Bu bir suç: TÜİK hepimizi tekmeliyor
Pazartesi, 15 Temmuz Darbe Kalkışmasının sekizinci yıl dönümü.
Hep anlattım… Kitabımda da yazdım.
15 Temmuz’da bir darbe gerçekleşmedi… Darbeyle rejim değişmedi.
Ama tarihimizde ilk defa, “bastırılan” darbe sonrasında rejim değişti.
KHK’lar ile yeni bir rejim dizayn edildi.
Anayasa Mahkemesinin 8 yıl sonra iptal ettiği o meşhur “703 sayılı KHK” da yeni rejimin temel direği oldu.
İşte o 703 sayılı KHK, çalışanların sofrasındaki ekmeği küçülten, milyonlarca ücretliyi yoksullaştıran, “talimatlı” denilen kararları alan TÜİK’in yapısını da değiştirdi.
Bakın “703 sayılı KHK öncesinde” TÜİK yasasında ne var:
“Başkan, Bakanlar Kurulu kararı ile beş yıl süre için atanır. Başkanın görev süresi dolmadan görevine son verilemez.”
Ve şimdi bu madde artık yok… 703 sayılı KHK’nın hüneri.
Bir siyasal iktidar bu yasa maddesini neden değiştirir?
En tartışılmaması gereken kurumu, en güvenilmez ve en çok tartışılan hale neden getirir?
Nüfusun yüzde 1’inin servetin yüzde 40’ına sahip olduğu bir ülkede, birilerini zengin ederken sabit gelirli memur ve emeklileri daha da yoksullaştırmak için…
Başka neden olsun?
Bu TÜİK yasasındaki en önemli maddelerden birinin değiştirilmesi, benim gözümün önüne hep Soma’da iki jandarma tarafından yere yatırılıp bir “danışman” tarafından tekmelenen madenciyi getiriyor.
TÜİK’in bağımsızlığını ve saydamlığını yok etmek de şimdi milyonlarca memur ve emekliyi yerlere yatırıp tekmelemek, cüzdanından para çalmak anlamına geliyor.
TÜİK Yasası’nı açın bir bakın, 16. maddesinden itibaren 703 sayılı KHK ile yürürlükten kalkan maddeleri göreceksiniz.
Artık TÜİK Başkanını Cumhurbaşkanı atıyor, dilediğinde de görevden alıyor.
Erhan Çetinkaya, 28 Ocak 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından TÜİK başkanlığına atanıyor.
Ve Cumhuriyet tarihi boyunca verilerini ve bu kapsamdaki madde sepeti ortalama fiyat listesini açıklayan TÜİK, 3 Haziran 2022’den itibaren açıklamaz oluyor.
DİSK-AR’ın kutlanacak hukuk mücadelesi de böyle başlıyor. DİSK-AR önce bilgi edinme hakkı kapsamı çerçevesinde CİMER üzerinden “madde sepeti ortalama fiyat listesini” talep ediyor.
TÜİK diyor ki “veremeyiz çünkü kamuoyunda yanlış anlama ve yanıltıcı değerlendirmelere sebebiyet verir.”
DİSK bu kez Adalet Bakanlığı’na bağlı Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’na itiraz ediyor.
Cevap gene ret.
Daha sonra Ankara 6. İdare Mahkemesi, DİSK tarafından istenen bilgilerin açıklanmasının kurumun görevi gereği olduğunu belirterek bilgi talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğuna hükmediyor.
703 sayılı KHK ile TÜİK Yasasını budarken 13. madde’yi atlamışlar zira… Halen yürürlükte olan 13. Madde’ye göre “Herkese açık kaynaklardan elde edilen veri veya bilgiler gizli kabul edilmez.”
DİSK’in kazandığı davayı Adalet Bakanlığı istinafa taşıyor ama sonuç değişmiyor.
DİSK, bir kez daha madde sepeti ortalama fiyat listesini istiyor.
Bu kez TÜİK ne yapıyor dersiniz?
Madde sepeti ürün listesi gönderiyor ama listede fiyatlar yok.
DİSK bir kez daha TÜİK’den talepte bulunarak ürün fiyatlarını istiyor… Cevap bu kez farklı; “2022 yılı mayıs ayından itibaren Kurumumuz tarafından hesaplanmayan ve yayımlanmayan ortalama madde fiyatlarının, halen Kurumda mevcut olmaması nedeniyle gönderilmesi mümkün olmamıştır.”
“Madde fiyatları” olmadan TÜİK, çalışanların ücretlerini belirleyen esas “enflasyon farkını” neye göre belirliyor o zaman?
Derken ekonomist yazar Alaattin Aktaş bu sorunun cevabını bize veriyor.
Buyurun TÜİK’in fiyatlarına…
Kuru fasulye 49.44 TL, soğan 7.76 TL, yumurta 2.47 TL, daha neler neler… Alis Harikalar Diyarında.
TÜİK’in yasası bakın ne diyor:
“İstatistikler, güvenilirlik, tutarlılık, tarafsızlık, istatistikî gizlilik, güncellik ve şeffaflık ilkelerine göre hazırlanır ve uygulanır.
Resmî istatistiklerin gerçekleri yansıtmasının sağlanması, tüm kullanıcılara tarafsız ve eş zamanlı olarak sunulması, gizlilik ilkesine riayet edilmesi, kamuoyunun bilgi edinme hakkının gözetilmesi temel esaslardır.”
Yasa böyle diyor ama TÜİK üyeleri yasada bildirilen bu görevlerini yerine getirmiyor ve bu nedenle de suç işliyor.
İnsanını kasten yoksullaştıran, kurumlarının içini boşaltan, bürokratını yalan söylemeye zorlayarak görev suçu işler hale getiren bir rejimden söz ediyoruz.
Soma’da bir tek madencinin tekmelenmesine şahit olmuştuk…
Şimdi rejim sahte istatistiklerle hepimizi tekmelemekte… Ama biz tekmelenmekten bıktık artık.