CHP’nin hacze karşı etkili silahı…

Orta-Doğu derin bir yara gibi insanlığın huzurunu kanatmaya devam ediyor…

Kendi insanını yok sayan, kendi ülkesini çöpe döndüren psikopat yönetim anlayışları, ülkeleri dışında güç gösterisine kalkışınca binlerce masumun yok olduğu hazin trajediler yaşanıyor.

Önceki gün de İran’ın resmi devlet konuğu olan Hamas’ın siyasi lideri Haniye nokta atışı ile öldürüldü.

Düşmanlık bu topraklarda hiç bitmiyor.

Türkiye de epeydir bir Orta-Doğu ülkesi oldu…Bölgenin tüm zaafları bizim de içimize işledi. Düzen yok, yasa yok, barış yok, huzur yok, refah yok.

En son örneği siyasal iktidarın daha önce uygulamadığı yasa üzerinden CHP’li belediyelerin boğazını sıkmaya kalkması…

Sağlıklı bir hukuk devletinde söz konusu da olmaz, kimsenin aklına da gelmez.

Bu meselenin mutlaka hatırlanması gereken bir geçmişi var.

Tarih 14 Eylül 2010… Kadir Topbaş Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı. Bir mektup kaleme alır. Muhatabı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’dır.

Kadir Topbaş der ki;

“SGK’nın belediyelerimizin mali yapısı, ödeme durumu gibi hususları araştırmadan prim borçlarından dolayı belediye başkanlarımızın maaş ve şahsi hesaplarına haciz uygulandığı bilgisi geliyor…

Belediyelerin mali yapıdaki yetersizlik nedeniyle ödenmemiş ve birikmiş SGK prim borçlarından belediye başkanlarımızın kişisel malvarlığı ile sorumlu tutulması, hakkaniyete uygun değildir. Haciz işlemlerinin durdurulmasını, yasal düzenlemenin yapılmasını arz ederim.”

Bu yazıya SGK Başkanı Emin Zararsız 3 Ocak 2011’de cevap verir. Özetle der ki; belediyelerin borçlarını ödeme kolaylığı adına yasada 2004, 2006, 2008 ve 2010 yıllarında yasal değişiklikler yapıldı ancak belediyelerden kaynaklanan prim alacaklarının birikmesi nedeniyle tahsilinin imkânsız hale gelmemesi ve prim ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesi için belediye başkanları hakkında yasadaki hükümlere göre takip işlemi yapılabilmektedir.

Bu yazışmalardan anlıyoruz ki AKP’nin “gönül belediyeciliğinde” de primler ödenmemiş, birikmiş de birikmiş…Son çare olarak belediye başkanlarının şahsi malvarlıklarına hacizler bile yapılır olmuş.

O yıllarda henüz kurumlar bağımsızlığını bu denli yitirmemiş, yasaya uygun davranmaya uğraşmışlar.

Borç dağları yaratan, ödenmeyen borçları mali yetersizlik sebebi sayan, belediye başkanlarına haciz uygulanmasına itiraz eden AKP, şimdi CHP’li belediyelerin borçlarının tahsili için şahin kesildi.

Aceleyle kolları sıvadı, ilk olarak Mersin Belediyesi’ne haciz uyguladı, tahsilata başladı. Devamı gelecek mi, elbette gelecek.

Hatta AKP daha da öteye geçebilir.

Zamanında kendi belediye başkanlarının kişisel malvarlıklarına uygulanan haciz gibi CHP’li belediye başkanlarının mal varlıklarına da haciz uygulayabilir.

Ama köşeye sıkıştırılmak istenen CHP’nin elinde de çok güçlü olanaklar var… Nedense konuşulmuyor.

Elbette kamu borçları ödenmeli, böyle bir keyfiliğe göz yumulmamalı, kabul.

Belediye olarak baktığımızda “devamlılık” esasına göre belediye tüzel kişiliği sorumlu, o da kabul.

Ama ya borcun doğduğu tarihte kişisel mal varlıkları ile sorumlu olan belediye başkanları ne olacak?

AKP’den CHP’ye devrolan belediye borçlarından söz ediyorum.

Sorumlulukları bitti mi? Tabii ki hayır.

SGK kanunu madde 88’e bir göz atmak yeterli.

Aynı şirketlerde olduğu gibi belediyelerde de prim borcunun doğduğu ve ödenmediği dönemde kim belediye başkanı ise kişisel malvarlığı ile sorumluluğu vardır….

Belediye başkanlığı sona erse de başkan olduğu dönemdeki borçtan sorumluluğu devam eder.

AKP, CHP’yi köşeye sıkıştırmak isterken bütün kendi eski belediye başkanlarını zor duruma düşürebilir yani…

CHP ve belediyeleri, geçmiş borçlardan sorumlu belediye başkanlarını tek tek açıklamalı.

Ve de bu belediye başkanlarına karşı yasal başvurularını yapmalılar.

Millet, kamunun parasını ödemeyen sorumlu kim bilmeli ve öğrenmelidir.

Bu, işin hukuki boyutu.

Ama vatandaş olarak da hukuk devletinin kendini koruyamamasına, siyasetin bu kabul edilemez gayri ciddiliğine, toplumun kendi vergilerine bilinçli bir şekilde sahip çıkmamasına da en üst perdeden itiraz etmeliyiz.

Çünkü böyle bir devlet anlayışı ve bunu sessizce kabul etmek, bizi daha da fazla Orta-Doğu’ya yaklaştırıyor.

Büyük tehlike de bu zaten… Büyük bir karmaşanın ortasında, düzensiz ve güvensiz bir şekilde bir bilinmeze doğru sürüklenmek…

YORUMLAR (26)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
26 Yorum