Daraltılmış Ülke…

Anayasa rafa kalksın…

Muhalefet olmasın…

Seçim olmasın…

Ekonomik yasalar olmasın…

Hukuk hiç olmasın…

Ama iktidar, hep iktidarda kalsın…

19 Mart sabahı galiba tramvaydan inildi…

Tarihte ilk kez dünyanın sayılı metropollerinden biri olan İstanbul Belediye Başkanı’nın evi sahurdan sonra 20 otobüs dolusu polisle basıldı…

Koca kent ablukaya alındı, polislerin sadece izinleri kalkmamış, başka illerden de yardımcı güç getirilmişti…

Emniyet Müdürlüğüne giden yollar kesildi…

İstanbul’da her türlü demokratik gösteri askıya alındı.

Sosyal medya felç edilmişti…Teknik tabirle “bant daraltılmıştı”

Darbe mi, OHAL mi, sıkıyönetim mi? Neler oluyordu, nereye yuvarlanıyorduk?

Sabah saat dokuz olmuştu ki…

İlk demokratik isyan kırılgan piyasalardan geldi.

Ve önce Borsa çöktü…

Devre kesintileri işe yaramadı…

Sonra Dolar uçtu gitti…Ve Euro kanatlandı…

Ağır çöküntüyü önlemek için Hazineden milyarlarca dolar çıktı…

İşe yaramadı.

Emsaline pek rastlanmamış muhalefeti ve seçimi dışlama girişimi ülkenin kaynaklarını bir kez daha heba etti…

Halkı biraz daha fakirleştirdi…

Siyasallaştırılan uygulamalar hukuku boğarken ülkeyi öldürdü…

CHP’nin ön seçimine dört gün kala Ekrem İmamoğlu’nun önce diplomasını iptal edip ardından sabaha karşı göz altına almanın normal hukuksal bir süreç olduğuna dair siyasal ısrar gün boyu sürdü durdu…

Ancak ne toplum ne dünya ne de piyasalar yaşananın hukuksal bir süreç olduğuna inanmadı…

Öğleden sonra üniversiteli öğrencileri gördük…Yıllar sonra ilk kez sokaklara döküldüler…

Akşam Saraçhane muhteşemdi… Tüm muhalefetin güçlü desteği umutları büyüttü.

Ankara, Güven Park, ODTÜ’lü öğrenciler… İzmir, Trabzon dalga dalga şehirler…

Tepkiler dün de kaldığı yerden devam etti…

Kısaca bunalan Türkiye…

Demokrasi, hukuk, özgürlük, refah isteyen toplumsal irade yüzünü meydanlarda gösterdi…

Bir ülkeyi bu kadar zorlamak nedir ?

“Seçimle gelip, seçimle gitmeyi” gündemden silip atmaya kalkmanın ürkütücü virajındayız…

19 Mart bu virajın adıdır…

Elbette dünya da bu virajı ıskalamıyor.

Avrupa yanı başında “Rusyalaşmakta” olan bir ülke görmek ister mi?

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, İmamoğlu’nun “derhal serbest bırakılması” için çağrıda bulundu. Türk makamlarını, İBB Başkanı ve gözaltına alınan diğer politikacılara yönelik “tüm temelsiz suçlamaları” düşürmeye davet etti.

Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Fischer, şu açıklamada bulundu:

“Tanınmış muhalif siyasetçi ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile 100’den fazla kişinin bugün gözaltına alınmış olması, Türkiye’deki demokrasiye vurulmuş ağır bir darbedir. Seçilmiş halk temsilcilerinin haklarının korunması, işleyen bir hukuk devleti için son derece önemlidir. Türk Hükûmeti’nin sadece Avrupa Konseyi´nin bir üyesi olarak değil, aynı zamanda Avrupa Birliği’ne aday ülke olarak da taahhüt ettiği temel demokratik hukuk devleti ilkelerini sağlaması gerekir.”

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Başkanı Marc Cools ve Türkiye’deki yerel ve bölgesel demokrasiye ilişkin İsviçre ve Britanya'dan raportörler David Eray ve Bryony Rudkin;

"Üç ayrı seçimde de İstanbullular açık bir şekilde Başkan İmamoğlu’na güvendi ve bu baskılar sadece halkın iradesine karşı gelmek şeklinde görülebilir" açıklaması ile Avrupa Konseyi'nde 24 Mart Pazartesi günü acil oturum talep edileceğini duyurdu.

Dünya basını da olup bitenin farkında, gelişmelerin röntgeni çekip teşhisi koydu.

Siyasi iktidar şu bilinen gerçeği de atladı sanırım; siyaset kurumu birleşik kaplar gibidir.

Siyasetin muhalefet tarafı suç iddialarında olduğu gibi bu kadar kirli ise diğer tarafı nasıl çok temiz olabilir? Bu soru da çok daha fazla sorulacak.

Hukuksal süreç başladı. Suçlamaların ağırlığı ile kanıtların ciddiyeti arasındaki mesafe nedir, ne değildir o bir yana…

Ancak uygulanan yöntem, üslup ve yaklaşım böyle olmamalıydı. Hukuksal sürecin toplumsal algıda karşılığını berhava eden de hep bu üslup bu yöntem değil mi?

Uçurumlarda sürünerek süren yaşamları daha da heba etmeyi engelleyecek tek irade halkın “hayır, artık yeter” diyen demokratik iradesi olabilir…

Karabasanlarla uyandığımız çarşamba ve perşembe günleri bu umutları büyüttü.

Daraltılmış ülke kendi hukuksal ve siyasal oksijenini aramaya başladı.

Demokrasi talebi halktan gelirse önünü kimse kesemez…

YORUMLAR (18)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
18 Yorum
  • Abdullah / 21 Mart 2025 10:50

    İmamoğlunun sürecinden bağımsız... Demek bu ülkede kaliteli bir üniversite kazanma becerisine sahip olmayıp yurt dışında bir okula kayıt yaptırıp sonra buraya dönen ve halihazırda ÜST DÜZEY iş insanı,ceo-cfo, akademisyen, bürokrat, avukat, doktor, sivil toplumcu olan bir dünya insan varmış... Ve bu insanlar bileğinin hakkıyla o kaliteli üniversiteleri kazanan insanlara nazaran oldukça yüksek bir refah içinde yaşıyorlar. Ve insanlara da çalışmaktan-haktan-hukuktan bahsediyorlar...

    Yanıtla (0) (11)
  • Baltazar Kazmarek / 22 Mart 2025 00:19

    O da birşey mi? CB bile oluyorlar.

    Yanıtla (0) (0)
  • Abdullah / 21 Mart 2025 10:46

    "Dünya basını da olup bitenin farkında, gelişmelerin röntgeni çekip teşhisi koydu." iki yüzlü batı. Gazzede bunca vahşet yaşanırken sessiz kalan batı şunu demiş-bunu demiş. Geçin efendim. Batı iddia ettiği erdemlerden çok çok uzakta. Belki kendi içinde kendi insanına karşı... Biz de tam tersiyiz. Dışarıya sevimli görünüp birbirimizi yiyoruz. Adalet olmayınca hiç bir şeyin varlığının anlamı kalmıyor.

    Yanıtla (0) (4)
  • okur / 21 Mart 2025 23:23

    millete kükreyip gizli gizli israil ile ticaret yapanda millet ittifakıydı.

    Yanıtla (0) (0)
  • mehmet / 21 Mart 2025 14:10

    Hz.İsa'ya atfedilen sözü hatırlayalım. "İlk taşı günahsız biri atsın". İmamoğlu'nu da sicili temiz olanlar taşlasın.

    Yanıtla (3) (0)
  • okur / 21 Mart 2025 23:22

    tabi böyle birini bulabilirlerse ama zor.bunu erdoğan bile itirafta bulunmuştu o zaman ilçe başkanı bile bulamayız diye.

    Yanıtla (0) (0)
  • okur 41 / 21 Mart 2025 15:23

    Eğer bir dönüm noktasındayız, halkımız gerçekten demokrasiyi istiyor ise alacaktır ama kolay olmayacaktır. Demokrasi, uğuruna çaba sarf edilmeden bedel ödenmeden malesef yaşanmıyor. Bundan sonra Türkiye karar verecek demokratik bir ülke mi olacak? Muhalefetin aklını başına alıp olaya partiler üstü yaklaşması lazım, başka türlü bu işin altından kalkamayız. Demokrasinin kıymetini ve Atatürk'ün yüz yıl öncesinden haklılığını bir kez daha görmemizi sağlayan iktidara binlerce teşekkür ederim.

    Yanıtla (3) (0)
  • Dr / 21 Mart 2025 11:46

    Erdoğan rejiminin yaptıkları sürdürülebilir değil. Kısa vadeli, günü kurtarmaya yönelik atraksiyonlar bunlar. Hergün hukuğu çiğneyerek, suç işleyerek, devlet terörü uygulayarak daha ne kadar sürdürebilirler bu otokratik eziyeti.

    Yanıtla (12) (0)
  • Erol Tosun / 21 Mart 2025 06:36

    Talep Bu sefer Halktan geldi,İstanbul Üniversitesi ve Odtü ayaktaysa gerisi gelir milyonlarıda tutuklasa cin şişeden çıktı ,kurtuluşu yok Gidecek Gidecek Sefa'sı bitecek ilgili kişinin...

    Yanıtla (17) (1)