Köpekler, 154’ler ve de Kıbrıs telaşı…
Sorgulamanın envaiçeşidi gündemde…
Antalya’dan listeye giren tek kişi olduğumu da bu sorgulamalar sırasında öğrendim.
Ne düşündüğümü onlar da sordu…
Kısaca yanıtladım:
“Baba mesleği hukukçulukta kariyeri otuz yılı çoktan geride bırakmış ve yaşamı boyunca meslek onurunun peşinden giderek ‘hakikati’ aramayı şiar edinmiş bir avukat ile ‘hesaplaşmak’ isteyen bir siyasi parti ve hazırladığı listesi bize Türkiye’nin nerelere yuvarlandığını gösteriyor.
Türkiye hukukun üstünlüğü endeksinde 142 ülke arasında neden 117.sırada dersiniz?
Ya da küresel organize suç endeksinde neden Avrupa birincisi?Türkiye’de geleneksel mafya örgütlerinin iş başı yaptığı, hükümet ve siyasetçiler ile ilişki içinde olduğu, bu ilişkiler sayesinde hem kollukta hem de yargıda koruma sağlandığı rapor edilmekte.
Hukukun kaybolduğu, yargının hukukla bağını kesmiş gibi göründüğü, ekonominin insanları çok bunalttığı, bütün kurumların güvenilirliğinin yok olduğu bir zamanı yaşıyoruz.
Sinan Ateş cinayeti ve devam eden yargılaması, Türkiye’nin şu anda içinde olduğu yönetim sürecinin tüm katmanları ile bir özet resmidir.
Herkesin gözü önünde işlenen siyasi bir cinayet davası…
Birileri hukuku çalıştırmamak istiyor.
Sinan Ateş’in cinayetinin tüm boyutlarıyla aydınlatılmasını neden hep beraber istemiyoruz? Sorulması gereken temel ve esas soru bu değil mi?
Bu soruya bir siyasi parti olan MHP’nin verdiği cevap;
Ankara’nın göbeğinde işlenen bir siyasal cinayeti hukuksal sorgulamaya tabi tutan insanları listelemek oldu.
Benim bildiğim vatanseverlik ve milliyetçilik ölçüsü ülken için devletin için insanın için hukuk istemektir.
Hukuku tepeleyip, cinayetleri karanlıkta bırakmayı sessizce izlemek 35 yıllık mesleğime, yaptığım yeminime, ülkeme, evladıma ve kendime olan sorumluluğuma ihanet olur.
Demokrasi kavgası hukukun görünmez olduğu zamanlarda bile hukuk ile yapılır.”
Bu vesileyle listenin gölgesinde kalan bir başka konunun da altını çizmek isterim…
Devlet Bahçeli basın toplantısını Kıbrıs Ziyareti üzerine yaptı, liste konusunu ise soru gelmeyince kendi açtı.
Bahçeli’nin basın toplantısının konusu neden Kıbrıs oldu?
Bunun nedeni Erdoğan’ın 50.yıl kutlamasında, satır arasında dikkat çeken cümleleri olabilir mi?
Neydi o cümleler:
“Müzakerelere yıllar önce İsviçre’de bıraktığımız yerden devam edelim demenin kimseye faydası yoktur. Kıbrıs’ta kalıcı barışı sağlamaya hazırız; çözüm yolunda uzatılan hiçbir eli havada bırakmayız…”
Bahçeli basın toplantısında ne dedi peki?
“Kıbrıs Türk devleti tanınmalıdır, bunun dışında her temenni ölü doğmaya müstahaktır.”
KKTC’de evrensel hukukun denetimini artıracak muhtemel adımlar acaba birilerini öfkelendiriyor mu?
Bunlar tartışılmadı.
Kıbrıs konusu 154’lük listenin gölgesinde kayboldu.
KKTC konusu kayboldu ama haftanın önemli bir konusu daha var.
Siyasal iktidarın elini ovuşturarak gündeme soktuğu “hayvan hakları” yasa tasarısından söz ediyorum.
Elini ovuşturarak demem boşuna değil, halkın inim inim inlediği asıl ve esas konular gündemden düşürüldü…
22 yıldır iktidarda olan AKP’nin aklına birden “başı boş köpek sorunu” geliverdi.
Ömer Çelik açıklamasında “bundan sonra sokaklar güvenli olacak” dedi…
22 yıldır iktidarlar ama sokaklar anca güvenli olacak öyle mi?
Hem de sokak hayvanlarını ölüme göndererek…
Gerçekten de böyle bir yasa tasarısına ihtiyaç var mı, yoksa siyasal iktidar bir taşla birkaç kuş vurmaya yönelik manevralar peşinde mi?
Objektif bir cevap verebilmek için mevcut mevzuatın peşine düştüm…
Yeni yasa tasarısı ile arasında ne gibi farklar var, öğrenmek istedim.
Mevcut yasalar uygulansaydı bugün böyle bir sorun da olmazdı, böyle bir vicdansızlık tarihine de start verilmezdi.
Bu konudaki “en baba” yasaya da baktım, Hıfzıssıhha Kanununa …Hala yürürlükte. Diyor ki “görev devletin”. Nasıl mı?
“Memleketin sıhhi şartlarını ıslah ve milletin sıhhatine zarar veren bütün hastalıklar veya sair muzır amillerle mücadele etmek ve müstakbel neslin sıhhatli olarak yetişmesini temin ve halkı tıbbi ve içtimai muavenete mazhar eylemek umumi Devlet hizmetlerindendir.”
Siz okurları daha da teknik ayrıntılara boğmak istemem…
Ama olup bitene yasalar üzerinden bakınca gördüğüm şu:
1-Sorunun kaynağı AKP, yasa değişikliği ile çözümsüz bırakan da AKP
2-Türkiye “kırmızıya” boyandı, o zaman muhalif belediyelere gol atma zamanı
3-Belediyeler ile halkı karşı karşıta getirme
4-Gündem değiştirme.
Ne insanın ne hayvanın kıymeti var artık.
“Yaratılanı Yaradan’dan ötürü seviyorduk” hani…
İktidar uğruna her şey unutuluyor galiba.