tek kişilik hükümet’ten de daha betermiş…
Geçen gün bir de şunu duyduk; “Utanmadan, sıkılmadan sokağa döküleceklermiş.”
Anayasa 34. madde “utanma ve sıkılmadan” hiç söz etmiyor oysa; “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir”diyor.
Nas değil ama Anayasa bize hiç utanmayın, sıkılmayın diyor, toplantının da gösteri yürüyüşünün de anayasal hakkımız olduğunu söylüyor…
“Ya siz 15 Temmuz'u görmediniz mi? Nereye dökülürseniz dökülün 15 Temmuz'da o sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse siz de dökülün siz de aynı dersi evelallah alırsınız”…
Evet, “Allah’ın lütfu” diye karşılanan kanlı 15 Temmuz’u maalesef gördük, ama asıl sonrasını da gördük, görüyoruz, hala yaşıyoruz.
Evet, biz 15 Temmuz sonrasından bugünlere uzanan otoriterizmden usandık, evet çok sıkıldık, adalete hasret kaldık, yoksullaştık, kandırıldık…
Ya siz?
Ne zaman utanacağını bilemez olanlar, utanma duygusunu yitirenler?
Ne zaman utanacaksınız?
Belki hiç utanmayacaksınız…
Utanma duygusu; gurur, mahcubiyet, suçluluk gibi duygularla birlikte sosyal duygular olarak tanımlanır ve sosyal davranışlarımızı düzenler.
Utanma duygusu yitince tüm sosyal davranışların da şakulü kayıyor işte…
Utanma duygusu yitince yalanlar, perdelemeler, hakaretler şaha kalkıyor.
Siyaset algı operasyonuna ve yalana hız verdi… İşimiz yalan makinasına kaldı desek, yalan makinesi de bunca yalana dayanmaz, utanırdı sanırım…
15 Temmuz yargısı vardı, şimdi ikiz kardeşi geldi; 15 Temmuz ekonomisi…
Bu olsa olsa “sabah kalk, kafana göre ne istersen yap” keyfiyeti olabilir…
Oysa “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ni getirirlerken tanım ne idi?
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun hak ihlali kararı ertesinde soluksuz televizyona koşarak, mahkemenin Anayasa’yı yok sayarak dinlememesi gerektiğini absürd bir masalcı gibi anlatmaktan çekinmeyen, iddialara göre Yargıtay’dan OHAL Komisyonu’na suçsuz insanların yaşamını karartmak için girişimlerde bulunan, yargıdaki dosyalar üzerinde dolanmaya çabalayan Hukuk Baş Danışmanı, bugünkü eşi emsali olmayan ucube sistem rezaletini “tek kişilik hükümet” olarak tanımlamıştı…
Meğer daha beteriymiş…Yaşananlar bize, hükümetin de sistemin de olmadığını her an ispatlamakta…
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” nin resmi bir belgesi olan 11. Kalkınma Planı (2019-2023) Enflasyonla Mücadele Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda, Merkez Bankası ile ilgili bilimsel çalışmalara gönderme yapan şöyle bir anlatım var:
“Enflasyonla mücadelede kararlılığın hissettirilmesi ve iktisadi birimlerin beklentisinin yönetilmesi için gerekli olan temel koşullar arasında öne çıkanlar kredibilitesi yüksek bir merkez bankası, kurumsal çerçevesi iyi çizilmiş bir program ve gerçekçi bir enflasyon hedefidir.”
Bu rejimin taze belgesinde, “Merkez Bankası Bağımsızlığından”söz ediliyor…
189 ülkeden oluşan örneklemede de merkez bankası bağımsızlığının enflasyonla mücadelenin maliyetini düşürmede en önemli faktörlerden biri olduğu bildiriliyor.
Ama biz ne gördük:
“Merkez Bankası Başkanını görevden aldım çünkü laf dinlemiyor adam”…
Nas siyasetinin sonuçları nasıl bir enflasyon yaratacak diye, kara kara düşünürken, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile devlet olma vasfından nasıl uzaklaşmakta olduğumuzu, kurumların çürüdüğünü, resmi dokümanların çöpe döndüğünü bir kez daha gördüm…
Ne gerçekçi bir enflasyon hedefi ne de kredibilitesi yüksek merkez bankası kaldı… Tek kişilik hükümet sisteminde, hükümet de yok sistem de. Tek bir kişi var…
Utanma mı?…
Utanıyoruz; korkaklardan, yağcılardan, yağmacılardan…
Utanıyoruz; yalancılardan, haysiyetini peynir ekmek gibi tüketenlerden…
Utanıyoruz; pudracılardan ve pudra sistemini kuranlardan…
Utanıyoruz; haydutlarla iş tutup, suç ekonomisini inşa edenlerden…
Utanıyoruz; Nas ortada iken, doları 18 TL’den satıp 13 TL’den alanlardan…
Utanıyoruz; Allah, din deyip saraya tapanlardan…
Utanıyoruz; çocuklara tecavüz edip korunanlardan…
Utanıyoruz; artan kadın şiddetinden…
Utanıyoruz; bu ülke insanlarını pazar artıklarına mahkûm edenlerden…
Utanıyoruz; 50 milyona ulaşan yoksullukta gözlerde parlayan ışıklardan…
Utanıyoruz; iktisat bilimine ihanet ederek kasten halkı yoksullaştırırken kendisi ile birlikte çevresini zenginleştirenlerden…
Utanıyoruz; hukuka ihanet edip, üzerine sıkılmadan “Türk milleti adına” karar verenlerden…
İstediğiniz kadar korkun, dilediğiniz kadar korkutun…Bir aldırmazlık ve yalan rüzgârı döneminin perdesi kapanıyor…
Utanmadan ve de sıkılmadan geliyor gelmekte olan…