Rio nereye koşuyor?
Rio’da oyunlar başladı, yarışmalar tüm hızıyla sürüyor ama değişen fazla bir şey yok. Özellikle de biz gazeteciler için hayat bir sorunlar yumağı olmaya devam ediyor. Bir yerden bir yere gidebilmek büyük bir dert. İletişim güçlüğü sürekli yaşanıyor. Yollarda kaybolan kaybolana.
Bunu sadece biz değil sporcular da yaşıyor. Örneğin Kadın Milli Basketbol Takımımız köyden salona maça gelirken otobüs şoförünün yolları bilmemesi nedeniyle kayboldu ve rica edilen polisler tarafından bulunup maçın başlamasına 45 dakika kala salona gelebilip doğru dürüst ısınamadan maç oynamak zorunda kaldılar. Dönüş yolunda da benzer olaylar yaşandı. Maçtan sonra yarım saatlik yolu neredeyse 3.5 saate alıp köye dönebildiler. Hal böyle olunca varın gerisini siz düşünün.
Aksaklıklar bitmek bilmiyor ama ilgililerden de sorunların çözümü konusunda tık yok. Dünya Spor Yazarları Birliği AIPS Organizasyon Komitesi Başkanına protesto mektubu gönderip sorunları tek tek sıralıyor ama henüz bir cevap bile yok.
Ülkeler Olimpiyat Oyunlarını ülkelerini dünyaya tanıtmak, spor tesislerini yenilemek ve bu oyunlar süresince ülkelerini ziyaret edecek büyük sayıdaki turistten bir gelir elde etmek için alırlar ve düzenlerler. Elbette Rio da bu amaçlarla yola çıktı. Ancak gördüğümüz Rio’nun da olimpiyat sonrasında tıpkı Atina’da olduğu gibi büyük bir hayal kırıklığı yaşayacağı. Zaten ekonomik sıkıntı içinde olan Brezilya’nın olimpiyat oyunları için yaptığı milyar dolarlık yatırımların karşılığını alması çok güç gibi görünüyor.
EKONOMİYE BAKILMALI
Bakın Yunanistan 2004’ten beri bu yükün altından kalkmaya çalışıyor. Oyunlar nedeniyle beklediği turist sayısının altında kalan Brezilya’nın da aynı sorunları yaşayacağı kesin gibi. Kısacası Rio Olimpiyat Oyunları Brezilya halkına ağır bir fatura ile dönecek Bundan hiç kurtuluşları yok. Oyunları alıp yapmak güzel ama önemli olan bunun size ağır bir fatura ile dönmemesi. Bu yüzden Uluslararası Olimpiyat Komitesi organizasyonları verirken çok daha dikkatli olup ekonomik kriterler konusunu çok daha dikkatli bakmalı. Yeri gelmişken söyleyelim; bize vermedikleri bu olimpiyatı eğer Brezilya yapıyorsa biz haydi haldi yaparız.
Hep sıkıntılardan söz ettik. Biraz da umut verici şeylerden konuşalım. İlk iki maçını kaybedip sıkıntılı bir süreç yaşayan Kadın Basketbol Milli Takımımızın Japonya’yı devirip yeniden ayağa kalkması bize ilerisi için ümit verdi. Madalya umuyla Rio’ya gelen kadınlarımız Japonya karşısındaki tamam mı devam mı maçını gerçekten büyük bir mücadele ile oynadılar.
Lara Sanders ürettiği 36 sayı ile maçın kahramanı olurken Nevriye ona eşlik etti. Işıl hem skor hem ribaunt hem de asist ortalamalarının üstüne çıkarken Bahar 9 ribauntla galibiyete önemli katkı yaptı. Kısacası kızlar bütünleştiler ve kararlı mücadele ile “Biz de Rio’da varız” dediler. Önlerindeki Belarus ve Brezilya maçlarını kazanarak hedeflerine doğru ilerleyeceklerinden hiç kuşkum yok. Avustralya maçı ile başlayıp Japonya karşılaşması ile süren mücadele bu konuda bana çok güven verdi.
Sorunların çok sportif başarıların henüz istenilen düzeyde olmadığı Rio’da sporcularımızdan şimdilik pek ses yok. İddialı olduğumuz spor dallarındaki mücadelelerin başlamasını bekliyoruz. İnşallah yanılırım ama bu kez benim pek umudum yok. Yani hesapladığımız madalya sayısının altında kalacağız gibi görünüyor.
Rio’da şu ana kadar en heyecan verici olayın Michael Phelps’in bıraktığı yerden devam etmesi ve madalyaları toplaması olduğunu da hemen söyleyelim. O havuzda gerçek bir deve dönüşüyor. Yüzmüyor adeta suda koşuyor.