Fatih Terim, belli ki Finlandiya galibiyetinden üç gün sonra Milli Takım'ın geleceğini görmek istemişti. Moldova karşısına tamamen değiştirilmiş ve gençleştirilmiş bir kadro ile çıkan Milli Takım'da oyun anlayışı olarak üç gün öncesinden değişik hiçbir şey yoktu. Hücum yine ön planda tutulmuş ve rakibe daha ilk dakikadan itibaren, “seni yeneceğiz” mesajı gönderilmişti. Sahada tempo yapan, topu iyi dolaştıran ve en önemlisi de birbirleriyle son derece iyi yardımlaşan bir Ay-Yıldızlı takım vardı. Çoğunluğu belki de ilk kez yan yana oynayan bu genç futbolcular topluluğunun en büyük kazancı ise oyun disiplininden hiç kopmadan mücadele etmeleriydi. Daha 14. dakikada kaptan Oğuzhan'ın enfes sürükleyip getirdiği hızlı atakta Emre Mor ile buluşturduğu top, bu genç yeteneğin usta hareketleri sonucunda filelerle buluştuğunda maçın sonu belli olmuştu sanki. Söz Emre Mor'dan açılmışken, onun Türk futbol geleceğinin küçük dev adamı olma yolunda dev adımlar attığını görmek gerçekten çok keyif verici. Sadece attığı gol değil, topu ayağına aldığında birden hızlanması, adam geçişi ve en önemlisi de topu doğru yere atabilmesi Ay-Yıldızlı takıma çok şey katacağının sinyalleri sanki.

Sadece Emre Mor değildi dün geceye renk katan isimler. Okay Yokuşlu, Ahmet Çalık, Emre Çolak, Enes Ünal, Cengiz Ünder de bu takımın geleceğinde önemli figürler olacaklarının işaretlerini dün gece verdiler bile.

Dün sahada pırıl pırıl parlayan bu genç aslanların bize çok daha keyifli günler yaşatacaklarını şimdiden söyleyebiliriz.