AK Partililer ne yapsın?

Temsil, denge denetleme ve kuvvetler ayrılığı gibi demokrasinin temel unsurlarını ele alarak parlamenter ve başkanlık sistemlerini mukayese ettiğimizde karşımıza asimetrik bir tablo çıkıyor. Parlamenter sistemler genelde birbirine benziyor ve dar bir çeşitlilik yelpazesine oturuyorlar. Oysa başkanlık sistemleri çok çeşitli olabiliyor ve birbirine hiç benzemeyen yönetimlere bile aynı isim verilebiliyor. Dolayısıyla karşımıza şöyle bir olgu çıkıyor: İyi başkanlık sistemleri iyi parlamenter sistemden daha demokratik… Ama kötü başkanlık sistemleri en kötü parlamenter sistemden bile daha antidemokratik.

Referanduma gidecek olan bizdeki tasarının sorunu da bu. Keyfiliği ve genelde antidemokratik bir yönelimi engelleme hedefi gütmeyen, suistimale karşı denetleyici tedbir almayan bir düzenleme. Nitekim tasarıyı savunmak isteyenler yeni düzenlemenin demokratik olduğunu söylemiyorlar. Antidemokratik yönleri olsa da, şu anki sistemin de zaten aynı derecede antidemokratik olduğunu öne sürüyorlar. Bu mantığa göre anayasa değişikliği sadece yürütme alanına ait bazı sorunları çözüyor. Sistemde var olan diğer sorunların ise aynen devam edeceği ve oradaki zaafı yeni sisteme yüklemenin adil olmadığı söyleniyor…

***

Oysa getirilen sistemin antidemokratik ‘yönlerinden’ bahsetmek biraz abes, çünkü zaten bütün olarak demokratik seviyeyi yükseltme amacıyla üretilmiş değil. Ayrıca yeni bir sisteme geçilirken daha demokratik bir düzen için çaba harcanmamasını ve eski antidemokratik yapının korunmasını savunmak da zor. Ama asıl mesele yazının giriş paragrafındaki tespitle alakalı… Kötü başkanlık sistemleri en kötü parlamenter sistemden bile daha antidemokratik, çünkü siyasi yapının keyfiliğe açık olan yönleri daha kolay suistimal edilebiliyor. Yani elinizde zaten antidemokratik bir sistem varsa, parlamenterden başkanlığa geçerek onu daha da olumsuz bir yapıya dönüştürebiliyorsunuz. Öyle ki sonuçta rejimin ilkesel zeminini zayıflatabiliyorsunuz.

Nitekim yeni sistemi savunanlar tartışmalarda şu sorularla karşılaşıyor: Cumhurbaşkanlığı sistemini düşünürken şu an var olan sistemin antidemokratik unsurlarını niçin değiştirmediniz? Bu antidemokratik zeminin keyfi bir yönetime yol açma ihtimaline karşı niçin tedbir almadınız? İtiraf etmek gerek ki bu soruların inandırıcı bir cevabını bulmak hiç kolay değil.

***

Bu nedenle medyada gözüken AK Partililer iki farklı yol deniyorlar. Biri uygun örnekler vererek Cumhurbaşkanlığı sisteminin o kadar da sakıncalı olmadığını göstermeye çalışmak. Ne var ki hem uygun olmayan örneklerin gerçekleşme ihtimali daha fazla, hem de yeni bir düzenleme yapıldığında ‘inşallah herkes doğru davranır’ varsayımına dayanmanın gerçekçi bir yanı yok. Aksine yapılacak değişimin kötüye kullanılma ihtimalini ortadan kaldıran bir düzenleme olarak ele alınması beklenir.

Diğer yol ise seçilecek kişinin suistimale yeltenmesi, örneğin art arda ‘yanlış’ kararname çıkarması durumunda kendisinin kaybedeceği varsayımı. Toplumun buna izin vermeyeceği söyleniyor… Oysa hiç de öyle olmayabildiğini, toplumun yapılanları sineye çekmek durumunda kaldığını tecrübemizle biliyoruz.

Velhasıl getirilmek istenen Cumhurbaşkanlığı sistemini demokratik bir yapı olarak savunmak da, onu ‘kabul edilebilir’ bir antidemokratik yönetim tarzı olarak sunmak da hiç kolay olmuyor. Nelerin nasıl yaşanabileceğini bir an için düşündüğümüzde, siyasi sistemin yeni ve muhtemelen olumlu sayılamayacak bir mecraya doğru yönlenebileceğini öngörebiliriz. O yüzden belki de en doğrusu ayrışmanın getirdiği hezeyana kendimizi kaptırmayıp sonucu beklemektir…

YORUMLAR (66)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
66 Yorum